Davacı icrada ve haricen paranın peyderpey ödenmesi ve yüksek enflasyon ve banka faizleri nedeniyle zarara uğradığını iddia ederek, gabin nedeniyle iptal edilen sulh sözleşmesinden kaynaklanan menfi zararının tazmini için iş bu davayı açmış ise de, davanın kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedelinin geç ödenmesinden kaynaklanan munzam zarar istemine ilişkin olduğu tüm dosya kapsamı ile sabittir. Kanun koyucu para borcunun geç ödenmesi halinde bir zararın mevcut olduğunu kural olarak benimsemiştir. Diğer bir deyişle temerrüt faizi miktarınca alacaklının zarara uğradığı yasal bir karine olarak kabul edilmiştir. Bunun dışında davacının herhangi karineden istifade etme olanağı yasal olarak mevcut değildir....
Asliye Hukuk Mahkemesi SAYISI : 2022/134 Esas, 2023/88 Karar Taraflar arasındaki kamulaştırma bedelinin geç ödenmesinden kaynaklanan faiz istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince 13.06.2023 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir....
Esas sayılı dosyasına konu alacağın, davalının icra takibine yapmış olduğu haksız itirazı nedeniyle ancak 18/11/2021 tarihinde tahsil edilebildiğini, işbu davanın icra dosyasına konu alacağın geç tahsili nedeniyle faiz ve karşılanamayan zararın tahsili amacıyla başlatılan kısmi alacak davası olduğunu, her ne kadar icra dosyasına konu alacak kira sözleşmesinden kaynaklansa da davaya konu uyuşmazlığın alacağın geç ödenmesinden kaynaklanan munzam zarar alacağı olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL'nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği, Mahkemece, uyuşmazlığın kira bedellerinin geç ödenmesinde oluşan temerrüt nedeniyle uğranılan munzam zarara ilişkin olduğu gerekçesiyle Sulh Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verildiği, HMK 4/a maddesi gereğince "kiralanan taşınmazların İcra İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrı konulmak üzere kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak...
İlk derece mahkemesi karar gerekçesine göre; her ne kadar uzlaşma sağlanan kamulaştırma bedelinin yargılama sırasında davacıya ödenmişse de dava konusu taşınmazla ilgili dava tarihinden önce uzlaşma sağlanıp tapudan uzlaşma konusunda kamulaştırma uyarınca tescil işlemi yapıldığı halde davanın açılması karşısında davanın açılmasına davacının sebep olduğu kanaatiyle idare lehine vekalet ücretine hükmedildiği anlaşılmıştır....
Ancak; 1)Dava konusu taşınmaz için tespit edilen kamulaştırma bedelinin hükümde açıkça gösterilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, 2)2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine 6459 sayılı Yasanın 6. maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, dava dört ay içerisinde sonuçlandırılamadığından, Anayasa Mahkemesi’nin 19.12.2013 tarih ve 2013/817 başvuru numaralı 1. bölüm kararı da göz önüne alınarak, kamulaştırma bedeline 10.03.2007 tarihinden itibaren geçen süre için yasal faiz yürütülmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Doğru değilse de, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının; Bedele ilişkin 1. bendinin hükümden çıkartılmasına, yerine (Davanın kabulü ile kamulaştırma bedelinin 108.649,08-TL olarak tesbitine, fark bedel olan 8.884,76-TL davacı idare tarafından bankaya bloke edilmiş olduğundan davalı N.....
Dosyadaki bilgi ve belgeler incelendiğinde; dava konusu taşınmazın 28770,35 m2'lik bölümünün 03.12.1997 günlü kamulaştırma kararı gereğince kamulaştırıldığı, kamulaştırma işleminin paydaşlara 18.11.1999 tarihinde tebliğ edildiği, takdir edilen kamulaştırma bedelinin 09.11.1999'da ödenmesinden sonra 29.09.2000 günlü kararla taşınmazın (6.462+8.430,49=14.892,49) m2'lik kesiminin kamulaştırılmasından vazgeçildiği, bu bölüme rastlayan kamulaştırma bedelinin iadesi için mal sahiplerine çıkarılan tebligatın ise Tebligat Kanununun 21. maddesi uyarınca tebliğ edildiği anlaşılmaktadır....
