Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği sebebiyle tescili istemine ilişkindir. Mahkemece özetle; davacı lehine zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazın ne sebeple tescil harici bırakıldığı Kadastro Müdürlüğü’nden sorulmamış, komşu parsellere ait kadastro tutanakları ve tapu kayıtları getirtilmemiş, taşınmazın imar durumu araştırılmamış, davacı tanık listesinde yer alan ve mahalli bilirkişi olarak dinlenen Ahmet ..’ın yetersiz ve kendi içinde çelişkili beyanlarına itibar edilerek hüküm kurulmuştur. Ayrıca dava konusu edilen taşınmaza ait kroki dava dilekçesine eklendiği halde, fen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın, bu kroki esas alınarak belirlenmediği anlaşılmaktadır....

    Kısaca belirtmek gerekirse, kadastro harici bırakılan yer üzerinden geçit kurulamaz. Kaldı ki geçit davalarındaki amaç, yol ihtiyacı içinde bulunan bir taşınmazın, kesintisiz olarak genel yola ulaşımını sağlamaktır. Kadastro harici bırakılan yer, tapuya tescil edilmiş bir yer olmadığından bu şekilde kurulan geçitle kesintisizlik ilkesi de ihlal edilmiş olur. Bu durumda mahkemece, geçit davalarında uygulanan kesintisizlik ilkesi de göz önüne alınarak bilirkişiden ek rapor alınması; gerekirse mahallinde uzman bilirkişiler marifetiyle yeniden keşif yapılmak suretiyle davacıya ait taşınmazdan genel yola kadar kesintisiz bağlantı sağlanacak şekilde alternatifler belirlenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, kesintisizlik ilkesine aykırı şekilde kadastro harici bırakılan yer üzerinden geçit hakkı kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir....

      HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Dava, ihdasen Hazine adına oluşan tapu kaydının iptali ile tescili istemine ilişkindir. Davacı ..., ... İlçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve 1961 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılan daha sonra 2007 yılında idari yoldan Hazine adına tapuya tescil edilen ... parsel sayılı 3.264,85 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın 2015 yılında yapılan 22-a çalışmaları kapsamında ... ada ... parsel numarasını aldığını, bu taşınmazın babasına ait iken kendisinin satın aldığını ve eklemeli olarak 35 - 40 yılı aşkın süredir zilyet olduklarını ileri sürerek kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Davalı Hazine davanın reddini savunmuştur....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TESCİL Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı ..., adına tespit ve tescil edilen ... Köyü çalışma alanında kalan 233 ada 1 parsel sayılı 743,70 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın tespitine esas alınan tapu kaydı kapsamında kalıp kendi kullanımında olduğu halde, kadastro sırasında paftasında yol olarak gösterilerek tescil harici bırakılan taşınmaz bölümünün adına tescili istemi ile ... ile ... aleyhine dava açmıştır. Yargılama sırasında Karayolları Genel Müdürlüğü verilecek kararın kurumlarını ilgilendireceğini öne sürerek davaya katılmıştır....

          Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapulama harici bırakılan yerde imar-ihyaya dayalı olarak Medenî Kanununn 713/1. maddesi hükmüne göre açılan tescil ve imar uygulaması nedeniyle ... adına olşturulan tapu kaydının iptali ve tescili istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 19.04.1999 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. ... İlçe, ... Kasabası, ... Köyünde genel arazi kadastrosu 1960 yılında yapılmış ve sonuçları 17.09.1961 tarihinde kesinleşmiştir. Bu çalışmalarda dava konusu yer (TH) tapulama harici alan olarak bırakılmıştır....

            Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava kadastro tespitine itiraz ve tespit harici orman olarak bırakılan yerin adına tescili istemine ilişkindir.. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1744 sayılı yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasaya göre orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması yapılmış ve 21.08.1978 tarihinde ilan edilmiş,ekip çalışmalarına yapılan itirazlar komisyonca incelenip karara bağlanmadan 6831 sayılı yasada değişiklik yapıldığı, daha sonra 3302 sayılı yasaya göre aplikasyon ve 2/B uygulaması yapılmış,16.04.1992 tarihinde ilan edilerek kesinleşmiştir. Dava, hasımsız açıldığından yargılama sırasında mahkemenin kendiliğinden Hazine ve Orman Yönetimini davaya dahil etmesi bu yönetimlere taraf sıfatı vermeyeceği gibi, açılan bu davaya Hazine ve Orman Yönetimince usulen müdahale edildiğine ilişkin kayıt ve belge de bulunmadığından Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz dilekçelerinin REDDİNE 10/12/2007 gününde oybirliği ile karar verildi....

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TESCİL Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen 25.06.2019 gün ve saatte temyiz eden taraftan gelen olmadı. Aleyhine temyiz istenilen Hazine vekili Avukat... geldi. Gelenin yüzüne karşı duruşmaya başlandı. Sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacılar ... ve ..., Asmalık Mahallesi çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümü hakkında irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir....

                tarafından dava dışı ... aleyhine eldeki davanın konusunu teşkil eden tescil harici taşınmazın tespit sırasında aldığı 90 parsel numarası gösterilmek suretiyle, tapu iptali ve tescil istemiyle açıldığı, ne var ki tapu iptali ve tescile konu edilen ve eldeki davanın da konusunu teşkil eden çekişmeli taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığı, taşınmazın komisyon kararıyla tescil harici bırakılmadan evvel yapılan tespit sırasında parsel numarası almış olması nedeniyle mahkemece taşınmazın tapulu bir yer olduğu hususunda yanılgıya düşüldüğü, oysa ki tescil harici bırakılan taşınmazlar tapuda kayıtlı olmadıklarından iptal edilecek sicillerinin de bulunmadığı anlaşılmaktadır....

                  Mahkemece tescili istenen taşınmaz hakkında 3402 sayılı Kadastro Kanunu uyarınca idarece kadastrosunun yapılacağı, idarece bu yönde bir çalışma olmadan doğrudan dava açılmasının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Öncelikle belirtmek gerekir ki; Kadastro Mahkemelerinin görevli olduğu davalar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 26. maddesinde sayılmış olup, hakkında tutanak tanzim edilmeyen taşınmazlarla ilgili davalarda Kadastro Mahkemesi görevli bulunmamaktadır. Somut olayda da tescili istenen taşınmazın mahkeme kararıyla tespit harici bırakılmış olup, tespit harici bırakılan taşınmazlara yönelik açılan davada Kadastro Mahkemesi görevli değildir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, 6100 sayılı HMK m.114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır....

                    Öncelikle belirtmek gerekir ki; Kadastro Mahkemelerinin görevli olduğu davalar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 26. maddesinde sayılmış olup, hakkında tutanak tanzim edilmeyen taşınmazlarla ilgili davalarda Kadastro Mahkemesi görevli bulunmamaktadır. Somut olayda da tescili istenen taşınmazın mahkeme kararıyla tespit harici bırakılmış olup, tespit harici bırakılan taşınmazlara yönelik açılan davada Kadastro Mahkemesi görevli değildir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, 6100 sayılı HMK m.114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Hal böyle olunca; mahkemece, 6100 sayılı HMK m.114/1-c ve 115/2 uyarınca görev yönünden davanın usulden reddine, talep halinde dosyanın yetkili ve görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, usul hükümlerinin takdirinde yanılgıya düşerek yazılı şekile hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 09.04.2015 gününde oybirilği ile karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu