Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Çeyiz Eşyasının İadesi-Mal Rejiminin Tasfiyesi Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma" davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı (Hakkı) tarafından, kusur belirlemesi ve diğer taraf yararına hükmedilen tazminatlar ile nafaka yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 123.60 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Ziynet ve Katkı Payı Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, erkek lehine hükmedilen manevi tazminat ile reddedilen tazminat ve nafaka talepleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-karşı davacı kadın vekili 08/06/2016 tarihli karar duruşmasında mal rejiminin tasfiyesi ve ziynet alacağına ilişkin davalarını atiye bıraktıklarını beyan etmiştir. 6100 sayılı HMK'nunda davanın atiye bırakılması şeklinde hukuki bir kurum düzenlenmemiş olup, davalı-karşı...

      Hukuk Dairesinin ve Dairemizin uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşlerin arasındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesinin ve buna bağlı alacak davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi ilkesi gereğince (6100 sayılı HMK mad. 30) bekletici mesele yapılmalıdır. Henüz mal rejimi davası derdest iken açılan ve devam eden boşanma davasının bulunması halinde, boşanma davasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiği hususu öteden beri Yargıtay 8. Hukuk Dairesince ilke olarak kabul edilmektedir. (Yargıtay 8....

      Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK m. 174/1) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. 3-Davacı-karşı davalı kadın boşanma davası ve fer'ilerinin yanında mal rejiminin tasfiyesi talebinde bulunmuştur. Dava açılırken alınan başvurma harcı dava dilekçesindeki tüm talepleri kapsar. Kadının mal rejiminin tasfiyesine ilişkin talebi yönünden peşin nispi harcı alınmamıştır. Boşanma kararı temyiz edilmeyerek kesinleşmekle taraflar arasındaki mal rejimi sona erdiğinden davacı kadının mal rejiminin tasfiyesine yönelik davası da görülebilir hale gelmiştir....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile ) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Mal Rejiminin Tasfiyesi - Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm boşanma davasından ayrı açılan mal rejiminin tasfiyesi ile katılma alacağı ile evlilik sırasında bozdurulan ziynet ve ev eşyalarının iadesine ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarihli 2013/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 8. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 01.04.2013 (Pzt.) ....

          Dosyadaki bilgi ve belgeler ile karar düzeltme dilekçesinin incelenmesi sonunda; Hemen burada, “mal rejiminin sona erme anı' üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225.maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer. Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle alacak davalarının görülebilirlik ön koşuludur....

            Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı, müvekkile karşı evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebiyle Aksaray 2.Aile Mahkemesi 2020/5 Esas sayılı dosyası ile boşanma davası açmış olup dava henüz karşılıklı dilekçelerin verilmesi aşamasındadır. Öncelikle tarafların son 6 aydır birlikte yaşadığı yer ve davalının adresi Şereflikoçhisar olduğundan yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili yer olan Şereflikoçhisar Aile Mahkemesine gönderilmesini talep ettiklerini, mal paylaşımı davasının ön koşulu mal rejiminin sona ermesidir. Taraflar arasında mal rejiminin sona ermesi hususu henüz hükme bağlanmamış olduğundan, mal rejiminin tasfiyesi davası da açılamayacaktır. Davacı, boşanma davası ile aynı gün mal paylaşımı davasını açmış olup huzurdaki davada hukuki yarar da bulunmaması sebebiyle davanın reddi gerekmektedir....

            "İçtihat Metni"....... ... ile ... aralarındaki mal rejiminin tasfiyesi davasının reddine dair .........verilen 13.12.2012 gün ve 19/736 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili, dava konusu taşınmazın tarafların evlilik birliği içerisinde ortak birikimleri ile edinildiğini açıklayarak, nizalı taşınmaz yönünden mal rejiminin tasfiyesini ve bu kapsamda 100.000 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davacı tarafça boşanma davası kapsamında eldeki istek yönünden talepte bulunulduğunu, sonrasında istekten vazgeçildiğini açıklayarak öncelikle kesin hüküm nedeniyle, bu kabul görmediği taktirde nizalı taşınmazın edinilmesinde davacının katkısının bulunmaması sebebiyle davanın reddini istemiştir....

              İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesine dayalı katılma alacağı isteğine ilişkindir. Eşler 24.07.2005 tarihinde evlenmişler, 07.06.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 28.11.2012 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmışlardır. Mal rejimi TMK'nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Temyize konu dava 18.06.2015 tarihinde açılmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nda mal rejiminin tasfiyesi davaları için her hangi bir zamanaşımı düzenlemesi getirilmemiştir. Bu durumda, aynı Kanun'un 5. maddesi yollamasıyla 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu uygulanmalıdır. Zira, TBK'nun 646.maddesine göre, Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir. TBK'nun 146.maddesine göre, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir. Dairemiz uygulamalarında da, mal rejiminin tasfiyesi davalarında on yıllık genel zamanaşımı süresi kabul edilmektedir....

                Bu taşınmaza ilişkin mal rejiminin tasfiyesine yönelik protokolde yer alan 4 nolu maddede taşınmazın davalı tarafından satışının yapılarak yarı bedelinin davacıya verilmemesi halinde davacının mal rejiminin tasfiyesi kapsamında dava açabileceğine ilişkin şarta bağlı düzenleme yapılmış ise de; taşınmazın protokolün 5 nolu bendinin son cümlesine göre gecikmeksizin devir işlemlerinin (satış) yapılmaması halinde herhangi bir müeyyide belirtilmediği gibi böyle bir ihtimalde davacının mal rejiminin tasfiyesi kapsamında dava açamayacağına yönelik bir anlaşma da söz konusu değildir. Protokolün 3 nolu bendine göre ; davalı adına kayıtlı aracın davacıya devredileceği, davalının araca ilişkin katkı ve katılım alacağı ya da başkaca sebeple oluşabilecek her türlü dava hakkından veya mal rejiminden kaynaklanan haklarından feragat ettiği, davacıyı ibra ettiği kabul edildiği halde, taşınmaza yönelik mal rejiminin tasfiyesi kapsamında herhangi bir feragat ya da ibra söz konusu değildir....

                UYAP Entegrasyonu