GEREKÇE VE DEĞERLENDİRME : Dosya kapsamı, mevcut delil durumu, ileri sürülen istinaf sebepleri, istinaf sebepleri ile bağlılık ve kamu düzeni ilkesi dikkate alındığında; Dava kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm aleyhine davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dava konusu dosya ve bu dosya içinde bulunan Keşan 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/226 Esas sayılı dosyasında bulunan belgelerden dava konusu taşınmazın 1984 ve 2017 tasdik tarihli imar planlarında T5 için tahsis edilen sahada kaldığı, taşınmaza fiilen el atılmadığı anlaşılmaktadır. Yargıtay 5.H.D.'...
Bu durumda; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı ile HGK’nun 15.12.2010 gün ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı İdarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle İdarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olduğu bu şekilde kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, İdarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açıktır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "Açılan davanın kabulü ile; Gaziantep ili, Karkamış İlçesi, Karanfil Mah., 159 Ada, 25 Parseldeki taşınmaza ilişkin kamulaştırmasız el atma nedeni ile tespit edilen 15.949,00 TL kamulaştırmasız el atma tazminat bedelinden, Nizip 2....
DAVA KONUSU : Kamulaştırma (Kamulaştırmasız El Atma Nedeniyle Tazminat) KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü: İDDİA: Davacılar vekili dava dilekçelerinde özetle; İzmir ili, Urla ilçesi, Sıra Mahallesi, 869 ada 175 parsel sayılı taşınmazın (yenileme sonucunda İçmeler Mahallesi 2783 ada 1 parsel) sayılı taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planında lise alanı, yol ve park alanı olarak kamu hizmetine özgülenmiş bulunduğunu belirterek, kamulaştırmasız el atma karşılığı ve olarak şimdilik 50.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Bu durumda; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı ile HGK.nun 15.12.2010 gün ve 2010/5- 662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı İdarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle İdarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, İdarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açıktır....
Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açıktır. Bu itibarla taşınmaza davalı idarece fiilen el atılmamış ise de, kanunda belirtilen süre içinde imar planına uygun herhangi bir işlem tesis edilmediğinden kamulaştırmasız el atma olgusu gerçekleşmiş olup, taşınmazın aynına ilişkin bu davaya bakmak Adli Yargının görevidir (Yargıtay 5. H.D'nin 2019/8941 E. - 2021/2227 K.). Yukarıda açıklanan nedenlerle; davada adli yargı görevli olduğundan işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK'nun 353/1- a-3. maddesi gereğince, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, ... İli ... İlçesi ... Köyü 186 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırmasız el koyma nedenine dayalı olarak tazminat, aksi halde müdahalenin men'i ve kal istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir....
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı ile HGK'nın 15.12.2010 gün ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olduğu bu şekilde kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açıktır....
Ancak; Dava tarihi itibariyle talep edilen bedel, fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak suretiyle 12.000 TL üzerinden olup, bu talep, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda 16.05.2014 tarihinde ıslah edilerek 35.561,81 TL üzerinden harcı tamamlatılmak suretiyle 17.06.2014 tarihinde mahkemece kamulaştırmasız el koyma tazminat bedeli olarak hükme bağlanmıştır. Dairemizin bozma kararı sonrası tespitine karar verilen kamulaştırmasız el koyma tazminat bedeli 17.608,37 TL olduğuna göre 20.01.2016 tarihli ikinci kararda davanın kısmen kabulü ve kısmen reddine karar verilmesi ile yargılama harç ve giderlerinin de kabul ve red oranı dikkate alınarak, tarafların bu şekilde yükümlü tutulması gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi ile buna göre yargılama harç ve gider hesabı yapılması doğru görülmemiştir....
Bu durumda; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı ile HGK.nun 15.12.2010 gün ve 2010/5- 662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı İdarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle İdarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, İdarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açıktır....