ile müvekkilinin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00 TL'sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
süreci boyunca oluşan zararı karşılamak amacıyla bulunduğu, buna ek olarak bir de munzam zarar talebinin hukuka, mantığa ve hakkaniyete uygun olmadığı, munzam zararın, dolaylı zarar vb. gibi taleplerin kesinlikle kasko sigorta poliçesi teminatı dışında olduğu, munzam zarar ve/veya aşkın zarar gibi taleplerin yüksek yargı kararları ile de kabul edilmediği, ayrıca, taraflar arasında kur farkı talep edilebileceğine dair ayrı bir sözleşme olmadığı için Yargıtay tarafından verilen bir kararda munzam zararın istenemeyeğine hükmedildiği, uyuşmazlığa konu hasarın meydana gelme şekline dair verilen bilgilerin gerçeği yansıtmadığı, yapılan araştırma ve incelemelere göre, hasar ve kaza arasında uyumsuzluk mevcut olduğundan hasarın teminat dışında kalacağı, davayı kabul anlamına gelmemek üzere, müvekkili şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceği ve dava konusu olaya uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğu belirtilerek açıklanan nedenlerle davanın kesin hüküm nedeniyle...
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davadan önce Sigorta Tahkim başvurusunda verilen kesin hükme istinaden müvekkili tarafından davacı tarafa ödeme yapıldığını, poliçeden kaynaklı başkaca sorumluluklarının bulunmadığını, munzam zararın istenmesi için öncelikle alacaklının faiz talebi olması gerektiğini, sigorta sözleşmesinden kaynaklı munzam zarar talepleri Sigortacılık Kanunu kapsamında tahkim yargılamasına konu edilemediğini, munzam zarar temerrüt tarihinden fiili ödeme tarihine kadarki dönemi kapsayacağını, tahkim yargılaması öncesinde ödeme yapılamaması müvekkilinin değil davacının kusuruna dayandığını, aracın onarımı veya değer kaybı hususunda müvekkili şirkete gerekli ihbarların yapılmaması nedeniyle kendilerine aracı inceleme ve hasarı tespit edebilme imkanı tanınmadığını, munzam zarara ilişkin olarak davacının Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde aleyhlerine başlattığı ve henüz sonuçlanmış olan ilk munzam zarar dosyasında bu talep yönünden müvekkili şirket lehine karar...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ Mahkemece toplanan deliller doğrultusunda; davanın kısmen kabulü ile 414.911,46 TL alacağın 30/01/2018 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının munzam zararına ilişkin talebinin kanıtlanamaması nedeniyle gecikme cezasına ilişkin talebinin ise davacının ifayı kabul edip, sözleşmeyi feshetmesi nedeniyle sadece menfi zarar isteyebileceği gerekçesi ile reddine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ Süresinde istinaf yoluna başvuran davacı vekili; mahkemece mahrum kalınan munzam zarar yönünden ayrıca gecikme cezası yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir. UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR Uyuşmazlık; davacı tarafın taraflar arasında sözleşmeye dayanarak davalıdan gecikme tazminatı ve munzam zarar talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır....
SAVUNMA:Davalı vekili; gelir kaybı, kâr kaybı, iş durması ve kira mahrumiyeti gibi zarar verici olguya bağlı olarak oluşan yansıma zararların (munzam zarar) teminat dışı olduğunu, davacının ispat edemediği talebin açıkça teminat dışı olduğundan ilgili taleplerin reddinin gerektiğini, davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. lll.İNCELEME ve GEREKÇE: Davacı dava dilekçesinde temerrüt faizi ile karşılanmayan munzam zarar talebinde bulunmuştur.Munzam zarar borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Başka deyişle; temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı zarar şekilde tanımlanabilir. Türk Borçlar Kanunun 122. maddesi kapsamında munzam zararın talep edilebilirliği bir şartı da alacaklının mevcut olan zararını açık ve somut bir şekilde ispat etmesi gerekir....
Mahkemece, "...Davacı taraf Samsun, Çarşamba, Damlataş, 4 ada 126 parsel sayılı taşınmaz üzerinde DSİ tarafından kamulaştırma işlemi yapıldığı ve seraların kamulaştırma bedelinin 71.517,60- TL olduğunun tespit edildiği, kamulaştırılan seranın davalılar ile ilgisinin bulunmadığı, bu hali ile davalılara ödenen 42.910,00- TL ve 71.517,60- TL kamulaştırma bedelinin geç alınmasından kaynaklanan 23.000,00- TL zararın tazminine ilişkin olup, mahkememizce yapılan yargılamasında, davaya konu taşınmaz ile ilgili Çarşamba 3....
Bilirkişi heyet raporu taraflara tebliğ edilmiştir Dava, munzam zarar talebinden ibarettir. Munzam zarar davasında davacı, zararın varlığını ve miktarını; davalı ise, borcun geç ödenmesinde kusurunun olmadığını kanıtlayacaktır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 19.6.1996 gün ve 1996/5-144 esas 1996/503 karar sayılı kararında da kabul edildiği üzere, davacının ispatla yükümlü olduğu zarar, belli paranın gününde ödenmemesinden doğan zarardır. Daha açık bir anlatımla, alacaklı, borcun kendisine geç ödenmesi sebebiyle uğradığı zararın ne olduğunu ve miktarını ispatla yükümlüdür. Bu bağlamda zarardan anlaşılması lazım gelen; davacının bu paranın ödenmemesi sebebiyle mahrum kalınan kar ya da varsayılan gelir değildir. Bu zarar davacının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan somut olgular nedeniyle uğramış olduğu zarardır....
Alacaklının, munzam zararını yasal delillerle kanıtlaması halinde borçlu; ya alacaklının bir zarara uğramadığını ya da borç zamanında ifa edilmiş olsaydı bile, alacaklının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır....
GEREKÇE: Dava, munzam zarar istemine ilişkindir. Munzam zarar, farazi zarar olmayıp; somut bir zarardır. 6098 sayılı TBK'nın 122. maddesi uyarınca alacaklının temerrüt faizini aşan bir zarara uğraması gerekmektedir. Bu durumda borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/01/2023 NUMARASI : 2021/254 Esas - 2023/4 Karar DAVA KONUSU : Kamulaştırma Bedelinin Geç Ödenmesinden KARAR : Yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün istinaf incelemesi talep edilmiş olmakla, dairemizce dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının, davalı kurumun davaya konu taşınmazı kamulaştırmak istemesi üzerine takdir komisyonunun yapmış olduğu tespitler sonucu düzenlenen ve komisyonca teklif edilen toplam 30.308.250,00- TL bedeli kabul ettiğini ve bedelin kendisine peşin ödeneceğini düşünerek de taşınmazın tapusunu davalı kuruma devrettiğini, fakat Kamulaştırma Kanunu'nun 8.maddesine göre idarece anlaşma tutanağının tanzim tarihinden itibaren en geç 45 gün içinde tutanakta belirtilen bedel hazır edilerek ödenmesi gerektiği halde davacıya yaklaşık 4 ay sonra ödeme yapıldığını, davacıya sözlü olarak peşin ödeme sözü verildiği halde bu şekilde mağdur edildiğini, davacının artık...