ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 04/01/2022 NUMARASI : 2021/315 ESAS, 2022/17 KARAR DAVA KONUSU : Acele El Koyma KARAR : Taraflar arasında görülen yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilama ilişkin olarak istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla incelendi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 30/04/2014 gününde verilen dilekçe ile haksız el koyma nedeniyle tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 24/06/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Davacının davalı ...'na yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dava, haksız el koyma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Diğer taraftan aracın el koyma tarihindeki bedeli belirlendikten sonra el koyma tarihinden satış bedelinin ödendiği tarihe kadar faiz işletilmediği halde satış bedeli için ödenenin faizi ile birlikte mahsubu hatalı olduğu gibi el koyma tarihindeki bedeli üzerinden satış tarihine kadar olan amortisman giderlerinin düşülmemesi de hatalı olup aracın mahkemece belirlenen el koyma tarihindeki değerinden satış tarihine kadar olan amortisman değeri düşüldükten sonra kalan miktardan idare tarafından ödenen toplam asıl miktar (idare mahkemesince verilen karar öncesi ve varsa sonrası ödenen toplam miktarın faizsiz kısmı) düşülmek suretiyle bakiye alacağın hüküm altına alınması gerekir....
Bu sebeple anılan kanun maddeleri gereğince otobüsün müsadere edilmesi mümkün bulunmamakla, otobüsün karar kesinleştiğinde iade edileceğinin belirtildiği, Aracın kasko değeri kadar teminat karşılığında ve trafik kaydına şerh konularak davacıya teslimine karar verildiği ancak davacı tarafından teminatın yatırılmadığı, 16.06.2011 tarihli kararın 30.06.2011 tarihinde kesinleşmesi üzerine ise otobüsün 2011 yılı Temmuz ayında davacıya teslim edildiği, bu itibarla dava konusu el koymanın haksız bir el koyma olarak değerlendirilemeyeceği, davacının el koyma işlemi nedeniyle uğradığını iddia ettiği maddi ve manevi kaybını davalıdan talep edemeyeceği, bunun yerine davacının aracını kendisinden habersiz şekilde suçta kullanan kişilerden talep edebileceği anlaşıldığından, dava konusu el koyma işlemine karşı tazminat talebinin CMK’nın 141. maddesindeki şartların oluşmaması gerekçesiyle reddine karar verildiği, Dairemizce 16.05.2014 tarih 2014/1644 esas, 2014/11999 karar sayılı ilamı ile onandığı...
İnşaat A.Ş.nin hisse senetlerine sahip olarak en büyük hissedarı konumunda olduğunu, şirketin davalı ... hiçbir borcu bulunmamasına rağmen yönetimine yasal olmayan bir şekilde el konulup yönetim kadrosunun değiştirildiğini, dava dışı ... Bankasının davalı ...'ye borlçu olduğu gerekçesiyle şirkete 7,5 Katrilyonluk ödeme emri gönderildiğini ve yeni oluşturulan yönetimin bu borca itiraz etmeyerek şirketin mal varlığının azalmasına neden olduğunu iddia ederek davalı ...nin ...'ye borçlu olmadığının tespitine, şirkete el koyma işleminin Anayasaya aykırı olduğunun tespitine, ...'nın şirkete el koyma yetkisi bulunmadığından ... A.Ş.ye kayyum tayinine, yeni atanan yönetimin şirketi zarara uğrattığı için fazlaya dair haklar saklı kalarak 1.000.000.000.-TL.nın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
gözüktüğünü ancak aracın devrini resmi şekilde almadıklarını beyan ettikleri, davacının ruhsat sahibi olsa bile aktif dava husumetinin bulunmadığı belirlenmişse de, aynı dosya kapsamında hakkında beraatine hükmedilen sanık...’ın haksız tutuklamaya dayalı olarak tazminat davası açtığı ve Doğubayazıt Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/103 Esas – 2012/224 Karar sayılı dosyasında lehine tazminata hükmedildiği, ancak aracın fiili sahibi olduğu anlaşılan ... tarafından el koyma nedeniyle tazminat davası açılmadığı anlaşılmakla; Davacının aracını davacıdan habersiz şekilde suçta kullanan sanık...’ın Hırsızlık ve Kamu malına zarar verme suçları nedeniyle hakkında yürütülen soruşturma sonunda beraatine hükmedildiği, el koymaya konu olan aracın da iadesine karar verildiği, bu nedenle davacının el koyma işlemi nedeniyle uğradığını iddia ettiği maddi kaybını davalıdan talep edemeyeceği, bunun yerine davacının aracını kendisinden habersiz şekilde suçta kullanan kişiden Borçlar Kanunundaki sorumluluk...
