Kadastro müdürü, bu listedeki taşınmaz malların tesbiti yapıldıktan sonra, bunlarla ilgili tutanakları bir hafta içinde kadastro mahkemesine gönderir ve durumdan listenin alındığı mahalli mahkemeyi haberdar eder.” 3402 sayılı Kanunun 27. maddesinde; “Mahalli hukuk mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili henüz kesinleşmemiş bulunan taşınmaz mala ilişkin davalar hakkında, o taşınmaz mal için kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte bu mahkemelerin görevi sona erer ve davalara ait dosyalar mahkemesine re’sen devrolunur. Aynı Kanunun 26/C maddesinde ise, kadastro mahkemesi, “Mahalli Hukuk Mahkemelerinden 27. madde uyarınca kadastro mahkemesine devredilen dava ve dosyaları da inceleyip karara bağlar.” hükümlerine yer verilmiştir. Görev; kamu düzeni ile ilgili olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurulması gerekir....
Dosya kapsamından, davacı tarafından davalılar aleyhine el atmanın önlenmesi ve kal davası açıldığı, dava devam ederken çekişmeli yerin de içinde bulunduğu taşınmazın bütünü hakkında yaylak vasfı ile 106 ada I parsel olarak tutanak düzenlendiği ve kadastro müdürlüğünce davalı olarak düzenlenen tutanağın kadastro mahkemesine aktarıldığı anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kadastro mahkemesinin 27. Maddesinde. Mahalli Hukuk Mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili ve henüz, kesinleşmemiş olan taşınmaz mala ilşkin davalar hakkında o taşınmaz mal için kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte, bu mahkemelerin görevi sona erer ve davalara ait dosyalar resen devrolur." şeklinde düzenlenmiştir. Öte yandan yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre Kadastro Mahkemeleri, genel mahkemeden aktarılan el atmanın önlenmesi talebi ile ilgili uyuşmazlığa bakmak ve bu talep ile ilgili karar vermek zorundadır....
Kadastro Mahkemesi ise, meni müdahale istemi ile ilgili davanın yenilik doğurucu davalardan olduğu, gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 25/son maddesi uyarınca mahkemeden yenilik doğurucu hüküm almayı gerektiren dava ile ilgili isteklerin incelenmesi kadastro mahkemesinin görevi dışında olup,davaya bakma görevi genel mahkemelere ait isede, mahkemeden yenilik doğurucu hüküm almayı gerektirmeyen taşınmazın aynına yönelik ana istem niteliğindeki meni müdahale istemine göre, uyuşmazlığın Kadastro Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nın 21 ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nın 25 ve 26.) maddeleri gereğince Hanak Kadastro Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 31.05.2013 günü oybirliğiyle karar verildi....
Kadastro Mahkemesince ise ivaz mukabili geçit hakkı tesisinin yenilik doğurucu bir hak olduğu ve 3402 sayılı Kanunun 25. maddesi gereğince kadastro mahkemesinin görevinde bulunmadığı gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 25/son maddesi gereğince kadastro tutanağının düzenlendiği günden sonra doğan haklar ile mahkemeden yenilik doğurucu hüküm almayı gerektiren dava ile ilgili isteklerin incelenmesi kadastro mahkemesinin görevi dışındadır. Dosya kapsamından, davacının, kendisine ait 124 ada 26 parsel lehine davalıya ait 124 ada 24 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı verilmesi istemiyle dava açtığı, istemin mahkemeden yenilik doğurucu hüküm almayı gerektirir istek olduğu ve bu tür davaların da kadastro mahkemesince incelenemeyeceği anlaşıldığndan, davanın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ......
ın da olduğu, dava konusu taşınmazların 180 ada 2 sayılı parselin de içinde bulunduğu 17 parça taşınmaz olduğu, dava tarihinin ise 01.02.2012 olduğu, davanın derdest olduğu, eldeki davada davanın açılış tarihinin 01.04.2013 kadastro çalışmalarından sonra askı ilân süresi içinde açılan Kadastro Mahkemesine ait davanın açılış tarihinin 01.02.2012 olduğu, Kavak Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tapu iptali ve tescil davasının tapusu oluşmamış ve davalı bir taşınmaz hakkında olduğu, kadastro çalışmasından sonra açılan davada asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26. maddesinde, “Kadastro mahkemesi, A)...kadastro komisyonu tarafından gönderilen tutanaklara ait davaları B)...askı ilânı içinde açılan davaları C) Mahalli hukuk mahkemelerinden 27. madde gereğince kadastro mahkemesine devredilen davaları D) Kadastro Mahkemelerinde dava açıldıktan sonra, tespitten önceki haklara dayanarak, asli müdahil olarak...
Diğer yandan asliye hukuk mahkemelerinde bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri Kanununa göre açılan veya müracaata bırakılan davalara bu kanundaki hükümler doğrultusunda kadastro mahkemelerinde bakılması zorunludur. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 30/2 maddesi uyarınca da kadastro komisyonlarından gönderilen tutanaklar ile mahalli mahkemelerden devredilen dosyaların muhtevasından malik tespiti yapılmadığının anlaşılması halinde hakimin re’sen lüzum gördüğü delilleri toplayarak taşınmaz malın kimin adına tescili gerekeceğine karar vermesi icabeder. Yapılan bu saptamalara göre, malik hanesi açık bırakılan 30 sayılı parsele ilişkin olarak re’sen gerekli deliller de toplanarak taşınmazın kimin adına tescil edileceğine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Hüküm açıklanan nedenlerle bozulmalıdır....
İncelenen dosya kapsamına ve kararın dayandığı gerekçeye göre dava konusu taşınmazların bulunduğu yörede yapılan kadastro çalışmaları 15.09.2003 ila15.10.2003 tarihleri arasında 30 gün süreyle ilan edilmiş, dava bu yasal süre içerisinde açılmıştır.3402 Sayılı Yasanın Kadastro Mahkemesinin zaman bakımından görev ve yetkisi başlığını taşıyan 26.maddesinde Mahkemenin hangi davalara bakacağı belirtilmiştir, bu yasa maddesine göre Kadastro Mahkemesi kadastro komisyonu tarafından gönderilen tutanaklara ait davaları, askı ilanı içinde açılan davaları, mahalli hukuk mahkemelerinden 27.madde uyarınca devredilen dava ve dosyaları, kadastro mahkemelerine dava açıldıktan sonra tespitten önceki haklara dayanarak asli müdahil olarak katılanların iddialarına dair uyuşmazlıkları inceler ve karara bağlar....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/718 KARAR NO : 2022/1367 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : KARAKOÇAN KADASTRO MAHKEMESİ TARİHİ : 03/04/2018 NUMARASI : 2009/151 ESAS 2018/56 KARAR DAVA KONUSU : Kadastro (Mahalli Mahkemeden Devredilen) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Bölge Adliye Mahkemesince incelenmesi müdahil davacı T1 vekili tarafından istenilmekle dosya incelendi....
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Temyize konu dava konusu taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenmediği, paftasında yol olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Yasanın 26. maddesinde kadastro mahkemesinin hangi davalara bakmakla görevli olduğu açıklanmıştır. Kadastro mahkemesi 10. maddeye göre kadastro komisyonu tarafından gönderilen tutanaklara ait davaları, 11. maddede belirtilen askı ilanı içinde açılan davaları, mahalli hukuk mahkemelerinden 27. madde uyarınca kadastro mahkemesine devredilen dava ve dosyaları, kadastro mahkemelerinde dava açıldıktan sonra tespitten önceki haklara dayanarak asli müdahil olarak katılanların iddialarına dair uyuşmazlıkları inceleyerek karara bağlar. Tutanak düzenlenmeyen taşınmazlar hakkında açılan davaların kadastro mahkemesinde çözümlenmesi olanaksızdır. Bu nitelikteki davaların genel mahkemelerde çözümlenmesi gereklidir....
Adına tescil kararı verilen Mevlüde, süresinde usulüne uygun olarak dava açmadığı gibi açılan davaya da katılmamıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 30/2. maddesi gereğince davada taraf olmayan kişi (... malik) adına tescil kararı verilebilmesi için; a) Kadastro komisyonlarından gönderilen tutanak muhtevasından malik tespitinin mümkün olmaması, b) Mahalli mahkemelerden devredilen dosyaların muhdevasından malik tespitinin yapılamaması, c) Dava açan mirasçı dışında başka mirasçının da bulunduğunun anlaşılmış olması, lazımdır. Olayda bu üç halden hiç biri bulunmadığına göre mahkemenin davada taraf olmayan kişi(... malik olsa bile) yararına hüküm kurması mümkün değildir. Mahkemece 3402 sayılı Yasa'nın 30/2. maddesindeki sınırlayıcı hüküm nazara alınmadan yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 29.6.2006 gününde oy birliği ile karar verildi....