Bu nedenle mahkeme henüz feragat nedeniyle davanın reddine karar vermemiş olsa bile davacı feragattan dönemez ( rücu edemez); feragat ile bağlıdır. Ancak, feragatle ortaya çıkan sonucun buna sebep olan rızayı ifsat eden bir nedenle malul olduğu kanıtlanırsa, doğurduğu netice bakımından hileye, hataya maruz kalan kimseye talep hakkı bahşedeceği kuşkusuzdur. Öte yandan; diğer maddi hukuk işlemlerinde olduğu gibi (BK. Madde 23 vd ), hata, hile veya ikrah nedeniyle feragatın feshi (iptali) için dava açılabileceği gibi feragatın hata, hile veya ikrah nedeniyle geçersiz olduğu aynı davada da savunma yoluyla ileri sürebilir. Keza, 6100 sayılı HMK'nun 311. maddesi, ''feragat ve kabul kesin hüküm gibi sonuç doğurur. İrade bozukluğu hallerinde feragat ve kabulün iptali istenebilir.'' hükmünü öngörmektedir....
Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın (yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (sübjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK'nin 35. (BK'nin 25.) ve TMK'nin 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın. Sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, TBK'nin 35....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2017/444 ESAS 2019/24 KARAR DAVA KONUSU : İrade fesadına dayalı tapu iptal ve tescil KARAR : Tire 1....
Sözleşme serbestisi kavramının temeli irade özgürlüğüne dayalıdır. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın irade özgürlüğüne ilişkin hükümleri (m. 12/1, 13, 17/1, 19, 35/1, 48/1, vb.) göstermektedir ki; hukuk sistemimiz kişilerin irade özgürlüğüne sahip olduğunu temel bir ilke olarak benimsemiştir. Genel işlem koşulları 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’dan önce 818 sayılı BK düzenlemesi içerisinde yer almasa da kamu düzeni, ahlâka aykırılık, kişiliğin korunması, sosyal adalet gibi farklı hukuki dayanaklarla bu husus pek çok yargı kararı ile (örneğin; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli, 1996/3-717 E., 1996/850 K. sayılı kararı) kabul görmüştür....
Davacı bu sözleşme kapsamında fuara katılma bedeli olarak 99.044,26-TL ödediğini, ortaya çıkan koronavirüs nedeniyle alınan tedbir sonucu fuarın iptal edilmesi üzerine ödemediğini, fuarın iptal edilmiş olmasına rağmen davalının ödedikleri bedeli iade etmediğinden bahisle bu bedelin iadesi talebi ile iş bu alacak talebinde bulunmuş olup davalı Fuarın iptal edilmediğini ertelendiğini, kaldı ki sözleşmenin 2. Maddesinde fuar tarihinin değiştirilmesi hususunun davacı tarafça kabul edildiğini bu nedenle bedelin iadesini talep edemeyeceği yönünde savunmada bulunmuştur. Burada irdelenmesi gereken taraflar arasındaki sözleşmenin 2. Maddesinin geçerli olup olmadığı, haksız şart niteliğinde olup olmadığı, ertelenen fuar nedeni ile ödediği fuar katılım bedelinin iadesinin mümkün olup olmadığının tespiti gerekmektedir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/07/2021 tarih 2021/198 Esas sayılı ara kararına karşı, davalı Perihan vekili tarafından İstinaf yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olup dosya heyetçe incelendi; A)DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, dava konusu edilen taşınmazın kaydi olarak davalılardan Şadiye adına kayıtlı iken hukuken geçersiz bir biçimde diğer davalıya devir edildiğini, esasen taşınmazın müvekkili davacıya ait olduğunu, yapılan devrin fiil ehliyetsizliği ve irade sakatlığı nedeniyle geçersiz olduğunu, ayrıca muvazaalı ve müvekkiline zarar vermek amacıyla kötü niyetli olarak yapıldığını, belirterek tapu iptal tescil olmadığı takdirde tazminat talep etmiştir. B)İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Karşıyaka 4....
Anayasa Mahkemesi'nin, TCK'nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk nedeniyle; "TCK'nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin olan tüm kısımların" hükümden çıkartılması ile yerine "TCK'nın 53. maddesinin Anayasa Mahkemesi'nin 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı da gözetilmek suretiyle uygulanmasına" ibaresi eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 10.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
uygulanmasına ilişkin bölümün "Anayasa Mahkemesinin iptal kararındaki hususlar gözetilerek TCK'nun 53/1-2-3. maddelerinin tatbikine" şeklinde değiştirilmesine karar verilmek suretiyle DÜZELTİLEN, hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA, hükmolunan cezanın miktarı itibariyle sanık .. müdafiinin tahliye talebinin REDDİNE, Sayın Üye . sanık . mağdur . karşı kasten öldürmeye teşebbüs eylemiyle ilgili TCK 35. madde uygulamasında; üst sınıra yakın ceza tertipi yerine daha vahim hallerde uygulanması öngörülen en üst sınırdan uygulama yapılarak fazla ceza tayini suretiyle kurulan hükümde çoğunluk görüşüne katılmadığına ilişkin muhalafeti nedeniyle bu yönden oy çokluğu ile, diğer yönlerden, 11/10/2016 gününde oybirliği ile karar verildi....
Köyü çalışma alanında bulunan 202 ada 8, 203 ada 16, 216 ada 1, 219 ada 3, 233 ada 3, 234 ada 1, 235 ada 13, 236 ada 1, 6 ve 8, 237 ada 6, 238 ada 12, 243 ada 27, 272 ada 12, 290 ada 17, 295 ada 1, 329 ada 1 ve 3 parsel sayılı yüzölçümleri tutanaklarında yazılı taşınmazlar irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına, 213 ada 1 ve 214 ada 1 parsel sayılı 46.26 ve 405.91 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... ve ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ... ve paydaşları miras yoluyla gelen hakka dayanarak ve mirasçılar arasında usulüne uygun taksim yapılmadığını öne sürerek dava açmıştır. Davalı ..., 09.04.2014 havale tarihli beyanı ile davayı kabul etmiştir. Daha sonra söz konusu kabule ilişkin beyanının hataya dayalı olduğunu, iradesinin fesada uğraması nedeniyle bu irade beyanından dönülebileceğini ileri sürerek beyanının iptali istemiyle dava açmıştır....
Feragat, davacının mahkemeye hitaben tek taraflı, açık bir irade açıklaması ile gerçekleşir. Feragat, kesin hüküm gibi sonuç doğurur ve irade bozukluğu hâllerinde, feragatın iptali istenebilir (HMK.nun 311/1- son. cümle; Kuru, B.:Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt:IV, İstanbul 2001, sahife:3646 vd.). Davacının davadan feragatı halinde davanın reddine karar verilmesi gerekeceği şüphesizdir. Bu itibarla mahkemenin bu yöndeki gerekçesi kural olarak doğrudur. Ne var ki, somut olayda davacı taraf, feragati nedeniyle reddine karar verilmiş bulunan davada, hile ve kandırma nedeniyle iradesinin fesada uğratılarak, feragat beyanında bulunmasının sağlandığını öne sürerek kararı istinaf etmiştir. Başka bir anlatımla, feragat beyanının irade fesadı nedeniyle geçersiz olduğu iddiasıyla feshi ile, alacak talebi hakkında karar verilmesini talep etmiştir. Bu gibi durumlarda yapılması gereken, feragatin geçersizliği iddiasının hadise olarak aynı mahkemede görülüp, sonuçlandırılmasıdır....