Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ve bu parayı kısa sürede harcadığı bildirildiğine, davalının ise bu parayı 3 yıl içinde çocuklarına harcadığını ve çocuklarıyla birlikte babasının evinde kaldığını açıkladığına, söz konusu paranın boşanma davasının açıldığı ve mal rejiminin sona erdiği 22.05.2007 tarihinden yaklaşık 1 yılı aşkın bir süre önce hesaptan paranın çekildiği anlaşıldığına, bu paranın bir kısmını daha evlilik birliğiyle mal rejimi sona ermeden aile birlikteliği süresi içinde harcandığı belirlendiğine, kalan kısmının ise mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihinden sonra harcandığına, bu isteğin bağış nedeniyle değil, esasen davalı tarafından çocuklar için paranın tüketildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken bağışlandığı görüşüyle dava reddedilmiş ise de, bu isteğe ilişkin dava redle sonuçlanmış olup, hüküm sonucu itibariyle doğru bulunduğuna, sigorta primleri yönündeki yerel mahkemenin gerekçesinin Dairece de uygun görüldüğüne göre davacı vekilinin yerinde bulunmayan tüm temyiz itirazlarının...

    Aile Mahkemesi'nden verilen 05.10.2015 gün ve 590/750 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... vekili, muris ...ile davalı arasındaki mal rejimin tasfiyesi ile, alacağın tespiti ile, miras hissesi oranında, edinilmiş mallara katılma rejimi gereğince 15.000 TL katılma alacağı ile mal ayrılığı rejimi gereği 15.000 TL katkı payı alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın miras hukuku ile ilgili olduğu, davacının ortaklığın giderilmesi talep ettiği bu davaların Sulh Hukuk Mahkemeleri'nde görülmesi gerektiğinden mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      Eşler kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde başka bir mal rejimini seçmedikleri taktirde bu tarihten geçerli olmak üzere yasal mal rejimini (edinilmiş mallara katılma rejimi) seçmiş sayılırlar" denilmekte ve aynı Kanunun 10/3 maddesinde de " Şu kadar ki eşler yukarıda öngörülen bir yıllık süre içerisinde mal rejimi sözleşmesiyle yasal mal rejimini (edinilmiş mallara katılma rejimini) evlenme tarihinden (Yani geçmişe etkili olarak) geçerli olacağını kabul edebilirler." hükmüne yer verilmektedir. Bu iki düzenleme birlikte değerlendirildiğinde eşlerin geçmişe etkili olmak üzere sadece yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimini seçebilecekleri açıktır. Diğer bir ifade ile; eşler geçmişe etkili bir biçimde edinilmiş mallara katılma rejimi dışında gene kanunun tanıdığı başka seçimlik bir mal rejimini (mal ortaklığı, mal ayrılığı veya paylaşmalı mal ayrılığı rejimlerinden birini) evlenme tarihinden itibaren geçerli olmak üzere seçemez ve belirleyemezler....

        Dava ziynet eşyalarının aynen olmadığı takdirde bedelinin davalıdan tahsili ve mal rejimi tasfiyesi istemine ilişkindir....

          Aile Mahkemesi'nin 2014/1347 E. sayılı dosyası ile boşanma davası açtığı ve davanın halen devam ettiği,TMK 214/2 maddesi gereğince mal rejiminin tasfiyesi davalarında, boşanmaya, evliliğinin iptaline veya hakim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda bu davalarda yetkili olan mahkemenin yetkili olduğunun bildirilmesi karşısında, davanın yetkili .... Aile Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle yetkisizlik yönünde hüküm kurulmuştur. .... Aile Mahkemesi tarafından ise her ne kadar .... Asliye Hukuk Mahkemesi, taraflar arasında derdest bir boşanma davası olması nedeniyle yetkisizlik kararı vererek dosyayı mahkememize göndermiş ise de, TMK'nın 214. maddesi mal rejiminin tasfiyesi davalarında yetkili mahkeme olarak boşanmaya karar verilmesi durumunda boşanmaya karar veren mahkemenin yetkili olacağını belirtmektedir....

            Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından feragatin davalı tarafın tehdit ve korkutması ile yapıldığı ve bu nedenle geçersizliği ileri sürülerek temyiz edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225. maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, Mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesiyle sona erer. Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur....

              İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mal rejimi sona erdiğinde eşlerin ya da mirasçılarının tasfiye davası sonucunda katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacak hakları doğar. Kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamaz. Mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp, şahsi alacak hakkıdır (07.10.1953 gün 8/7 YİBK, 4721 sayılı TMK'nun m. 227/1, 231, 236/1). TMK'nun 239/1. fıkrasında; "katılma alacağı ve değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir…” denilmektedir. 226/3. madde de ise "Eşler karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilirler" hükmüne yer verilmiştir. Anılan kanuni düzenlemelerden de anlaşılacağı gibi, borcun ayın olarak ödenmesi borçlu eşe tanınmış bir haktır....

                İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225. maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesiyle sona erer. Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur....

                  "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Mal Ortaklığı Rejimin Tasfiyesi-Mal Rejimi Sözleşmesinin İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün * temyiz eden ... vekili Av. ... ve karşı taraf vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 550.00 YTL. vekalet ücretinin ...'...

                    Diğer yandan, yukarıda açıklandığı üzere davacı kadın tarafından açılan mal rejimi davasının önce boşanma davası ile birleştirildiği, dosya arasında fiziken bulunmayan ancak UYAP sisteminden (2015/972 E. sayılı) boşanma dava dosyasının istenerek yapılan incelemesinde; birleştirilen dosyada ön inceleme duruşması yapıldığı, duruşmada ara kararla "boşanma dava dosyasının mal rejimi davası açısından bekletici mesele yapılmasına" karar verildiği, aynı zamanda taraflara delillerini bildirmesi için HMK'nın 140/5. maddesi uyarınca yasal ihtarat yapıldığı, tarafların tanıklarını bildirdiği, bildirilen bu tanıkların mal rejimi davası açısından da gösterildiğinin kabulü gerektiği, ne var ki bu tanıkların mal rejimi davasına ilişkin beyanlarının alınmadan dosyanın tefrik edildiği, bu haliyle delillerin toplanmadığı ve eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiği, bu hususların usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmıştır....

                    UYAP Entegrasyonu