WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TMK 197 maddesi gereğince tayin edilen tedbir nafakası, evlilik birliğinin korunmasına ilişkin önlemlerden olup koşulların değişmesi halinde eşlerden birinin talebi üzerine kararda gerekli değişiklik yapılabilir. (TMK m.200) Bu nafakanın açıklanan niteliği gereği gelecek yıllarda artış miktarının karara bağlanacağına ilişkin bir düzenlemeye bu maddede yer verilmemiştir. Talep halinde gelecek yıllarda artış miktarı belirlenecek olan nafakalar iştirak (TMK m.182/3), yoksulluk (TMK m.176/4) ve yardım nafakası (TMK m.365/son)dır. Tedbir nafakası için bu mümkün değildir. Bu husus nazara alınmadan gelecek yıllarda artış miktarının karara bağlanması doğru bulunmadığından davalının bu yöne ilişkin istinaf isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir....

Davacı kadın vekilinin; kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiğine yönelik istinaf taleplerinin incelenmesinde; Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m.186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK m. 169). Mahkemece; Türk Medeni Kanunu'nun 185/3 ve 186/3 maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek davacı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, kadının tedbir nafakası istemi hakkında bir karar verilmemesi hatalı olmuştur....

Dava; tarafların öncelikle zina (TMK md. 161) aksi takdirde hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK md. 162) ya da haysiyetsiz hayat sürme (TMK md. 163) olmadığı taktirde evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1,2) nedenine dayalı boşanma davası ve fer'ilerine ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir (TMK ın. 175). Mahkemece davacı kadın yararına TMK 175 maddesi gereğince aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir....

Toplanan deliller; boşanma davası açılmakla kadının ayrı yaşamaya hak kazandığı ve tedbir nafakası ihtiyacının bulunduğu, ayrıca evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda kadının ağır kusurlu olmadığı ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği bu durumda, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasının koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır. Bu sebeple ilk derece mahkemesinin tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmetmesi doğru olduğu gibi, nafaka miktarları da hakkaniyete uygun belirlenmiştir. Velayet kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır (TMK md.182/2). Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir (TMK md.330/1)....

Tedbir nafakasında eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK Md. 186/son). Davacı eşin ekonomik durumunun davalı (kocadan) daha iyi olması veya davacının çalışması davalı (kocayı) tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ortak giderlere (elektrik, su, telefon, kira, yakıt parası vs.) katılma yükümlülüğünü tamamen ortadan kaldırmaz. Bu durum sadece nafaka miktarının takdirinde etkili olabilir. Davacı kadının gelirinin bulunması ona tedbir nafakası bağlanmasını engelleyici bir hal değildir. Böylece "hakkaniyet" ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir (TMK. Md. 4). Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korunması gerektiğini gözetmelidir. Somut olayda; davalının evi sebepsiz yere terk ettiği, müşterek eve dönmediği, davalının, davacının ihtiyaçlarını karşılamadığı ve davacının herhangi bir gelirinin de bulunmadığı sabittir....

    hukuki sebeplerinin farklı olduğu, boşanma davasında nafakaya hükmedilmesinin eldeki davayı konusuz kılmayacağı, tedbir nafakası davasının boşanma ile birlikte görülmesini zorunlu kılan bir düzenleme olmadığı gibi tahkikatın birlikte yürütülmesini gerektiren maddi bir olgunun da söz konusu olmadığı nazara alındığında nafaka davasının ayrı görülmesinin uygun olduğu, TMK 197 maddesi gereğince hükmedilen nafakaların gelecek yıllarda ne miktarda arttırılacağına dair yasal düzenleme olmaması sebebi ile nafakaya ÜFE artırımının uygulanmasının isabetsiz olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin kusur belirlenmesine ve ÜFE artırımı tatbikine yönelik istinafının kabulüne sair istinaf itirazlarının ise reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....

    Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK md.186/1), geçimine (TMK md.185/3), malların yönetimine (TMK md. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK md.169). O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek anne yanında kaldığı anlaşılan çocuk lehine dava tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmiştir. Tarafların dosyaya yansıyan ekonomik sosyal durumları, çocuğun yaşı, ihtiyaçları dikkate alındığında nafaka miktarı uygundur. Davacı-davalı erkeğin, tedbir nafakası verilmesi ve miktarına yönelik istinaf talebinin reddine, davalı- davacı kadının tedbir nafakası miktarına yönelik katılma yoluyla istinaf talebinin reddine karar verilmiştir....

    İlk derece mahkemesi; her iki boşanma davasının kabulüne, evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1) sebebiyle tarafların boşanmalarına, tarafların tazminat talepleri ile davacı-k. davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine hükmetmiştir. Davacı-k. davalı kadın tarafından; karşı davanın kabulü, kusur tespiti, tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddi yönünden istinaf edilmiştir. Davacı-k. davalı kadın vekili, 20.07.2023 tarihli dilekçe ile istinaf başvurusundan feragat etmiştir. İstinaf yoluna başvuran, dosya Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmeden önce istinaf incelemesi talebinden feragat ederse, kararı veren ilk derece mahkemesince; dosya, Bölge Adliye Mahkemesine gönderildikten sonra ve henüz istinaf incelemesi karara bağlanmadan önce başvurudan feragat edilmesi halinde ise Bölge Adliye Mahkemesi tarafından başvurunun feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir (HMK md. 349/2)....

    Aile Mahkemesi'nin E.2012/1010-K.2013/1087 sayılı dosyasında görülen boşanma davasının reddine karar verildiği, bu hükmün 22.11.2014 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 04.05.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Eldeki davada da toplanan delillerle davalı kadın ayrı yaşamakta haklılığını ispatlayamamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı kadının kendisi yararına nafaka talep ettiği tedbir nafakası davasının (TMK m. 197) reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı (kadın) tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının anlaşılmasına göre davalı-davacı (kadın)'ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK md.186/1), geçimine (TMK md.185/3), malların yönetimine (TMK md. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK md.169)....

        UYAP Entegrasyonu