Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosya kapsamından, davanın Sulh Hukuk mahkemesine açıldığı, bu mahkemece görevsizlik kararı verilerek, davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, Asliye Hukuk Mahkemesincede davanın İdari yargıda görülmesi gerektiği gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş, dosyanın yargı yeri belirlenmesi içinde Daire’ye gönderildiği anlaşılmıştır. HUMK’nun 25. maddesi uyarınca yargı yeri belirleme koşulları, mahkemelerce karşılıklı olarak görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde mümkün olmaktadır. Somut olayda, davanın ilk açıldığı Sulh hukuk mahkemesince dava dosyası görevsizlikle Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmiş, Asliye Hukuk Mahkemesincede, görevli mahkemenin İdari Yargı olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir. Burada gerçek anlamda karşılıklı iki mahkeme arasında görev uyuşmazlığı olmayıp, davaya en son İdari yargı görevli kılınmıştır....

    Dosya kapsamından, davanın Gaziosmanpaşa 1.Sulh Mahkemesine açıldığı, bu mahkemece yetkisizlik kararı verilerek dosyanın Bakırköy 3.Sulh Hukuk Mahkemesine gönderildiği, anılan mahkeme tarafından da, Fatih Sulh Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verildikten sonra dosyanın yargı yeri belirlenmesi için Daire’ye gönderildiği anlaşılmaktadır. HUMK’nun 25. maddesi uyarınca yargı yeri belirlenmesi, mahkemelerce karşılıklı olarak görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde mümkün olmaktadır. Somut olayda; Gaziosmanpaşa 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin yetkisizlik kararı ile Bakırköy 3.Sulh Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğuna karar verilmiş, Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesince ise, üçüncü bir mahkeme olan Fatih Sulh Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilip, yetki uyuşmazlığı oluştuğundan söz edilerek dosya yargı yeri belirlenmesi için Daire’ye gönderilmiştir....

      Sulh Mahkemesine açıldığı, bu mahkemece yetkisizlik kararı verilerek dosyanın Ayancık Sulh Hukuk Mahkemesine gönderildiği, anılan mahkeme tarafından da, İnebolu Sulh Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verildikten sonra dosyanın yargı yeri belirlenmesi için Daire’ye gönderildiği anlaşılmaktadır. HUMK’nun 25. maddesi uyarınca yargı yeri belirlenmesi, mahkemelerce karşılıklı olarak görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde mümkün olmaktadır. Somut olayda; Kadıköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin yetkisizlik kararı ile Ayancık Sulh Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğuna karar verilmiş, Ayancık Sulh Hukuk Mahkemesince ise, üçüncü bir mahkeme olan İnebolu Sulh Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilerek, anılan mahkemeye gönderilmiş, İnebolu Sulh Hukuk Mahkemesince de dosyada iki ayrı yetkisizlik kararı olduğu belirtilerek dosya yargı yeri belirlenmesi için Daire’ye gönderilmiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi 4721 sayılı TMK Gereğince Tedavi Amaçlı Kişisel Koruma Kararı istemine ilişkin olarak açılan davada ..... 4. Sulh Hukuk ve ..... Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı bölge adliye mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: Dava, 4721 sayılı TMK gereğince tedavi amaçlı kişisel koruma kararı istemine ilişkindir. ........

          a gönderildiği anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK.’nun 21/II. maddesi uyarınca yargı yeri belirlenmesi, mahkemelerce karşılıklı olarak görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde mümkün olmaktadır. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen karar görevsizlik kararı niteliğinde olmayıp ortada karşılıklı olarak iki ayrı görevsizlik kararı olduğundan söz edilemez. Buna göre, iki mahkemece verilen kararların gönderme kararı niteliğinde olduğu, iki mahkemenin de davaya bakmaktan el çektikleri, bu durumun işin görülmesini sürüncemede bıraktığı anlaşılmakla, yargılamaya ticaret mahkemesi sıfatıyla davanın ilk açıldığı ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi gerekirken yargı yeri belirlenmesi için ...'a gönderilmesi yerinde değildir. SONUÇ: Bu aşamada yargı yeri belirleme koşulları bulunmayan dosyanın GERİ ÇEVRLMESİNE, 24.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Asliye Hukuk Mahkemesince ise ilk kararın gönderme kararı niteliğinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği ve yargı yeri belirlenmesi için dosyanın Yargıtay'a gönderildiği anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK.’nun 21/II. maddesi uyarınca yargı yeri belirlenmesi, mahkemelerce karşılıklı olarak görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde mümkün olmaktadır. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen karar görevsizlik kararı niteliğinde olmayıp ortada karşılıklı olarak iki ayrı görevsizlik kararı olduğundan söz edilemez. Buna göre, iki mahkemece verilen kararların gönderme kararı niteliğinde olduğu, iki mahkemenin de davaya bakmaktan el çektikleri, bu durumun işin görülmesini sürüncemede bıraktığı anlaşılmakla, yargılamaya davanın ilk açıldığı ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi gerekirken yargı yeri belirlenmesi için Yargıtay'a gönderilmesi yerinde değildir....

              Ancak, diğer nihai kararlardan farklı olarak, gönderme kararı verildiği anda kesin kararlardan olup, yalnız başına temyiz edilemez. O halde, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 20.10.2015 tarihli kararı kesin nitelikte olup, temyizi mümkün bulunmadığından (24.04.1967 gün 12/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve 11.10.1976 gün 5/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) davacılar vekilinin temyiz dilekçesi temyizi kabil olmayan bir karara ilişkin olmakla, temyiz isteminin HUMK'nın 432/4. maddesi uyarınca reddine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz isteminin HUMK'nın 432/4. maddesi uyarınca REDDİNE, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden iadesine, 12/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Ağır Ceza Mahkemesinin 04/12/2018 tarih, 2016/312 Esas ve 2018/962 Karar sayılı kararı ile; Sanık ... hakkında "nitelikli kasten öldürme" suçundan 5237 sayılı TCK'nin 82/1-d, 53, 63. maddeleri uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile mahkumiyetine karar verildiği, 2)Bu kararın istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 27/03/2020 tarih, 2019/1638 Esas ve 2020/435 Karar sayılı kararı ile; İstinaf başvurusunun kabulü ile ile yeniden hüküm kurulmak suretiyle sanık hakkında nitelikli kasten öldürme suçundan 5237 sayılı TCK'nin 82/1-d, 29, 62, 53. maddeleri uyarınca 18 yıl 4 ay hapis cezası ile mahkumiyetine karar verildiği, 3)Bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 22/03/2021 tarih, 2020/3401 Esas ve 2021/4756 Karar sayılı kararı ile istinaf kararı bozularak ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderildiği, 4)... Bölge Adliye Mahkemesi 1....

                  B) İTİRAZ NEDENLERİ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itiraz yazısında; “Sanık ... hakkında kullanmak için uyuşturucu madde kabul etmek veya bulundurmak suçundan Kırıkhan C.Savcılığı tarafından 5237 SK 191/1 maddesi gereğince cezalandırılması için dava açıldığı sanık hakkında Kırıkhan Sulh ceza mahkemesi tarafından 6.1.2012 tarih ve 2011/463 esas 2012/3 sayılı kararı ile tedavi ve denetimli serbestlik kararı verildiği daha sonra sanığın tedavi ve denetimli serbestlik kararına uymaması nedeni ile Kırıkhan Sulh ceza mahkemesinin 19.9.2012 tarih ve 2011/463 esas, 2012/3 sayılı ek kararı ile sanığa 5237 SK 191/1, 62, 52 maddeleri gereğince neticeten 6.000 TL APC verildiği bu ek karar sanığa 9.10.2012 tarihinde tebliğ edildiği sanığın belirtilen kararı 1.11.2012 tarihinde temyiz ettiği anlaşılmıştır....

                    HUMK 432/4 ve 5.maddelerine göre; şayet temyiz dilekçesi mahkemece kararın temyizi kabil olmadığı (miktar vs.) yönünden red edilmiş ise, bu red kararı ilgili tarafa tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde temyiz edilebilir. Red kararı temyiz edilir ise, dosya temyiz incelemesi için Yargıtay'a gönderilir. Yargıtay'ca temyiz incelemesi yapılır. Red kararı temyiz edilmemiş ise, Dosya kesinleşmiş olur. Artık Yargıtay'ca temyiz incelemesi yapılamaz. Somut olayda, temyiz talebinin reddi kararı davacı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, davacı taraf bu red kararını temyiz etmediğinden, kesinleşmiş olup, ilgili iş mahkemesine gönderilmesiyle yetinilmesi gerekirken, temyiz incelemesi için dairemize gönderilmesi yerinde değildir. Bu nedenle temyiz incelemesine yer olmadığına, dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 11.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu