Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça düğünde takılan altınların hem ayarı hem de gramajı fahiş gösterildiğini, davacı tarafın iddia edildiği şekilde kendisine ziynet eşyasının takılmadığını, müvekkilinin ziynet eşyalarını alıp kullandığı yönündeki iddianın gerçeğe aykırı olduğunu, davacının müşterek konuttan kovulmadığını evi terk ettiğini, anlaşmalı olarak ayrıldıkları boşanma dava dosyası içerisinde yer alan protokolde kişisel eşyası bulunmadığını beyan ettiğini, boşanma kesinleştikten sonra ziynet talebinde bulunması TMK 166/3 maddesi ve hakkaniyet ilkesine aykırı olduğunu belirterek, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; " Açılan dava; boşanma sonrasında talep edilen ziynet eşyalarının iadesi istemine ilişkindir. Genel kaide düğünde takılan ziynet eşyalarının kadının olduğu ve kadın tarafından muhafaza edildiğidir. Aksinin iddiası ise ispata tabidir....
ispatlayamadığı, açıklanan sebeple ilk derece mahkemesince ziynet eşyalarının iadesi davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile reddi doğru görülmemiştir....
Mahkemece; boşanma davasının eldeki davanın ana davası niteliğinde olduğu,boşanma davasının reddine karar verildiği,bu nedenle eldeki davanın da reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, ziynet eşyalarının davalıda kalması nedeniyle iadesi istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu 226/1 maddesi gereğince eşler her zaman birbirlerinde kalan kişisel eşyalarının iadesini isteyebilirler,bunun için evlilik birliğinin sona ermesine gerek yoktur. Mahkemece, işin esasına girilip taraf delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, yasa hükümlerinin yanılgılı değerlendirilmesi sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
Davalı; zamanaşımı def'inde bulunarak, davacının taleplerinin kesinleşen boşanma davası ile karara bağlandığını, davacının evlenirken getirdiği eşyaları aldığını, ziynet eşyaları ve paraların bir kısmı ile davacının kredi kartı borçlarının ödendiğini, geri kalan ziynet ve 7.250 TL paranın ise davacı tarafından ailesinin yanına giderken yanında götürdüğünü savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava; çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsili istemlerine ilişkindir. Türk Medeni Kanunun 226/1.maddesi gereğince; eşler her zaman birbirlerinde kalan kişisel eşyalarının iadesini isteyebilirler. ./.....
Dava, ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesi olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir....
Dava; TMK 166/1 maddesine dayalı evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma, karşı dava ise; TMK 166/1 maddesine dayalı evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma ve ziynet alacağı talebine ilişkindir....
Yasal gereklilik yukarıda belirtildiği şekilde iken, öncelikle mümkünse ziynet eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmaması halinde bedele karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden ve karar yerinde tartışılmadan ziynet bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar verilmiştir." Mahkemece bozmaya uyularak "Davacının ziynet eşyası talebinin kabulü ile; özellikle mümkünse, ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde ziynet eşyalarının değeri olan 21.606,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine" şeklinde hüküm kurulmuştur. Ancak, bu kez de hüküm altına alınan ziynet eşyalarının adet, cins, nitelik, miktar ve dava tarihi değerleri ayrı ayrı gösterilmemiştir. Hüküm bu haliyle şüphe ve tereddüt uyandıracak, infazda güçlük yaratacak niteliktedir. Bu sebeple usule uygun olmayan hükmün bozulması gerekmiştir....
TMK 178/1 maddesine göre evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar denmektedir. Davacı davasını bir yıllık süre içerisinde açmıştır. Bu nedenle davalının zamanaşımı itirazı yerinde değildir. Dinlenen tanıklar, tüm dosya içeriği, taraf beyanları, bilirkişi raporu dikkate alındığında; taraflar evlendikten sonra ziynet eşyalarının kuyumculuk işi ile uğraşan davalının iş yerindeki kasaya konulduğunun sabit olduğu, bu durumun davalı tanıklarının beyanları ile de doğrulandığı, söz konusu ziynet eşyalarının bozdurulduğunun da taraflarca kabul edildiği, anlaşmazlık konusunun ziynet eşyalarının bozdurulmasının tarafların ortak kararı ile olup olmadığı, davacının buna rızasının bulunup bulunmadığı hususundadır....
Aile Mahkemesinin 2018/612 esas, 2020/191 karar sayılı ilamı ile boşandıkları, taraflar arasında yaşanan en son olayda davalının, davacıyı darp ettiği, davacının kolunda bulunan bilezikleri zorla elinden alıp, davacıyı evden kovduğu, davalının, davacıyı darp etmesi nedeniyle ceza davası açıldığı, tarafların düğünleri sırasında davacıya ziynet eşyası olarak 25 gramdan 8 adet bilezik, 1 adet altın set (kolye, bileklik, yüzük), 2 yüzük, 1 çift küpe, 1 saat takıldığı, davacının darp edilerek evden kovulması nedeniyle ziynet eşyalarının hiçbirini alamadığı, taraflar arasında evlenmeden önce çeyiz senedi düzenlendiği, çeyiz senedinde yer alan eşyalarında davacıya teslim edilmediği gerekçeleri ile davacının ziynet eşyalarının aynen mümkün olmaması halinde ziynet eşyalarının bedeli olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000TL'nin, davacının çeyiz eşyalarının aynen mümkün olmaması halinde çeyiz eşyalarının bedeli olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki eşya bedelinin iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı,davalı ile 1997 yılında evlendiklerini, 2001 yılında şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşandıklarını, ziynet eşyaları ile saatinin davalıda kaldığını,ayrıca davalı adına olan aracın yarı hissesinin kendisine ait olduğunu ileri sürerek ziynet eşyalarının aynen iadesini , olmadığı taktirde bedeli olan 7 000 000 000 TL nin ve aracın yarı bedeli olan 3 500 000 000 TL nin tahsilini talep etmiş, bilahare araç bedeline yönelik talebinden feragat etmiştir. Davalı, ziynet eşyalarını davacının annesine götürdüğünü, araç alımında katkısının olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir....