(2) Davalı Tarafın Savunmalarının Özeti: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın görevsiz mahkemede ikame olduğunu, huzurdaki davanın mahiyeti itibari ile belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 97.maddesinde düzenlenen sigortacıya başvuru şartı yerine getirilmeden dava yoluna başvurulduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının taleplerinin genel şartlar uyarınca teminat dışı olduğunu, başvuru sahibini munzam zarara dair taleplerinin reddi gerektiğini, davacı tarafın munzam zararının somut bir şekilde ispat edemediğini, davacı tarafın munzam zarara uğradığını somut veriler ile ispat edememekte munzam zarar talebine dayanak olarak yüksek enflasyonu gösterdiğini, Yargıtay'ın istikrarlı kararlarının munzam zararın objektif değil sübjektif bir zarar olduğu ve enflasyon, kur artışı vb....
Davalı, uyuşmazlığın vekalet ilişkisinden kaynaklandığını, ilk açılan davanın ek dava yönünden zamanaşımını kesmediğini, 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, ek davanın munzam zarar isteğini de kapsaması nedeniyle davacının işlemiş faiz ve munzam zarar talep edemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir....
Bunun yanında temerrüt faizi, sözleşmeden doğan para borçlarının yanı sıra, sözleşme dışı hukukî ilişkiden kaynaklanan para borçlarında da uygulama alanı bulur -------Munzam zarara ilişkin düzenleme TBK’nın 122. Maddesinde yapılmış olup, anılan madde “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Munzam zarar talep edebilmek için ilk koşul bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır....
Bu noktada, davada asıl alacağın yanında munzam zararın da talep edilmiş olması nedeniyle bir başka hukuki sorun daha ortaya çıkmaktadır. Zira yukarıda açıklanan şekilde yapılacak inceleme neticesinde, asıl alacağın zamanaşımına uğradığı sonucuna varılacak olursa, bu kez de asıl alacağın böylece eksik borç haline gelmesi durumunda, bundan munzam zarar talebinin nasıl etkileneceğinin, diğer bir deyişle munzam zarar tazminatının da eksik borç haline gelip gelmeyeceğinin ayrıca değerlendirilmesi gerekir....
Deliller: Dosya içeriği, Sigorta Tahkim Komisyonu dosyası, Somut olayda davacı taraf, enflasyonun olumsuz etkisi sonucu paranın satın alma gücündeki düşüş nedeniyle munzam zararı oluştuğunu, tahsil edilen yasal faizin alacaklının zararını karşılar nitelikte olmadığını belirterek zararın hesaplanmasını ileri sürmüş ise de, Munzam zarar iddiasına konu alacak iddiasının trafik kazası sonucu davacı aracında meydana gelen değer kaybı zarar iddiası olduğu, kazadan kusurlu olduğu iddia edilen karşı aracın trafik sigortacısı olması hasebiyle davalının sorumlu tutulduğu, değer kaybı zarar tutarının ne kadar olduğu hususunun doğal olarak taraflar arasında ihtilaflı olduğu nitekim davacı STK nezdinde talepte bulunurken bile gerçek zarar tutarını ön göremediğinden belirsiz alacak davası olarak talepte bulunduğu, zarar tutarının bilirkişi tarafından rapor tarihindeki güncel kriterlere göre belirlendiği, kaza, başvuru, rapor, karar, icra ve tahsil tarihleri dikkate alındığında makul yargılama...