. - K A R A R - Dava, çek bedelinin geç ödenmesinden kaynaklanan faiz alacağının tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Davalı vekili, çekin zamanaşımına uğradığını, bedeli ödenen çeki davalının haksız ve kötüniyetli olarak elinde bulundurduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece çek hamili olan davacının ödenmeyen çek bedelinin tahsili için 6 ay içinde icra takibi yapmadığı gibi TTK.’nun 644. maddesi gereğince 1 yıl içinde sebepsiz zenginleşme davasının da açılmadığı davacının çek bedelini davalıdan haricen 12.05.2006 tarihinde tahsil ettiği ve bu sırada faiz alacağına ilişkin ihtirazi kayıt ileri sürmediği B.K.’nun 113. maddesi gereğince fer’i nitelikteki faizin asıl borçla birlikte ortadan kalkacağı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Mahkemece kıdem tazminatının geç ödenmesinden dolayı davacının talep ettiği faiz alacağına ayrıca en yüksek mevduat faizi uygulanmasına karar verilmesi hatalıdır. SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, 20.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Maddesinde belirtilen temyiz süresi de geçmiş bulunması nedeniyle, davacının temyiz isteminin reddine, 2-Dava,yaşlılık aylıklarının geç ödenmesinden dolayı fark aylıkların ödendiği, ancak geç ödenmesinden doğan faiz alacağının ödetilmesi istemine ilişkin olup, davacının fark aylıkları çekmesi sırasında ihtirazi kaydının bulunup bulunmadığının araştırılmasına yönelik olan Dairemizin bozma kararı üzerine yapılan yargılama sırasında, kurumun önce 17.06.2005 tarihli yazısı ile fark aylıkların yanlış hesaplandığının bildirildiği, daha sonra 27.03.2006 tarihli yazısı ile önceki bildirilen rakamında fazla hesaplandığı belirtilerek sigortalı davacı adına borç kaydedilmiş ve davacının aylıklarından ¼ oranında kesinti yapılarak tahsile başlanmış olduğu tespit edilmiştir.İş bu dava, faize ilişkin olup, mahkemenin öncelikle, asıl alacak miktarının da ihtilaflı olduğu anlaşıldığından, bu konuda uzman bilirkişilerden alınacak rapor ile asıl alacak miktarını belirlemeli, daha sonra, dava konusu...
HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Dosyanın incelenmesinden; davacının … Belediyesinin mülkiyetinde bulunan taşınmazda adına düzenlenen tapu tahsis belgesinin tapuya dönüştürülmesi istemiyle yaptığı başvurunun ve imar af başvuru dosyasının belediye encümenince incelenerek; yeminli özel teknik büro tarafından düzenlenen değerlendirme raporu ve ödeme makbuzundan 200.000 TL olarak belirlenen arsa bedelinin davacı tarafından 17.000 TL'sinin ödendiğinin tespit edildiği, taşınmazın bu kısma karşılık gelen miktarı dışında kalan kısmı için Kıymet Takdir Komisyonunca m²'si 800,00-TL den toplam 375.920,00-TL hesaplanan bedelin ödenmesinden sonra tapuya dönüştürme isteminin karşılanacağı yönünde belediye encümeni kararının alındığı, davacı tarafından arsa bedelinin yüksek belirlendiği, düşürülmesi gerektiğinden bahisle dava konusu encümen kararının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı, söz konusu değerlendirme raporunda arsa bedelinin belirlendiği, ilk takside karşılık gelen 17.000 TL nin ödendiği (28.07.1987...