DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava, Irak Cumhuriyeti nüfus kayıtlarındaki kişi ile Türkiye Cumhuriyeti nüfus kayıtlarındaki kişinin aynı kişi olduğunun tespiti istemine ilişkindir....
kimlikleri ile yerleşim yeri adreslerinin tespit edileceği, bu belgelerin Mülki İdare Amirliği aracılığı ile güvenlik makamlarına gönderilerek kişinin ölümünün araştırılmasının isteneceği, kütüklere ilgilinin ölüm araştırmasının yapıldığı açıklamasında bulunulacağı, bu araştırma sonuçlanıncaya kadar kayıt üzerinde işlem yapılamayacağı, kişinin öldüğünün tespit edilmesi halinde ölüm olayının aile kütüğüne tescil edileceği, hakkında araştırma yapılan kişinin sağ olduğunun anlaşılması halinde ise yapılan açıklamanın silineceği, 4'üncü bendinde de genel müdürlükçe, MERNİS ve adres kayıt sisteminde yer alan bilgilerden yararlanılarak uzun süredir işlem görmeyen ve ölü olması muhtemel olup da aile kütüklerinde sağ görülenlerin araştırılmasının, üçüncü fıkrada belirtilen usule göre Nüfus Müdürlüklerine yaptırılacağı belirtilmiştir....
in" teslim ettiği ürünler nedeniyle adına ... prim tevkifatı yapılan 100170 no'lu faturayı ve sair tarımsal faaliyetini gösterir belgeleri eklemek suretiyle 04.04.2011 tarihinde davalı kurumdan ... sigortalılık kapsamında tescil başvurusunda bulunmuş; Kurumca yapılan inceleme ve araştırma sonucu 31.07.2012 günlü komisyon kararıyla "... yazısına göre ... adında tevkifat dönemi itibarıyla sağ olan 5 kişinin olduğu, ilgili tevkifat begelerinde ve faturada üreticinin alt kimlik bilgilerinin bulunmadığı" gerekçeleriyle 1996/12.aya ait olan tevkifatın davacıya mal edilebilmesi mümkün olmadığından bahisle istemin reddi üzerine eldeki bu dava açılmıştır. Davacı, 1996 yılı fatura ve tevkifat belgelerinde "..." olarak görünen kişinin kendisi olduğundan bahisle, anılan tevkifat belgeleriyle yapılan prim kesintisinin kendisine ait olduğunun tespitini istemiştir....
Mahkemece dosya içinde bulunan dava konusu taşınmazın kadastro tutanağına göre davalının doğum tarihinin 1311 yılı olduğu da gözetilerek sağ olup olmadığı araştırılarak sağ ise Tebligat Yasasının 28. maddesi ile ilgili Tüzüğün 46. ve 13. maddeleri gereğince tespit edilecek adresine; ölü olduğunun anlaşılması halinde mirasçılık belgesinin ilgilisinden temini ile saptanacak mirasçılarına yöntemince gerekçeli karar ve temyiz dilekçesinin tebliğ edilerek temyiz ve cevap sürelerinin beklenmesinden sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere iadesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 21.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Dairenin 01.07.2010 ve 26.10.2010 tarihli geri çevirme kararlarında davalı ...'nin sağ olup olmadığı araştırılıp, ölü olduğunun anlaşılması halinde mirasçılık belgesinin ilgilisinden temini ile mahkeme kararı ve temyiz dilekçesinin mirasçılarına sağ ise kendisine tebliğ edilmesi istenilmiş; mahkemece geri çevirme kararları sonrasında getirtilen nüfus kayıtlarından adı geçen davalının 26.06.1976 yılında ölmüş olduğu anlaşılmasına karşın mirasçılarına mahkeme kararı ve temyiz dilekçesinin tebliğine ilişkin bir işlem yapılmadan dosyanın iade edildiği görülmüştür....
in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, tapu kayıt malikinin davacılar miras bırakanı ile aynı kişi olduğunun tesbiti isteğine ilişkindir. Davacılar, 202 parsel sayılı taşınmazın pasif maliki olarak görünen ...'un kendi mirasbırakanları ... ikametli ... oğlu ... ile aynı kişi olduğunun tespitine karar verilmesini istemişlerdir. Davalı ... ile Fer'i Müdahil ... Teknik Üniversitesi Rektörlüğü, davanın reddini savunmuşlardır....
