Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacı tarafça munzam zararına ilişkin somut ve açık deliller sunulamadığı, yalnızca hakkın doğduğu tarihten itibaren geçen sürede enflasyon, paranın değer kaybı ve alım gücündeki düşüş, faizin ana para üzerinden hesaplanması ve ana paranın enflasyon karşısında sürekli erimesi gibi olgular dikkate alınarak munzam zarar hesaplaması yapılmasını talep ettiği, bu haliyle davacı tarafın geç ödeme nedeniyle somut olarak uğradığı zarar olgusunu ileri sürüp ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur....
ne 02/12/1999 tarihinde para yatırdığını, 1999 tarihinde yatırılan para ile Ankara ilinin bazı muhitlerinde daire alabilecekken, yatırdığı parayı geç tahsil etmesi ve enflasyonun varlığı nedeniyle daire almasının mümkün olmadığını iddia ederek paranın yatırıldığı 02/12/1999 tarihinden ilama dayalı icra takibi sonucu yatırılan paranın avans faizi ile birlikte tahsil edildiği 05/04/2019 tarihi arasında para değerinin düşmesi, alım gücünün azalması nedeniyle uğradığı munzam zararı talep etmektedir. Bu haliyle, davacının iddiası muhtemel kâr kaybına ve farz edilen gelire ilişkin olup, yukarıda açıklanan yasa hükümleri ve içtihatlar karşısında davacı talebinin munzam zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği açıktır....
Geç tahsil edilen alacağın, iştigal konusu ticarette kullanılmasının tabiî olduğu varsayımı yeterli kabul edilip hüküm kurulamaz. Alacaklının, munzam zararını yasal delillerle kanıtlaması halinde borçlu; ya alacaklının bir zarara uğramadığını ya da borç zamanında ifa edilmiş olsaydı bile, alacaklının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir.İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır....
Dava, maddi hasarlı trafik kazası sonucu per total olan aracın kasko bedelinin geç ödenmesi nedeniyle munzam zarar bedelinin istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır....
Burada kanıtlanacak olgular geç ödeme ile davacının maruz kaldığı zararı doğuran vakıalar ve bu vakıalar nedeniyle uğranılan fiili zarardır. ( Bu yönde ---- BAM ----HD. ---- Esas ve Karar sayılı kararı, Yargıtay -----HDnin -----Esas ve Karar sayılı ve ------Esas ve Karar sayılı kararları )Tüm dosya kapsamına göre davacı tarafından dava dilekçesinde kendi durumuna özgü şekilde açık ve somut olarak oluşan bir zarar olgusuna dair bir iddiada bulunulmadığı, davacının ispata yeter herhangi bir delil sunmadığı, ekonomik koşullar nedeniyle genel ve soyut hususlardan ziyade davacının geç ödeme nedeniyle kendisinin şahsen ve somut olarak uğradığı zarar olgusunu ileri sürüp ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Davacı alacaklının temerrüt faizi miktarı ile karşılanamayan malvarlığı zararlarının munzam zarar olarak tazmin edilebilmesi için, varlığını ve miktarını ispatın kural olarak alacaklıya ait olduğu, alacaklının temerrüt faizini aşan zararını inanılır, kesin ve net bir şekilde ispat etmesi gerektiği, Yargıtay yerleşmiş içtihatlarına göre, munzam zararın kanıtlanması yapılırken iddia edenin, geç ödeme sonucunda zararın meydana geldiğini, doğan zarar ile geç ödeme arasında uygun sebep-sonuç ilişkisi bulunduğunu ortaya koyması gerektiği, soyut bir iddianın munzam zararın varlığı için yeterli olmadığı, hususları tartışılmadan yukarıda belirtildiği şekilde ve hatalı gerekçe ile hüküm kurulmuş ise de, sonuç itibarı ile davanın reddine dair verilen karar isabetli olup, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün gerekçesi DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın temyiz eden davacıya geri verilmesine 12.01.2016 gününde oybirliğiyle...
O halde mahkemece davalının temerrüdü nedeniyle alacağın geç tahsilinde kusurlu olduğunun kabulü ile davacının munzam zarar talebinin değerlendirilmesi gerekir....
tazminat alacaklarının yasal süresinde tahsil edilemediğini, alacağın zamanında tahsil edilememesinden ve avans faizini aşan zararın ortaya çıkmış olması sebebiyle aşkın zarar taleplerine ilişkin huzurdaki davayı açma zarureti doğduğunu, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile;müvekkilinin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00 TL'sinin davalıdan avans faizi ile tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
nin vermiş olduğu karar dahilinde de karşılamış olmasına rağmen 2022 yılında munzam zarar sebebiyle müvekkilimize dava açılmış, müvekkilimize belirsiz alacak şeklinde, talep edilen süreler dahi belirtilmeden ucu açık bir munzam zarar talebi yöneltildiği, 6)Munzam zarar talebi dolaylı bir zarardır ve poliçe kapsamında müvekkil şirket bundan sorumlu olmadığı, munzam zarar doğrudan uğranılan zarar değil, dolaylı zarar olup, Trafik Sigortası Genel Şartları "Teminat Dışında Kalan Haller" başlıklı A.3. maddesinin (m) bendi uyarınca; "Dolaylı zararlar nedeni ile yöneltilecek tazminat talepleri" teminat dışında kaldığı, buna göre munzam zarar dolaylı zarar olup, poliçe teminatı kapsamına girmediği, trafik sigortası poliçe teminatı kapsamında olmayan munzam zarar bedelinin, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasından talep edilmesi mümkün olmadığı, yukarıda arz ve izah ettiğimiz sebeplerle munzam zarar şartları oluşmadığından davanın reddi gerektiği, 7)Müvekkil şirket tarafından ödeme karar sonrasında...
------------Tüm dosya kapsamına göre davacı tarafından dava dilekçesinde kendi durumuna özgü şekilde açık ve somut olarak oluşan bir zarar olgusuna dair bir iddiada bulunulmadığı, davacının ispata yeter herhangi bir delil sunmadığı, ekonomik koşullar nedeniyle genel ve soyut hususlardan ziyade davacının geç ödeme nedeniyle kendisinin şahsen ve somut olarak uğradığı zarar olgusunu ileri sürüp ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....