Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacının, davalıdan 10.2.2003 tarihinde bir adet müzik seti, bir adet halı yıkama , bir adet telsiz telefon satın aldığı ve aralarında taksitle satım sözleşmesi düzenlendiği, ilk taksidin 20.5.2003 tarihinde başlayıp birer ... arayla 2004 yılının 3. ayına kadar ödenmek üzere taksitlendirmeler yapıldığı , davacının ödemelerini aksatması üzerine davalının önce 31.3.2004 tarihinde taksitle satış sözleşmesine dayanarak icra takibinde bulunduğu, bu takibe itiraz edilmesi üzerine davalının bu defa 11.icra müdürlüğünün 17.11.2004 tarih 9644 sayılı dosyası ile yine aynı alacak için eldeki senet ile icra takibinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında taksitle satış sözleşmesi yapıldığı satış sözleşmesinde taksitler belirlendikten sonra ayrıca birde dava konusu icra takibine onu olan kambiyo senedine bağlı 17.9.2003 tanzim, 20.10.2003 vade tarihli toplam borç üzerinden kambiyo senedi düzenlendiği ihtilafsızdır....

    İİK'nun 170/a-son maddesi gereğince, borcun kısmen veya tamamen kabul edilmesi halinde, dayanak belgenin kambiyo senedi vasfını taşımadığı gerekçe gösterilerek takip iptal edilemez. Borçlu, şikayet dilekçesinde senet bedelini tam ve eksiksiz olarak ödediği halde senedin iade edilmediğini, borcunun olmadığını belirtmek suretiyle borcun varlığını kabul etmiştir. Takip dayanağı senet, her ne kadar tanzim yeri olmamasından dolayı bono niteliğinde değil ise de, borç kabul edildiğinden kambiyo vasfı bulunmadığına dayalı olarak takibin iptaline karar verilemez. O halde mahkemece, borçlunun ödemeye ilişkin itirazlarının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, İİK'nun 170/a-son maddesi gözardı edilerek yazılı şekilde takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

      Somut olayda, borçlunun, borcun ödendiği yönündeki beyanı dikkate alındığında, İİK'nun 170/a-son maddesi uyarınca borç kabul edilmiş olup, aynı maddenin ikinci fıkrası gereğince, takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı gerekçesiyle takibin iptaline karar verilemez. O halde mahkemece, borçlunun diğer itirazlarının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/07/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        İcra takibi her ne kadar davacımız--- birlikte dava dışı--- tarafından yapılmışsa da, itirazın iptali davası çeki elinde tutan ----- tarafından tek başına açılması mümkün olup, davacımızın GENEL HACİZ YOLUYLA icra takibinde bulunduktan sonra tek başına bu davayı açabileceği kabul edilmiş; davanın esasına girilmiş; kambiyo özelliğini yitirse dahi takibin dayandığı belgenin nitelendirilmesi görevini belirlemeyeceğinden mahkememiz görevli kabul edilmiş; takibin ve davanın keşideci ve aval verene karşı yöneltilmiş olduğundan davalının husumet itirazı yerinde görülmemiş; davalı şirketin keşideci olarak --- da -- veren olarak belge üzerindeki miktar olan --- sorumlu olduğu kabul edilerek bu miktar yönünden itiraz haksız bulunmuş; adi yazılı senetten kaynaklı alacaklar da likit olduğundan ------ üzerinden %20 inkar tazminatına hükmedilmiş; Takipteki işlemiş faiz kalemi yönünden itirazın iptali davası haklı bulunmamış, zira, adi senette her ne kadar düzenleme tarihi mevcut ise de; artık bankaya...

          Hukuk Dairesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile ilamsız icra takibinde, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, yetki itirazı, imzaya itiraz ve dayanak senedin kambiyo vasfına haiz olmadığından bahisle takibin iptali talebinde bulunduğu, ilk derece mahkemesince, imzaya itirazın kabulü ile takibin davacı yönünden durmasına karar verildiği, borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, şikayetin kabulü ile tanzim yeri olmayan bononun kambiyo vasfına haiz olmadığı gerekçesiyle...

            alacaklının tercih hakkını kambiyo senetlerine özgü takip yolundan yana kullanmış olması sebebiyle 2019/122598 Esas sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan sonraki takibin iptali gerektiğini, ilk yapılan icra takibinden açıkça feragat edilmedikçe yeni bir takip yapılamayacağının İİK'nun emredici bir hükmü olduğunu, yapılan ilk icra takibinde alacaklı tarafından, açıkça feragat beyanında bulunulmaması, buna rağmen ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yeniden takip yapılması ve usulsüz ödeme emri düzenlenmesinin hukuka aykırı olduğunu, sonraki icra takibi mükerrer olduğundan memur işlemini şikayet ettiklerini, ayrıca ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

            Davalı Alacaklı Vekili İstinaf Başvuru Dilekçesinde ; yerel mahkeme kararının dosyada şikayetçi olmayan ve aynı zamanda kambiyo takibinde borçlu olarak yer almayan 3. şahıs hakkında takibin iptali sonucunu doğurduğu, alacaklının kambiyo senetlerine mahsus takip ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip arasında mecburi bir seçimlik hakkı bulunduğu gerekçesinin hukuki dayanağının bulunmadığı, açılmış olan takip dosyaları incelendiğinde ipotekli takip ve kambiyo takibinin taraflarının birebir aynı olmadığı, davacı tarafların her iki takipteki sıfatlarının farklı olup, davacıların hepsinin kredi borcunun asıl borçlusu olmadığı, davacıların ipotekli takipte ipotek borçlusu 3. Kişi sıfatıyla yer almakta iken, kambiyo takibinde ise aval veren sıfatıyla yer aldığı, davacılar her iki takipte aynı sebeple ve aynı sıfatla takip edilmeyeceği ileri sürülmüştür. C....

              Mahkemece genel haciz yoluyla ilamsız takip ile kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takibin mükerrer olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı alacaklı her iki takipte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla talepte bulunmuştur. Mevcut borç için kambiyo senedi verilmesi borcun yenilenmesi anlamına gelmediğinden alacaklı hem temel ilişkiye hem de kambiyo senedine dayanarak alacağın tahsilini isteyebilir. İtirazın iptali davasına konu takip faktoring sözleşmesine dayandığına göre davacının bu sözleşmeden dolayı alacaklı olduğu miktar saptanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi isabetsizdir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 07.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                DAVA Borçlu vekili şikayet dilekçesinde; hakkında bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla ilamsız icra takibinde, alacaklı tarafından takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde takibin devamını sağlayıcı nitelikte taleplerde bulunulmadığından takibin zaman aşımına uğradığını ileri sürerek icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; takibi ilerletici taleplerde bulunduklarını, takibe ilişkin olarak borçlu ile 3. kişiler arasındaki tasarrufların iptali için açtıkları dava ile de zaman aşımı süresinin kesildiğini ve dava süresince zaman aşımı süresinin işlemediğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. III....

                  Takibe konu belgede alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip olmaması, İİK'nun 170/a maddesi hükmü gereğince takibin iptali sebebi ise de, aynı maddenin son fıkrası uyarınca; her ne suretle olursa olsun borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise, icra mahkemesi yukarıda belirtilen sebebe dayanarak İİK'nun 170/a maddesi gereğince takibin iptaline karar veremez. Somut olayda, borçlu, itiraz dilekçesinde alacaklıya elden ödeme yaparak borçlarını kapattığını belirtmek suretiyle borcun varlığını kabul etmiştir. Bu durumda borç kabul edildiğinden, dayanak bonoların kambiyo vasfı bulunmadığından bahisle takibin iptaline karar verilemez....

                    UYAP Entegrasyonu