Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacağı ve artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 239/3.maddesi hükmüne göre; aksine anlaşma yoksa, tasfiyenin sona ermesinden başlayarak katılma alacağına faiz yürütülür. Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi buna ilişkin mahkeme kararının verildiği tarihtir. Katkı payı alacağına da dava ve ıslah tarihinden geçerli olarak faiz yürütülmesi gerekir. Mahkemece, mal rejiminin tasfiyesi ile davacı lehine hüküm altına alınan katılma alacağı ve katkı payı alacağının toplam miktarına göre dava tarihinden itibaren faiz hükmedildiği, alacağın 13.136.40 TL katkı payı alacağı kalan 35.130,00 TL sinin de katılma alacağı olduğu, davacının dava dilekçesinde faiz talebi olmadığı, ıslah dilekçesi ile faiz talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır....

    Uyulan bozma ilamı ve dosya kapsamına göre, davacı tarafın tefrik öncesi dava dilekçesi içeriği ve başlık kısmında mal rejiminin tasfiyesi talepleri olduğunu bildirmekle birlikte, sonuç kısmında ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu, 02/05/2012 tarihli ıslah dilekçesinde mal paylaşımına ilişkin katılma alacağı talepleri olduğunu ve davaya konu malların tasfiye edilerek edinilmiş mallara katılma rejimine göre 100.000 TL katılma alacağının faiziyle talep ettiklerini beyan ettiği, davalarını ıslah ettiklerini bildirdiği, tefrik sonrası 12/08/2016 tarihli dilekçede davaya konu taşınmazların tasfiyesiyle edinilmiş mallara katılma rejimine göre 300.000 TL katılma alacağının faiziyle tahsilini talep ettiklerini beyan ettiği, buna göre, dava dilekçesinin ve 02/05/2012 tarihli dilekçenin içeriği dikkate alındığında bu dilekçenin ıslah dilekçesi olarak kabul edilmesi gerektiği, HMK’nun 176. maddesinin 2. fıkrasına göre, aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilecekleri, ikinci ıslah...

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davacının açtığı boşanma davasında davalı adına alınan ev için ortak konut şerhi konulmasını talep ettiği, mahkeme tarafından 13/07/2018 tarihli tensip zaptı ile bu talebin açıklanması için davacıya süre verildiği, davacının 20/07/2018 tarihli dilekçesi ile talebinin katılma alacağı olduğunu belirttiği, mahkemece 12/12/2018 tarihli ön inceleme duruşmasında katılma alacağı miktarını belirlemek, belirtmek ve harcı yatırmak üzere verilen süre içinde davacı tarafın aynı gün talep edilen katılma alacağı miktarının 80.000,00TL olduğunu belirtmek suretiyle bu miktar üzerinden harcı yatırmış ise de; davacının, dava dilekçesinde usulünce katılma alacağı talebinin bulunmadığı, kaldı ki beyanının ıslah maliyetinde de olmadığı, beyan dilekçesi ile netice talebin bu şekilde değiştirilmesinin usulen mümkün olmadığı değerlendirilerek usulünce açılmış bir katılma alacağı davası bulunmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen...

    Taraflar arasında 1.1.2002 tarihinden itibaren edinilmiş mallara katılma rejiminin (TMK.m.218-241) geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu araç 28.6.2004 tarihinde edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde davalı adına alınmıştır. Davacının aynı araçla ilgili daha önce açtığı dava sonunda Denizli 2.Aile Mahkemesinin 6.12.2006 tarih 2005/658 Esas 2006/876 Karar sayılı ilamı ile dava konusu araç edinilmiş mal kabul edilmiş, davacı Ahmet lehine 3.000 TL katılma alacağının davalı Süheyla’dan faizi ile tahsiline karar verildiği, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulduğu ve kararın temyiz incelemesi sonunda tebliğ tarihlerine göre 5.6.2008 tarihi itibarıyla kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı açtığı ek davada, kesinleşen dosyada katılma alacağının 8.000 TL olarak belirlendiğini, 3.000 TL ile ilgili hüküm kurulduğunu, katılma alacağının kalan 5.000 TL'si yönünden talepte bulunduğunu açıklamıştır....

