Dava İİK'nun 82/1- 12 maddesi uyarınca açılmış meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetedir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, dava konusu taşınmaz üzerine sadece 13/10/2017 tarihinde bir kez haciz konulmuş olup, bu hacze ilişkin daha önce Marmaris İcra Hukuk Mahkemesi'nce meskeniyet şikayetinin kısmen kabulüne karar verilmiş olmasına, icra mahkemesi kararlarının birbirine karşı kesin hüküm teşkil etmesine, taşınmaza İİK'nun 128/a maddesi uyarınca 2 yıllık yasal süre geçtiği için yeniden kıymet takdiri işlemi yapılmasının davacıya tekrar meskeniyet şikayetinden bulunma hakkını vermemesine, ilk derece mahkemesinin kararında yazılı gerekçelere göre istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine aykırılık bulunmayan karara yönelik istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b(1) maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
İcra Dairesinin 2016/1787 esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, davalı alacaklı banka tarafından davacı borçlu aleyhine genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine başlandığı, örnek 7 ödeme emrinin borçluya 15/03/2016 tarihinde tebliğ edildiği ve takibin kesinleştiği, borçlunun şikayetine konu taşınmazı son olarak 17/07/2018 tarihinde haczedildiği, 103 davetiyesinin 10/08/2018 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, taşınmazların kıymet takdirleri yapılarak kıymet takdirinin 08/10/2019 tarihinde borçluya tebliğ edildiği görülmüştür. İİK'nun 82/1- 12 maddesinde düzenlenen meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayeti İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tabidir. Haciz borçluya tebliğ edilmemiş ise şikayet süresi borçlunun haczi öğrendiği tarihten itibaren başlar (Yargıtay 12. HD'nin 03.05.2017 tarihli, 2016/15055 E, 2017/6997 K. sayılı içtihadı)....
İcra dosyasının incelenmesinde; alacaklı banka tarafından, borçlu T1 hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığı, Kayseri 6.İcra Müdürlüğünce taşınmazın kıymet takdirinin yapılması için İncesu İcra Müdürlüğüne talimat yazıldığı, İncesu İcra Müdürlüğünün 2017/103 Talimat esasına kaydedilerek taşınmazın kıymet takdirinin yapıldığı ve taşınmaza 112.507,07 TL değer biçildiği anlaşılmıştır. Somut olayda, şikayetçi borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine geçildiği için haciz safhası bulunmadığı gibi meskeniyet şikayetine konu edilecek bir "haciz işlemi" de mevcut değildir. Bu nedenlerle meskeniyet şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince; ''Tüm dosya kapsamına göre yapılan yargılama ve değerlendirmede, davacı borçlu aleyhine başlatılan takip kapsamında, davacı borçluya ait taşınmaz üzerine konulan haciz ile ilgili olarak davacı borçlunun meskeniyet davası açtığı belirlenmiştir. İstanbul 31.İcra Müdürlüğünce davacıya 02/08/2019 tarihinde ödeme emri tebliğ edildiği, davacı tarafından 10/02/2021 tarihinde dava açıldığı, 103. Davetiyesinin 25/09/2020 tarihinde, kıymet takdiri raporu 02/02/2021 tarihinde tebliğ edildiği şikayete konu taşınmaza haciz konulduğundan bu tarihler itibari ile haberdar olduğu, meskeniyet iddiası bir haczedilmezlik şikayeti olup, itiraz süresi haczi öğrenme tarihinden itibaren 7 gün olduğu da dikkate alındığında davacı tarafından 7 günlük süre sonrasında 10/02/2021 tarihinde açılmış olduğu belirlendiğinden şikayetin süre yönünden reddine'' karar verildiği görülmüştür....
Şti Vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davaya cevap dilekçesindeki hususları tekrar ederek, davacı tarafın istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE:Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte 3. Kişi tarafından kıymet takdirine itirazda ve meskeniyet şikayetinde bulunulmuş olup ilk derece mahkemesince davanın süre yönünden reddine karar verilmesi üzerine şikayetçi 3. Kişi tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 1- Kıymet takdirine itiraza ilişkin karara yönelik istinaf başvurusu bakımından yapılan değerlendirmede; İİK'nın 128/a-son maddesi gereğince kıymet takdirine ilişkin şikayetler hakkında verilen kararlar kesindir....