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece; “...nüfus müdürlüğü ve zabıta aracılığı ile yapılan araştırmada, davacı “... kızı, ...” dışında “... kızı, ...” isminde bir kişinin daha olduğunun bildirildiği, ancak mahkemece bildirilen “... kızı, ...’in” tapu maliki olup olmadığı hususunda yeterince araştırılma yapılmadığı, bu durumda mahkemece nüfus müdürlüğünden gerekli araştırma yapılarak “... kızı ...” in evlenmeden önceki soyadının “...” olup olmadığının belirlenmesi, sağ ise kendisi, ölü ise mirasçıları dinlenerek taşınmazda mülkiyet iddiası olup olmadığının araştırılması” gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi....'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir....
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, in 01.07.1926 doğumlu olarakile kızı olarak 25.05.1944 tarihinde tescil edildiği, Aliş ve Hamide'nin resmi evli olduğu, davacıların in Ziba'dan olma oğlu ölü Halil'in çocukları olduğu anlaşılmaktadır. in gerçek babası olduğu iddia edilen ile annesi olarak görünen Hamide arasında ise bir evlilik görünmemektedir. Tüm bu bilgiler ışığında eldeki dava soybağının reddi ve babalığın tespiti talebine ilişkindir. Yani bu haliyle davanın soybağı davası olarak nitelendirilmesi gerekir. Soybağına ilişkin hükümler 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 282. maddesi ve devamında düzenlenmiş olup aile mahkemelerinin görevi kapsamındadır....
Nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de, idari yoldan tapu kayıtlarında intikal yaptırılamadığından zorunlu olarak dava açılan bu gibi durumlarda, tapu malikinin davacının murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince bu yönde bir “tespit kararı” verilmelidir. Somut olayda, dava konusu taşınmazın kayıt maliki hakkında Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'ne yazılan müzekkereye cevaben davacının babası ....'in “ölü ...” olarak 1925 yılında yersel nüfus yazımı ile nüfus kütüğüne kaydedildiği, bu tarihte sadece sağ olanların kaydedildiği, daha önce ölmüş olanlara ait kaydın bulunmadığı, kayıt maliki olan ve davacının dedesi olduğu iddia edilen .... hakkında da herhangi bir kayda rastlanılmadığı belirtilmiştir. Diğer bir deyişle davacının dedesi...'...
nın veya mirasçılarının ölü veya sağ olup olmadıkları dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden anlaşılamamaktadır. Esasen kayıt...i görünen...'ya ve mirasçılara karşı açılmış bir davada da bulunmamaktadır. TMK.nun 713/2. maddesinde belirtilen hukuki sebeplerden birine dayanılarak açılan davalarda, bu tür davaların niteliği ve özelliği gereği husumetin yargılama sırasında tamamlanması mümkün ise de kayıt...ine kayyım atanmak suretiyle davanın yürütülmesi olanaklı değildir. Mahkemece, bu eksiklik yargılama sırasında yerine getirilmemiş ve davada taraf teşkili sağlanamamıştır. Belirtilen gerekçe göz önünde tutulduğunda Mahkemece yapılan bu yöndeki hataya değinilmekle yetinilmiştir. Bundan ayrı; Mahkemece taşınmazlar üzerindeki...'nın payının iptaliyle davacılar murisi ... adına tapuya tesciline karar verilmiş ise de; dosyadaki mirasçılık belgesine göre, davacıların mirasbırakanı ... dava açılmadan önce 03.04.2009 tarihinde ölmüştür....