Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

a ait vekaletname ibraz edilmemiş ise de mirasçı ...’ın davaya muvafakatının sağlanması, olmadığı takdirde davacı mirasçılara terekeye temsilci tayini için süre verilerek tereke temsilcisi ile davanın görülmesi, bu durumda mümkün olmaması halinde mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kesin süre içerisinde vekaletname ibraz edilmediğinden davanın reddine karar verilmesi doğru değil ise de kural olarak, taşınmaz üzerindeki muhdesatın aidiyetinin tespiti davalarında, husumetin muhdesatın bulunduğu taşınmaz maliki ya da maliklerine yöneltilmesi zorunludur....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.06.2014 gününde verilen dilekçe ile muhdesatın aidiyetinin tespiti ile şerh verilmesi, tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 07.01.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, muhdesatın aidiyetinin tespiti ile şerh verilmesi, tapu iptal ve tescil olmazsa tazminat isteğine ilişkindir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava; kadastro işleminin kesinleşmesinden sonra yaptırılan muhdesatın aidiyetinin tespitine yönelik olup hükmü temyizen inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 2014/... sayılı Kararı ile kabul edilen Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca Yargıtay .... Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Bu nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek .... Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, ....04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi....

        Dava konusu muhdesatın kadastro tespit gününden önce meydana getirildiğinin ve kadastro tespitinin kesinleşmesi ile dava tarihi arasında az yukarıda açıklanan hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunun belirlenmesi halinde davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği açıktır. Ne var ki, dava konusu muhdesatın üzerinde yer aldığı taşınmaza ait kadastro tespit tutanağı getirtilmediğinden, davaya konu edilen muhdesat ile tapu kaydında gösterilen muhdesatın aynı olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Eksik araştırma ve soruşturma ile karar verilemez....

          Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki, çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteği, muhdesatı meydana getirenin tespiti isteğini de kapsadığı kabul edilmelidir. Bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda, muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespiti isteğinin kabulüne, karar verilmesi gerekir. Taşınmaz üzerine daha önce mevcut bir muhdesata yeni bölümler ilave edilmesi, muhdesatın tamamlanması veya mevcut muhdesatın bakım ve onarımının yaptırılması bağımsız bir muhdesat meydana getirme niteliğinde olmayıp mevcut muhdesatın daha kullanılır hale gelmesini, bir başka deyişle muhtesattan sağlanacak faydanın artmasını sağlayan işlerdir. Bu işler için harcanan giderler de muhdesatın değerini artıran faydalı ve zorunlu giderlerdendir....

          Bu olgu gözönüne alındığında, kural olarak ve aksine bir hüküm bulunmadıkça taşınmaz üzerindeki muhdesatların mülkiyetinin tespiti dava edilemeyeceği gibi mahkemelerce de muhdesatların taşınmazın arzına malik olanlar dışında başka bir kişiye ait olması sonucunu doğuracak şekilde hüküm verilemez. Ne var ki, çoğun içinde azın da bulunduğu, muhdesatın mülkiyetinin tespiti isteminin, muhdesatın meydana getirildiğinin tespiti istemini de içerdiği göz önüne alındığında, mülkiyet tespiti istemiyle açılan davalarda, koşulların varlığı ve davanın kanıtlanması halinde davaya konu muhdesatların davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir. Muhdesatın aidiyetinin tespiti davaları kendine özgü davalardan olup, dava sonucunda verilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak bu davalar ancak belirli koşulların oluşması halinde açılabilen ve uygulama alanı sınırlı olan davalardandır....

          Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın mülkiyetinin aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin veya aidiyetinin tespitine karar verilmesi gerekir. Somut olayda; dosyanın içeriğine, toplanan delillere, tanık beyanlarına göre muhdesatların ayrı ayrı davacılar tarafından meydana getirildiği sabit olmuştur. Mahkemece muhdesatların davacılar tarafından meydana getirildiğinin veya aidiyetlerinin tespitine karar verilmesi gerekirken, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetine karar verilmesi doğru değildir....

            Öğretide ve Yargıtayın devamlılık gösteren uygulamalarında, muhdesatın tespiti isteğiyle açılan davalarda da güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir. Taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir. Dava koşulu olduğu kuşkusuz olan hukuki yararın, taraflarca öne sürülmese bile mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Bunun yanı sıra 22/12/1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi eşya hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerindeki kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir....

            gerekse de miras bırakan murisin taşınmazın inşasında maddi / manevi herhangi bir katkılarının bulunmadığını, Bursa 3.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/1365 Esas sayılı dosyası ile açılan dava 05/12/2019 tarihli celsede muhdesatın aidiyetinin tespiti için dava açılması yönünde süre verildiğini, izah edilen nedenlerle dava konusu taşınmazın üçüncü katında bulunan dairenin (muhdesatının) davacı tarafça inşa edildiğinin ve mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespiti ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Dava; 8246 ada 12 parsel yönünden değer artırıcı işlemlerin tespiti, diğer parseller bakımından ise muhdesatın aidiyetinin tespiti isteğine ilişkindir. Muhdesatın aidiyeti tespiti davaları kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır....

              UYAP Entegrasyonu