Deliller: Dosya içeriği, Sigorta Tahkim Komisyonu dosyası, Somut olayda davacı taraf, enflasyonun olumsuz etkisi sonucu paranın satın alma gücündeki düşüş nedeniyle munzam zararı oluştuğunu, tahsil edilen yasal faizin alacaklının zararını karşılar nitelikte olmadığını belirterek zararın hesaplanmasını ileri sürmüş ise de, Munzam zarar iddiasına konu alacak iddiasının trafik kazası sonucu davacı aracında meydana gelen değer kaybı zarar iddiası olduğu, kazadan kusurlu olduğu iddia edilen karşı aracın trafik sigortacısı olması hasebiyle davalının sorumlu tutulduğu, değer kaybı zarar tutarının ne kadar olduğu hususunun doğal olarak taraflar arasında ihtilaflı olduğu nitekim davacı STK nezdinde talepte bulunurken bile gerçek zarar tutarını ön göremediğinden belirsiz alacak davası olarak talepte bulunduğu, zarar tutarının bilirkişi tarafından rapor tarihindeki güncel kriterlere göre belirlendiği, kaza, başvuru, rapor, karar, icra ve tahsil tarihleri dikkate alındığında makul yargılama...
Deliller: Dosya içeriği, Sigorta Tahkim Komisyonu dosyası, Somut olayda davacı taraf, enflasyonun olumsuz etkisi sonucu paranın satın alma gücündeki düşüş nedeniyle munzam zararı oluştuğunu, tahsil edilen yasal faizin alacaklının zararını karşılar nitelikte olmadığını belirterek zararın hesaplanmasını ileri sürmüş ise de, Munzam zarar iddiasına konu alacak iddiasının trafik kazası sonucu davacı aracında meydana gelen değer kaybı zarar iddiası olduğu, kazadan kusurlu olduğu iddia edilen karşı aracın trafik sigortacısı olması hasebiyle davalının sorumlu tutulduğu, değer kaybı zarar tutarının ne kadar olduğu hususunun doğal olarak taraflar arasında ihtilaflı olduğu nitekim davacı STK nezdinde talepte bulunurken bile gerçek zarar tutarını ön göremediğinden belirsiz alacak davası olarak talepte bulunduğu, zarar tutarının bilirkişi tarafından rapor tarihindeki güncel kriterlere göre belirlendiği, kaza, başvuru, rapor, karar, icra ve tahsil tarihleri dikkate alındığında makul yargılama...
Deliller: Dosya içeriği, Sigorta Tahkim Komisyonu dosyası, Somut olayda davacı taraf, enflasyonun olumsuz etkisi sonucu paranın satın alma gücündeki düşüş nedeniyle munzam zararı oluştuğunu, tahsil edilen yasal faizin alacaklının zararını karşılar nitelikte olmadığını belirterek zararın hesaplanmasını ileri sürmüş ise de, Munzam zarar iddiasına konu alacak iddiasının trafik kazası sonucu davacı aracında meydana gelen değer kaybı zarar iddiası olduğu, kazadan kusurlu olduğu iddia edilen karşı aracın trafik sigortacısı olması hasebiyle davalının sorumlu tutulduğu, değer kaybı zarar tutarının ne kadar olduğu hususunun doğal olarak taraflar arasında ihtilaflı olduğu nitekim davacı STK nezdinde talepte bulunurken bile gerçek zarar tutarını ön göremediğinden belirsiz alacak davası olarak talepte bulunduğu, zarar tutarının bilirkişi tarafından rapor tarihindeki güncel kriterlere göre belirlendiği, kaza, başvuru, rapor, karar, icra ve tahsil tarihleri dikkate alındığında makul yargılama...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki “munzam zarar alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin 13.03.2014 tarihli ve 2014/32 E. 2014/99 K. sayılı direnme kararının davalı idare vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunun 09.12.2021 tarihli ve 2017/(18)5-2800 E. 2021/1629 K. sayılı ilamı ile karar bozulmuş, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece karar verilmiş ve dosya tekrar Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir. Karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda gereği görüşüldü: İstem, kamulaştırma bedelinin geç ödenmesinden dolayı munzam zararın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen direnme kararı, Hukuk Genel Kurulunun yukarıda esas ve karar numarası belirtilen kararı ile bozulmuş; mahkemece yeni bir karar verilmiştir....
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Munzam zarar talep edebilmek için ilk koşul bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. İkinci koşul; borçlunun temerrüdü nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanamayan alacaklı zararının mevcudiyetidir. üçüncü koşul; borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olmasıdır....