Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

edilmemesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. 3- Davalı-davacı kadın karşı davasında, 7 bilezik, 2 adet set, 6 çeyrek, 3 bileklik, 2 kolye ve tek taş yüzüğe davacı-davalı erkek tarafından el konulduğunu beyan ederek ziynet eşyalarının iadesini talep etmiş, davacı-davalı erkek ise ziynet eşyalarının kadında olduğunu savunmuştur....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Ziynet ve Çeyiz Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, reddedilen manevi tazminat talebi, yoksulluk nafakası, kadının ziynet alacağı davasının kabul edilen kısmı ile çeyiz eşyalarının aynen iadesi yerine bedeline hükmedilmesi yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, yoksulluk nafakasının miktarı, boşanma davası yönünden hükmedilen vekalet ücreti ile ziynet ve çeyiz eşyalarını ilişkin davalarının reddedilen kısımları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları...

      Dava, nişan ve evlilik sırasında davacı kadına takılan ve davalı kocada kaldığı ileri sürülen ziynet eşyalarının aynen, olmadığı takdirde bedelinin iadesi istemine ilişkindir. Yerleşmiş Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır, ona iadesi gerekir. Davacı kadın; kendisine bağışlanmış olan ziynet eşyalarının davalı kocanın ortağı olduğu kuyumcu dükkanında bulunan kasada saklandığını, boşanma davası açılmadan önce davalı kocanın ziynet eşyalarını teslim edeceğini bildirdiğini, ancak sonrasında davalının ziynet eşyalarını teslim etmediğini ileri sürmüştür. Davalı koca ise, ziynet eşyalarının evlilik sırasında davacı kadın adına alınan araç için bozdurulduğunu savunmuştur. Taraflar arasında, nişan ve evlilik sırasında takılan ziynet eşyalarının miktar ve niteliği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır....

        Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça düğünde takılan altınların hem ayarı hem de gramajı fahiş gösterildiğini, davacı tarafın iddia edildiği şekilde kendisine ziynet eşyasının takılmadığını, müvekkilinin ziynet eşyalarını alıp kullandığı yönündeki iddianın gerçeğe aykırı olduğunu, davacının müşterek konuttan kovulmadığını evi terk ettiğini, anlaşmalı olarak ayrıldıkları boşanma dava dosyası içerisinde yer alan protokolde kişisel eşyası bulunmadığını beyan ettiğini, boşanma kesinleştikten sonra ziynet talebinde bulunması TMK 166/3 maddesi ve hakkaniyet ilkesine aykırı olduğunu belirterek, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; " Açılan dava; boşanma sonrasında talep edilen ziynet eşyalarının iadesi istemine ilişkindir. Genel kaide düğünde takılan ziynet eşyalarının kadının olduğu ve kadın tarafından muhafaza edildiğidir. Aksinin iddiası ise ispata tabidir....

        ispatlayamadığı, açıklanan sebeple ilk derece mahkemesince ziynet eşyalarının iadesi davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile reddi doğru görülmemiştir....

        Mahkemece; boşanma davasının eldeki davanın ana davası niteliğinde olduğu,boşanma davasının reddine karar verildiği,bu nedenle eldeki davanın da reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, ziynet eşyalarının davalıda kalması nedeniyle iadesi istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu 226/1 maddesi gereğince eşler her zaman birbirlerinde kalan kişisel eşyalarının iadesini isteyebilirler,bunun için evlilik birliğinin sona ermesine gerek yoktur. Mahkemece, işin esasına girilip taraf delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, yasa hükümlerinin yanılgılı değerlendirilmesi sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir....

          Davalı; zamanaşımı def'inde bulunarak, davacının taleplerinin kesinleşen boşanma davası ile karara bağlandığını, davacının evlenirken getirdiği eşyaları aldığını, ziynet eşyaları ve paraların bir kısmı ile davacının kredi kartı borçlarının ödendiğini, geri kalan ziynet ve 7.250 TL paranın ise davacı tarafından ailesinin yanına giderken yanında götürdüğünü savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava; çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsili istemlerine ilişkindir. Türk Medeni Kanunun 226/1.maddesi gereğince; eşler her zaman birbirlerinde kalan kişisel eşyalarının iadesini isteyebilirler. ./.....

            Dava, ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesi olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir....

              Yasal gereklilik yukarıda belirtildiği şekilde iken, öncelikle mümkünse ziynet eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmaması halinde bedele karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden ve karar yerinde tartışılmadan ziynet bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar verilmiştir." Mahkemece bozmaya uyularak "Davacının ziynet eşyası talebinin kabulü ile; özellikle mümkünse, ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde ziynet eşyalarının değeri olan 21.606,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine" şeklinde hüküm kurulmuştur. Ancak, bu kez de hüküm altına alınan ziynet eşyalarının adet, cins, nitelik, miktar ve dava tarihi değerleri ayrı ayrı gösterilmemiştir. Hüküm bu haliyle şüphe ve tereddüt uyandıracak, infazda güçlük yaratacak niteliktedir. Bu sebeple usule uygun olmayan hükmün bozulması gerekmiştir....

                Aile Mahkemesinin 2018/612 esas, 2020/191 karar sayılı ilamı ile boşandıkları, taraflar arasında yaşanan en son olayda davalının, davacıyı darp ettiği, davacının kolunda bulunan bilezikleri zorla elinden alıp, davacıyı evden kovduğu, davalının, davacıyı darp etmesi nedeniyle ceza davası açıldığı, tarafların düğünleri sırasında davacıya ziynet eşyası olarak 25 gramdan 8 adet bilezik, 1 adet altın set (kolye, bileklik, yüzük), 2 yüzük, 1 çift küpe, 1 saat takıldığı, davacının darp edilerek evden kovulması nedeniyle ziynet eşyalarının hiçbirini alamadığı, taraflar arasında evlenmeden önce çeyiz senedi düzenlendiği, çeyiz senedinde yer alan eşyalarında davacıya teslim edilmediği gerekçeleri ile davacının ziynet eşyalarının aynen mümkün olmaması halinde ziynet eşyalarının bedeli olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000TL'nin, davacının çeyiz eşyalarının aynen mümkün olmaması halinde çeyiz eşyalarının bedeli olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik...

                UYAP Entegrasyonu