Somut olayda; davacı kadın, 5 adet Adana burması bilezik, 1 adet 22 ayar set takımı, 6 adet takı bileziği ve 13 adet çeyrek altının davalıda kaldığını ileri sürerek iadesini talep etmiş, davalı koca ise, dava konusu edilen bu ziynet eşyalarından 13 adet çeyrek altın ile 6 adet takı bileziğinin davacı ile birlikte gittikleri akraba düğünlerinde davacının da rızasıyla hediye olarak götürüldüğünü, bu altınların bu şekilde harcandığını beyan etmiştir. Şu durumda; davalı tarafın ikrarı ile dava konusu edilen bir kısım ziynet eşyalarının koca tarafından harcandığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafın, bozdurulup harcanan bu ziynet eşyalarının bir daha iade edilmemek kaydıyla kendisine verildiğini, kadının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının harcandığını ispatlaması gerekir. Başka bir deyişle, davalının bu hususları ispatlaması halinde davalı koca bu ziynet eşyalarını iade etmekten kurtulur....
Bununla birlikte, kural olarak evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılır. Dava konusu kadına ait altınlar koca tarafından bozdurulup değişik amaçlarla kullanılmış olabilir. Çeşitli sebeplerle (evin ihtiyaçları, düğün borçları, balayı vs) koca tarafından bozdurulan bu altınların karşılığının hibe edilmediği müddetçe kadına iadesi zorunludur. Davalı koca tarafından dava konusu ziynet eşyalarının herhangi bir sebep ile bozdurulduğunun iddia edilmesi halinde, bu defa ispat yükü yer değiştirir ve davalı koca ziynet eşyalarının bir daha iade edilmemek üzere kendisine verildiğini eş söyleyiş ile kendisine bağışlandığını, davacının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup harcandığını kanıtlanması halinde, ancak bu ziynet eşyalarını iadeden kurtulur....
GEREKÇE: Dava, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra açılan düğünde takılan ziynet eşyası ile nakit para, çeyiz eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedellerinin tahsili ile evlilik birliği içerisinde davacı kadın tarafından çekilerek davalı erkeğe verildiği iddia edilen tüketici kredisinden kaynaklı alacak isteğine ilişkindir. Mahkemece;" Tüm dosya kapsamına göre; davacının, talep ettiği eşyaların, davacıya ait olduğunun, düğünde takılan takı ve paraların, davalı tarafından alınarak tekrar davacıya iade edilmediğinin ve davacı tarafından Akbank ve Denizbank'tan çekilen kredilerin, davalı tarafça kullanılarak davacıya iade edilmediğinin, davacı tarafça kanıtlanamadığı " gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. 1- Davacı kadının, kredi borçlarından kaynaklanan alacak talebi, genel hükümlere dayalı (TBK m. 19 vd.) olup, mal rejiminin tasfiyesi kapsamında bir talep niteliğinde değildir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ziynet eşyası taleplerinin ve iddialarının yerinde olmadığını, İstanbul'da davacıyı döverek ziynet eşyalarının elinden almış olsaydı davacının her zaman olduğu gibi bu konuyu adli makamlara taşıyacağını, hiçbir zaman davacının rızası hilafına ve döverek ziynet eşyalarını almadığını, birlikte o dönemlerde borçlarının çok olduğu ve çocuklarının doğduğu için davacı eşinin tamamen kendi rızası ile bu altınları birlikte satarak borçlarını beraber ödediklerini, kendisinin davacıya ilerde yeniden altın alacağını söylemediğini ve davacının da böyle bir talebinin olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir....
Bu kapsamda bir kısım ziynet eşyalarının davalı Ceyhun tarafından araç alırken bozdurularak aracın peşinatının ödemesinde kullanıldığı anlaşılmaktadır. Dava konusu ziynet eşyalarının, çeşitli sebeplerle bozdurularak harcanması durumunda davacı kadın tarafından bu altınların karşılığının davacı kocaya hibe edildiği, yani geri iade edilmemek üzere kocaya verildiği ispat edilmedikçe bu ziynet eşyalarının davacı kadına iadesi zorunludur. Bu durumda davada ispat külfeti yer değiştirmiştir. Davacı kadının araç alımı sırasında bu ziynet eşyalarının kullanılmasına muvafakat ettiği kabul edilse dahi, davalı taraf, bu altınların bir daha iade edilmemek üzere kendisine verildiğini kanıtlamadıkça iade ve tazmin ile yükümlüdür....
itibari ile 2.000,00 TL olmak üzere toplam 46.510,00 TL ziynet eşyası alacağı ve takı alacağının dava tarihi olan 20.03.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin ziynet eşyası ve takı alacağı talebinin reddine karar verilmiştir....
, tüm ziynet eşyalarının kadına özgü olup ona ait olduğunun doğru olamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Davalı - karşı davacı tarafça karşılıklı boşanma davalarına yönelik istinaf başvurusu yönünden istinaf harçları yatırıldığı, ziynet, çeyiz ve kişisel eşyaların iadesi davaları yönünden istinaf harçları yatırılmadığı halde, sadece ziynet, çeyiz ve kişisel eşyaların iadesi davaları yönünden istinaf isteminin HMK'nın 344. maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekirken, karşılıklı boşanma davalarına yönelik istinaf isteminin de reddine karar verilmesi isabetli görülmemiştir. O halde, ilk derece mahkemesinin davalının karşılıklı boşanma davalarına yönelik istinaf başvurusunun reddine dair 17/05/2021 tarihli Ek Kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Ziynet, çeyiz ve kişisel eşyaların iadesi davaları yönünden verilen Ek Kararın isabetli olduğu anlaşılmış, bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir....
İlk derece mahkemesinin 13/03/2018 tarihli 2016/131 Esas 2018/179 Karar sayılı boşanma ve ziynet eşyasının iadesi davasında yapılan yargılama sonucunda boşanma ve ziynet eşyasının iadesi davalarının kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davalı tarafça boşanma davasında kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar, ziynet eşyası davası yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya, Dairemizin 2020/620 Esas numarasına kaydedilerek, söz konusu dosyada kadının ziynet eşyasının iadesi davasının tefrikine karar verilmiş ve tefrik edilen dosyanın Dairemizin 23/10/2020 tarihli 2020/926 Esas 2020/1249 Karar sayılı ilamı ile ilk derece mahkemesince hüküm altına alınan ziynetlerin ayrı ayrı değerleri gösterilmediği ve karar yerinde tartışılmadığından bahisle yeniden esas hakkında karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, ilk derece mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmiştir....
Bu bakımdan ana-babalık duygularını tatmine elverişli, çocuğun da ana-baba sevgi ve şefkatini tatmasına yeterli olacak şekilde aynı şehir-ayrı şehir ayrımına gidilmeksizin kişisel ilişki tesisi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. 3-Davalı-karşı davacı kadın dava dilekçesinde ayrıca ziynet eşyası alacağı talebinde bulunmuş, davaya konu ziynet eşyalarının cins, nevi ve miktarlarını belirtmiş, mahkemece ziynetler yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Düğünde takılan takı paraları ve ziynet eşyaları kadına aittir. Toplanan delillerden kadına takılan ziynetlerin yarısının erkek tarafından bozdurulduğu ve bu ziynetlerin kadına iade edilmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece bozdurulan ziynetlerin belirlenerek bilirkişi raporu alınması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, ziynetlerin tamamı yönünden davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur....