Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

; Anlaşmalı boşanma davasında yer alan “birbirimizden nafaka, tazminat veya başka bir ad altında herhangi bir ekonomik talebimiz bulunmamaktadır” beyanının değer artış payı alacağı (TMK m. 227) davasının reddine gerekçe oluşturup oluşturmayacağı yönünde değerli çoğunluk ile aramızda çekişme vardır. Değerli çoğunluk “bu beyana göre” artık değer artış payı alacağı (TMK m. 227) davasının dinlenemeyeceği görüşünde ise de düşüncemize göre bu beyan ile değer artış payı alacağı (TMK m. 227) davası arasında bir bağ yoktur/kurulamaz olduğundan davanın esasının incelenmesi gerekir. 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu m. 166 f. III hükmünde öngörülen düzenleme ile evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır....

    payı ve katılma alacağı isteğine ilişkin olduğu, Mahkemece, TMK'nin 227. maddesi uyarınca değer artış payından kaynaklanan alacak ve katılma alacağı isteğine ilişkin usulüne uygun olarak araştırma ve inceleme yapılmadığı, Mahkemece, değer artış payı alacağının hesabı için öncelikle ziynet eşyalarının cins ve miktarı, verildiği tarihteki değeri ile işyerinin bu tarihteki aylık kiralama sürüm değerinin ayrı ayrı saptanması, davacının katkı yaptığı tarihteki kiralama sürüm değeri ile katkıda bulunduğu miktarın (altın parası) toplamı gözetilerek davacı kadının yaptığı katkının, sözü edilen toplam değer içindeki oranının bulunması, bu oranın tasfiye tarihindeki kiralama sürüm değeri ile çarpılarak çıkacak miktarın değer artış payı alacağı olarak karar altına alınması (TMK mad. 227)....

      Mahkemece, davalının çalışmadığı ve gelir sahibi olmadığının sabit olduğu, murisin katkıda bulunurken karşılık beklediğinin düşünülemeyecğı, yapılan katkının bağış niteliğinde olduğu, 01.01.2002 öncesi edinilen mallar konusunda katkı alacağı koşullarının oluşmadığı; 01.01.2002 sonrası edinilen malların da gizli bağış niteliğinde olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacılar vekili tarafından davanın esası yönünden temyiz edilmiştir. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir(6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacağı, artık değere katılma alacağı ve değer artış payı alacağı isteğine ilişkindir. 01.01.2002 tarihinden önceki 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM m. 170)....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı (değer artış payı) ... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı (değer artış payı) davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... Aile Mahkemesinden verilen 06.11.2008 gün ve 1003/810 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... vekili tarafından davalı ... aleyhine açılan katkı payı alacağı davasının yapılan yargılaması sonunda davacının davasının kısmen kabulü ile toplam 120.829 TL. katkı payı alacağının, yalnızca 6.000 TL miktar bakımından karar tarihi olan 6.11.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin isteğin reddine karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı ... ile ... aralarındaki katılma alacağı davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine dair ...11....

            Dava dilekçesindeki açıklamalar ve dosya kapsamına göre dava taşınmazın alımında katkıya dayalı değer artış payı alacağı (TMK.nun 227.m) ile artık değer üzerinden katılma alacağı (TMK.nun 236.m) isteğine yöneliktir....

              Ancak davacının dava dilekçesinde 01/01/2002 yılı öncesi katkı payı alacağı, sonrası ise katılma alacağı talep ettiği, 2002 yılı sonrası katılma alacağı talebinin değer artış payını da kapsadığı, davalı vekilinin dilekçesinde de belirttiği gibi Yargıtay'ın 2002 tarihinden sonra yapılan katkıları değer artış payı kavramı olarak kabul ettiği nazara alınarak davacının talebi katkı, katılım ve değer artış payı olarak değerlendirilmiş, tanık beyanlarında yer alan ve ispatlanan bedeller hesaba esas alınıp ispatlanamayan bedeller hesaba katılmamış, davalının davacının başka bir bayanla yaşadığı, bu bayana Tepeköy'de bir taşınmaz aldığı iddiasının incelenmesinde ise taşınmazın dava konusu olmadığı gibi davacı tarafından alındığı da ispatlanamamış, Bergama 1....

              için talepte bulunduğu, daha sonra ıslah dilekçesiyle dava değerini 100.000,00TL'ye yükselttiklerini belirttikleri, daha sonra 28/11/2019 tarihli celsede 100.000,00TL'lik ıslahlarının 70.000,00TL'sinin katılma alacağı, 10.000,00TL'sinin katkı payı, 20.000,00TL'sinin değer artış payı alacağı olduğunu belirttiği, dava konusu taşınmazın ve aracın 2002 tarihinden sonra edinilmesi nedeniyle davacının katkı payı alacağının bulunmadığı, değer artış payı alacağı konusunda ise kişisel mallarıyla taşınmazın ve aracın edinilmesine herhangi bir katkıda bulunduğunu dosya kapsamı ile ispatlayamadığından, değer artış payı alacağının da söz konusu olmadığı, aracın ve taşınmazın edinilme tarihleri itibariyle mahkemece davacının sadece katılma alacağının bulunduğunun tespitinin yapılmasının doğru olduğu ancak davacının katılma alacağı talebinin 70.000,00TL ile sınırlandırması nedeniyle talepten fazlaya hüküm verilemeyeceği anlaşıldığından, davalı vekilinin davacının katılma alacağının bulunmadığına ilişkin...

              lehine bozulduğu, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda verilen kararda hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda davacının kişisel malı niteliğindeki 464 parselde kayıtlı taşınmazın, davaya konu taşınmazın alımında kullanıldığı kabul edilerek davacı lehine 39.360 TL değer artış payı alacağı hesaplandığı, bu alacağı çıktıktan sonra kalan miktarın yarısı 11.655 TL katılma alacağı olarak belirlendiği, mahkemenin davayı artık değere katılma alacağı olarak nitelediği ve sonuç olarak 11.655 TL katılma alacağına hükmettiği anlaşılmaktadır....

                Buna göre, somut olayda hüküm altına alınan tereke borcundan davacının da miras payı oranında sorumlu olduğu göz önünde bulundurularak temyiz eden davalıların miras payları oranında sorumlu olduğunun hüküm fıkrasında gösterilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Bundan ayrı, hükümde katkı payı ve katılma alacağı yazılı ise de davacı lehine hükmedilen alacak, katılma ve değer artış payı alacağı niteliğindedir. TMK'nin 239/son maddesinde; “…aksine anlaşma yoksa tasfiyenin sona ermesinden başlayarak katılma alacağına ve değer artış payına faiz yürütülür…” hüküm altına alınmıştır. Yargıtay'ın ve Dairemizin kökleşmiş uygulamalarına göre tasfiye tarihi karar tarihidir. Mahkemece, karar tarihi olan 12.06.2018 tarihinden itibaren her iki alacağada faiz yürütülmesi gerekirken, değer artış payı alacağı yönünden yazılı şekilde dava ve ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olması hatalıdır....

                  UYAP Entegrasyonu