Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacının 14.03.2013 tarihli dilekçesinde özel sebeplerinden dolayı 17.03.2013 tarihinde ayrılmak istediğini belirterek iş sözleşmesinin karşılıklı sona erdirilmesini talep ettiği, ardından 16.03.2013 tarihli ikale sözleşmesinde davacıya kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli iznin ödenerek iş sözleşmesinin 17.03.2013 tarihinde sonlandırılacağının kararlaştırıldığı görülmektedir....

    Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış bozmayı gerektirmiştir. 3-İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, erkeğin TMK 162 ve 166/1. maddelerine dayalı olarak açmış olduğu karşı boşanma davası, 05.12.2017 tarihinde verilen hükümle reddedilmiş, karar erkek tarafından temyiz edilmiştir. Yapılan temyiz incelemesinde erkeğin temyiz talebinin süresinde olmadığından bahisle Dairemizin 04.11.2019 tarihli ilamıyla temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Bu durumda erkeğin TMK 162 ve 166/1. maddelerine dayalı olarak açmış olduğu karşı boşanma davasının reddine ilişkin karar kesinleşmiştir. Hal böyle iken, süresinde temyiz edilmeyerek kesinleşen erkeğin TMK 162 ve 166/1. maddelerine dayalı olarak açmış olduğu karşı boşanma davası hakkında yeniden hüküm kurulması ve buna dayalı olarak kadın lehine vekâlet ücreti takdir edilmesi hatalı görülmüş bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün, yukarıda 2. ve 3....

      Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davalı-karşı davacı kadın, zina (TMK m. 161), pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK m. 162) ve evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) dayalı olarak boşanma talebinde bulunmuş, mahkemece erkeğin TMK 164’e dayalı, kadının ise TMK 161 ve 162. maddelerine dayalı boşanma taleplerinin reddine, kadının TMK’nun 166-1. maddesi uyarınca açılan boşanma davasının kabulüyle, tarafların boşanmalarına karar vermiştir. Yapılan yargılama ve toplanan deliller ile dinlenen tanık beyanlarından, davacı-karşı davalı erkek ile dava dışı S.O. isimli kadının mahkemeninde kabulünde olduğu üzere beraber tatile gittikleri, sosyal ortamlarda bu kadını eşi olarak tanıttığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı-karşı davacı kadının zinaya dayalı boşanma davasını ispatladığının kabulü gerekir....

        Dava ve karşı dava; evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı açılan (TMK m. 166/1,2 ) karşılıklı boşanma talebi ve fer'ilerine, birleşen dava ise; boşanma davasının fer'isi niteliğindeki TMK'nın 174/1,2 maddesi uyarınca maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı-karşı davalı kadın ile davalı-karşı davacı erkek tarafından açılan ve kabul edilen karşılıklı boşanma davaları istinafın kapsamı dışında tutulduğundan taraflar arasındaki boşanma hükmü kesinleşmiştir. Dava dilekçesi mahkeme tarafından davalıya tebliğ edilir. Davalının iki hafta içinde davaya cevap verebileceği tebliğ zarfında gösterilir (HMK m.122). Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır (HMK m. 127). Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar....

        Somut olayda, davalı işveren tarafından ibraz edilen “iş sözleşmesinin karşılıklı anlaşmaya dayalı olarak sona erdirilmesi” sözleşmesine göre davacının, “ işyerinin çalışma koşullarının ve görev tanımının kendi mesleki kariyeri açısından yetersiz olduğu ve beklentilerini karşılayamadığı ve mesleki kariyerini farklı bir yönde sürdürmek istediğinden bahisle iş sözleşmesinin karşılıklı anlaşmaya dayalı olarak sona erdirilmesi isteğinde olduğunu işverene bildirmiştir...” şeklinde beyanda bulunulduğu ve yasal hakları yanında 4 net ücreti tutarında ödeme yapılmasının kararlaştırıldığı görülmüş ise de söz konusu sözleşme metni ile ödemeye dair sunulan tüm kayıtlar üzerinde davacı işçinin “ tüm yasal ve sosyal haklarım saklı kalmak ve yargı yolu açık olmak kaydıyla imzalıyorum” şeklindeki şerhler ile itirazlı olarak imzaladığı görülmüştür....

          Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-davalı kadın, zina (TMK m.161), haysiyetsiz hayat sürme (TMK m.163) ve evlilik birliğinin sarsılması sebeplerine (TMK m.166/1) dayalı olarak boşanma talebinde bulunmuş mahkemece kadının zina (TMK 166) ve haysiyetsiz hayat sürme (TMK m.163) sebebine dayalı boşanma taleplerinin reddine, Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi uyarınca ise davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemece uyulan Dairemizin 2015/5549 esas ve 2015/22799 karar sayılı 01.12.2015 tarihli ilamı ve mahkemenin de kabulünde olduğu üzere; davalı-davacı erkeğin sadakatsizlik eyleminin sabit olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı-davalı kadının zinaya dayalı boşanma davasını ispatladığının kabulü gerekir....

            Mahkemece kadının davasının reddine, erkeğin davasının ise Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi uyarınca kabulüyle, boşanmalarına karar verilmiş, gerekçeli kararın gerekçe kısmında erkeğin zinaya dayalı boşanma talebinin reddine dair hüküm tartışılmış ancak kısa karar ve gerekçeli kararın hüküm kısmında erkeğin zinaya dayalı davası yönünden bir hüküm kurulmamıştır. Hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır. Hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükmün gösterilmesi gerekir (HMK m. 26, 297/2). Yasal gereklilik böyleyken davalı karşı davacı erkeğin zina (TMK m.161) hukuki sebebine dayalı boşanma talebi yönünden de bir karar verilmesi gerekirken, kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm kısmında işbu talep yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....

              161. maddesine göre zina hukuki sebebine dayalı boşanma talebinde bulunmuş, uygun görülmezse Türk Medeni Kanunu 166/1 maddesine göre şiddetli geçimsizlik hukuki sebebine dayalı olarak boşanmayı talep etmiştir....

                Öyleyse kadının evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı açtığı karşı boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddi doğru olmamış ise de, tarafların Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde düzenlenen fiili ayrılık hukuki sebebine dayalı olarak açtıkları boşanma hükmü taraflarca temyiz edilmeyip kesinleşmekle, kadının evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı açtığı karşı boşanma davası konusuz kalmıştır. Bu nedenlerle mahkemece konusuz kalan davalı-davacı kadının boşanma davası hakkında açıklanan çerçevede bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 3-Yukarıda 1. bentte açıklanan sebeplerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-davalı erkek tamamen kusurlu olduğuna göre; davalı-davacı kadının maddi tazminat (TMK m.174/1) talebinin reddi de doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından tazminatların ve nafakaların miktarı ile vekâlet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün bulunmamasına göre davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yersizdir. 2-Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak görülen karşılıklı boşanma davasında asıl ve karşı davaların kabulü ile ferilerine dair verilen karar, davalı-davacı erkek tarafından kusur belirlemesi, tazminat ve nafakalar yönünden temyiz kanun yoluna başvurulması...

                    UYAP Entegrasyonu