Mahkemece bozma ilamına uyularak tüm dosya kapsamına göre, dava konusu faydalı modele ilişkin incelemesiz sistemin kötü niyetli başvuruların ve tescillerin önünü açmakta olduğu, davalı tarafın faydalı model belgesine dayalı olarak yaptığı şikayet üzerine müteadit el koyma ve yedieminlik işlemleri yapıldığı, davalının dayandığı faydalı model belgesinin hükümsüzlüğü için davacı tarafından ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılmasından sonra da davalının eylemlerini sürdürdüğü, davalının haksız elde ettiğini bildiği faydalı modele dayanarak Cumhuriyet Savcılığına 23/05/2005 tarihinde şikayette bulunduğu, aleyhinde cezai işlemler yaptırması, arama ve el koyma ile önce 272.000 ve sonra da 1.040.800 adet ürüne el koydurması nedeniyle davacının zarara uğradığı, davalının şikayet dilekçesi ve toplatma taleplerine dayanak yaptığı faydalı modelin ... 3....
Asliye Ceza Mahkemesinin 2004/1375 Esas – 2010/160 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacılara ait tanker ve çekiciye hırsızlık suçundan 02.08.2010 tarihinde el konulduğu, yapılan yargılama sonunda beraatlerine hükmedildiği, beraat hükmünün 14.04.2010 tarihinde kesinleştiği, tel koyma tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanuna tabi olduğu anlaşılmakla; Davacının 39.500 TL maddi, 10.500 TL manevi tazminatın el koyma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi talebine ilişkin söz konusu davada, yerel mahkemece, el koyma işleminin 01 Haziran 2005 tarihinden önce gerçekleşmiş olması nedeniyle davanın 466 sayılı Kanuna tabi olduğu ve 466 sayılı Kanunda el koymadan kaynaklı tazminat sebebinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi üzerine davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesi sonucunda istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinde; Yapılan yargılamaya, toplanıp...
kısmı bakımından davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Davacı tarafça dava dilekçesinde hükmedilen tazminat miktarlarına herhangi bir tarih işaret edilmeksizin yasal faize hükmedilmesi talep edilmiş olmasına rağmen, hükmedilen maddi tazminata dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faize hükmedilmesi gerekirken el koyma tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi; Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5271 sayılı CMK'nın 303/1. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapmayı gerektirmeyen bu hususun aynı madde uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün 1 numaralı bendinde yer alan "haksız el koyma tarihi olan 18/05/2010" ibaresinin çıkarılarak yerine "dava tarihi olan 15.09.2015" ibaresinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve Kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK, ......
Ancak; -2- Her ne kadar dava Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca açılmış ise de; mahkemece geniş çaplı araştırma yapılarak, alınan bilirkişi raporları doğrultusunda karar verildiği gözetilerek, davanın 4650 sayılı Kanun ile değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayalı olarak açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası olarak nitelendirilmesi gerektiğinden; 1-Taşınmazın kamulaştırılan bölümündeki davalı payının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, acele el koyma kararı verilmesi, 2-Bedelin kamulaştırma yer bedeli olarak tespiti yerine, acele el koyma bedeli olarak gösterilmiş olması, 3-2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine 6459 sayılı Yasanın 6. maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, dava dört ay içinde sonuçlandırılamadığından, Anayasa Mahkemesinin 19.12.2013 tarih ve 2013/817 başvuru numaralı 1....