Somut olayda, şikayete konu edilen taşınmaz üzerine 29.07.2013 tarihinde haciz konulduğu, kıymet takdirinin ise 12.02.2014 tarihinde yapıldığı ve bu raporun şikayetçi borçluya 13.03.2014 tarihinde tebliğ edildiği, taşınmaz hakkında daha önce yapılan bir kıymet takdiri bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemenin kabulünün aksine, 29.08.2013 tarihinde şikayetçi borçluya tebliğ edilen kıymet takdir raporunun meskeniyet iddiasına konu taşınmazla ilgisinin olmadığı, şikayetçi borçlunun, taşınmazla ilgili kıymet takdir raporunun, tebliğ tarihinden önce hacizden haberdar olduğuna dair icra takip dosyasında herhangi bir evraka rastlanılmadığı, dolayısı ile şikayetçi borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvurunun, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süre içinde olduğu açıktır. O halde, mahkemece, işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, istemin süre aşımı nedeniyle reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Asıl Dava, İİK'nı İİK.nun 82/7 ve 82/12. maddelerine dayalı haczedilmezlik şikayeti; birleşen dava kıymet takdirine itiraza ilişkindir. Kıymet takdirine ilişkin istinaf isteminin incelenmesinde; İstinaf yolu ile incelenmesi talep edilen kıymet takdirine ilişkin mahkeme kararı, İİK 'nun 363. maddesinde sayılan kesin nitelikte kararlardan olduğundan, niteliği itibariyle kesin hükme yönelik istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. İİK.nun 82/7 ve 82/12. maddelerine dayalı haczedilmezlik şikayetine ilişkin istinaf isteminin incelenmesinde; İİK.nun (82/7- c-1)de; "borçlu bağı, bahçe veya meyve veya sebze yetiştiricisi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için (zaruri) olan bağı, bahçe ve bu sanat için gerekli olan alet ve edevatın haczedilemeyeceği", yine aynı kanunun 82/12.maddesinde de "borçlunun haline münasip evinin haczedilmeyeceği..." açıkça belirtilmiştir....
Öte yandan, önceki haciz üzerine meskeniyet şikayetinde bulunulmamış olması, yapılan yeni haciz nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunulmasına ve bu şikayetin incelenmesine engel değildir. Zira, borçlunun şikayet hakkı her haciz nedeniyle yeniden doğar. Somut olayda, şikayete konu edilen taşınmaz üzerine 31.01.2013 tarihinde ilk haczin konulduğu, borçluya 05.03.2013 tarihinde 103 davetiyesinin tebliğ edildiği, akabinde aynı taşınmaza 14.02.2014 tarihinde tekrar haciz uygulandığı ve bu işleme ilişkin 103 davetiyesinin tebliğ yapılmadığı, 15.02.2016 tarihinde kıymet takdiri yapıldığı ve borçlunun 19.02.2016 tarihinde meskeniyet şikayetinde bulunduğu görülmektedir. Bu durumda, taşınmaz üzerine konulan 14.02.2014 tarihli haciz, yeni bir haciz olup, her haciz yeni bir şikayet hakkı vereceğinden, borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvurunun, İİK.'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süre içinde olduğu açıktır....
Öte yandan, önceki haciz üzerine meskeniyet şikayetinde bulunulmamış olması, yapılan yeni haciz nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunulmasına ve bu şikayetin incelenmesine engel değildir. Zira, borçlunun şikayet hakkı her haciz nedeniyle yeniden doğar. Somut olayda, şikayete konu edilen taşınmaz üzerine 10.07.2013 tarihinde ilk haczin konulduğu, borçluya 12.12.2013 tarihinde 103 davetiyesinin ve 12.05.2014 tarihinde kıymet takdiri raporunun tebliğ edildiği, akabinde aynı taşınmaza 05.09.2014 tarihinde tekrar haciz uygulandığı, alacaklı vekilinin 07.11.2014 havale tarihli talebi doğrultusunda icra müdürlüğünce borçlu adına 05.09.2014 günlü son hacze ilişkin 103 davet kağıdının gönderildiği, anılan davetiyenin borçluya 15.12.2014 tarihinde tebliğ edildiği ve borçlunun 19.12.2014 tarihinde meskeniyet şikayetinde bulunduğu görülmektedir....
İcra Müdürlüğünün 2019/9861 Esas sayılı dosyasıyla müvekkili hakkında başlatılan icra takibi neticesinde müvekkilinin üzerine kayıtlı ve halen oturmakta olduğu evine haciz konulduğunu, müvekkilinin bu haczi 28/01/2020 tarihinde yapılan kıymet takdiri ile öğrendiğini, müvekkilinin bu taşınmazda eşi ve iki çocuğuyla birlikte oturduğunu, davacının eşinin kronik rahatsızlığının olduğunu ve bu rahatsızlığından ötürü evin satılması durumunda hep birlikte mağdur olacaklarını, haciz konulan taşınmazın haline münasip olduğunu ve haciz konulamayacağını belirterek; haczin kaldırılmasını talep etmiştir....