      Mahkemece 28.03.2014 tarihinde yapılan keşif sonucu teknik bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda, 01.01.2002 tarihinden sonra edinilen katılma alacağına konu tasfiyeye tabi taşınmazlar ile takasa konu taşınmazın keşif tarihi olan 28.03.2014 tarihi itibariyle değerleri belirlenmiş olup mahkemece hükme esas alınan hesap raporu ile ek hesap raporunda bu değerler üzerinden davacının katılma alacağı hesaplanmıştır. Karar tarihi ise 01.10.2015'tir. Davacı tarafça değer tespitinden sonra tespit edilen değerlere itiraz edildiğine ve tasfiye tarihindeki değer edinilmiş mallarda eldeki davanın karar tarihine en yakın tarihteki değer olacağına göre, karar tarihinden yaklaşık 1 yıl 7 ay önceki değerler dikkate alınarak, bu değerler üzerinden hesaplanan katılma alacağına hükmedilmiş olması doğru görülmemiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma - Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından boşanma hükmü, davacı tarafından ise katılma yolu ile ziynet alacağı ve yoksulluk nafakası miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacının katılma yolu ile temyiz talebinin incelenmesinde; a-Davacı tarafından açılan boşanma davasının kabulüne, ziynet alacağı talebinin ise reddine karar verilmiş; davacı bu hükmü temyiz etmemiş, hükmün davalı tarafından, boşanma hükmü yönünden temyiz edilmesi üzerine, davacı, temyiz dilekçesine cevabında, ziynet alacağı talebinin reddine ilişkin itirazlarını bildirerek katılma yoluyla temyiz isteğinde bulunmuştur. Ziynet alacağı davası, bağımsız bir dava niteliğindedir....

          un, ifadesinin alındığı 01/06/2010 tarihli celsede sanık hakkındaki şikayetinden vazgeçtiği, kamu davasına katılmayacağını bildirdiği anlaşılmakla, kamu davası açıldıktan sonra şikayetten vazgeçmenin kamu davasına katılma hakkını ortadan kaldıracağı, bu nedenle katılan sıfatı almayan ve kamu davasına katılma hakkı da olmayan mağdurun temyiz hakkı bulunmadığı, 29/12/2010 tarihli duruşmaya mağdur vekili olarak katıldığını bildirerek, katılma talebinde bulunmadan, sadece vekilliğine karar verilmesini isteyen Avukat Yıldırım Görgülü'nün mağduru temsil ettiğine ilişkin vekaletname, yetki belgesi veya baro yazısı olmadan vekil olarak duruşmaya kabul edilmesinin davaya katılma olarak kabul edilemeyeceği ve mağdurun asıl vekili Av. ... Yıldırım'a temyiz hakkı kazandırmayacağından, mağdur vekilinin temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi gereğince istem gibi REDDİNE, 04.12.2013 gününde oy birliğiyle karar verildi....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi Sanığa yüklenen suçtan katılan sıfatını alabilecek şekilde zarar gören ve sanıktan şikayetçi olduğunu belirterek katılma talebinde bulunan ancak suçtan doğrudan zarar görmediği gerekçesiyle katılma talebi reddedilen ve hükmü temyiz eden İçişleri Bakanlığı Denizli İl Göç İdaresi Müdürlüğünün katılma talebinin reddine dair karar kaldırılarak, kurumun katılma talebinin 5271 sayılı CMK'nin 237/2. maddesi uyarınca kabulü ile adı geçenin katılan, vekilinin de katılan vekili olarak davaya kabulüne karar verilerek yapılan incelemede; 6217 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile değişik 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un geçici 2. maddesi uyarınca, sanık hakkında doğrudan hükmedilen 1.500 TL adli para cezasına ilişkin hüküm kesin nitelikte olduğundan, katılan vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi göndermesiyle 1412 sayılı CMUK’nin 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 05.07.2022...

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Kasten yaralama HÜKÜM : Beraat Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü: 5271 sayılı CMK'nın 243. maddesinde ''Katılan, vazgeçerse veya ölürse katılma hükümsüz kalır. Mirasçılar, katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılabilirler.'' şeklinde kanuni düzenlemenin bulunduğu, müşteki ...'ın soruşturma aşamasında şikayetçi olduğu, Uyap'tan alınan nüfus kayıt örneğine göre 31.08.2015 tarihinde soruşturma aşamasında vefat ettiği, şikayet ve şikayetten vazgeçme hakkının şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğu, müşteki ...'in katılan sıfatını almadan ölmesi nedeniyle mirasçılarının kamu davasına katılma hakkının bulunmadığı, mahkeme tarafından ... hakkında verilen katılma kararının hükümsüz olduğu, temyiz hakkı vermeyeceği anlaşılmakla, davaya katılma hakkı olmayan ...'...

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hakaret Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu Yerel Mahkemenin kararının katılma isteği reddedilen kurum vekili tarafından temyizi üzerine yapılan ön inceleme neticesinde gereği düşünüldü: Hakaret suçundan doğrudan zarar görmeyen ve 16.10.2015 tarihli duruşmada katılma isteği reddedilen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın davaya katılma ve hükümleri temyiz etme hak ve yetkisi bulunmadığı, hükümlerin, karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesinin birinci fıkrası gereği re’sen temyize de tabi olmadığı anlaşılmakla, katılma isteği reddedilen kurum vekilinin temyiz isteğinin 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE, Esası incelenmeyen dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere...

                  UYAP Entegrasyonu