CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Davaya konu gayrimenkulün 18.02.2013 tarihinde davalıya satıldığını, davacının dava dilekçesinde ayıp olarak varlığını iddia ettiği hususların tamamının satış sözleşmesi öncesi ve satış sırasında müşahade edilebilecek hususlar olduğunu, Adana 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2015/21 D.iş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda dahi ayıp olduğu iddia olunan hususların açık ayıp olduğu yönünde rapor tanzim edildiğini, tüketicinin sözleşmenin kurulduğu anda mevcut durumdan haberdar olduğunu, villa satışında yönetim planının gayrimenkul alıcıları tarafından imzalandığını ve gayrimenkul durumu ile ilgili olarak alıcıların tapu memuru huzurunda bilgilendirildiğini, davanın zamanaşımı nedeni ile reddi gerektiğini, sitenin doğusunda bulunan yolun siteye ait olmadığının tüm malikler tarafından bilindiğini, bu haliyle davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : "1- Davacının geçiş yolunun projeye uygun hale getirilmesi ve 5....
Anılan maddenin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır. Görüldüğü üzere; Borçlar Kanunu’ndaki ayıp kavramı ile yukarıda açıklanan 4077 sayılı Kanun’un 4.maddesinde yer alan ayıp kavramları birbiri ile örtüşmektedir. Borçlar Kanunu’na göre; bir maldaki ayıp; satıcının zikir ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda eksiklik olmak üzere iki türde ortaya çıkabilecektir. Ayıp kavramı ile eksik iş birbirinden farklıdır....
iade edilmesinin sağlanmasını belirterek davalı tarafından ayıplı olarak kendisine satılan ve kendilerine ürün teslim edilmemesi nedeni ile ödenen 13.602,78 TL belgenin yasal faizi ile birlikte taraflarına tekrar iadesine ve gönderilecek olan ürünlerin iptalini, yapılan yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Anılan maddenin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır. Görüldüğü üzere; Borçlar Kanunu’ndaki ayıp kavramı ile yukarıda açıklanan 4077 sayılı Kanun’un 4.maddesinde yer alan ayıp kavramları birbiri ile örtüşmektedir. Borçlar Kanunu’na göre; bir maldaki ayıp; satıcının zikir ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda eksiklik olmak üzere iki türde ortaya çıkabilecektir. Ayıp kavramı ile eksik iş birbirinden farklıdır....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2020/259 Esas ve 2021/183 karar sayılı ilamının kaldırılarak davacıya, davalı tarafça satılan 34 XX 285 plaka No’lu 2004 model Transporter CITYVAN 2,5 TDI araç gizli ayıplı olması nedeni ile, aracın iade edilerek ödedikleri satış değerinin ve yaptıkları masrafların taraflarına iadesine, mümkün olmadığı takdirde davacı tarafından aracın piyasa değerinden fazla ödenen bedelin iadesine yargılama giderleri ile ücreti vekâleten karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Nitekim bilirkişiler motor değişimi yapılarak dolaylı olarak ayıbın giderilebileceğini, imalatçı firmanın da çift motor numaralı araç üretiminin mümkün olduğunu kabul etmeleri karşısında davacının ayıp iddiası nedeniyle TKHK da tanınan bedel iadesi isteminin yasaya uygun meşru bir talep olduğu kabul edilmelidir. Öte yandan davalının ağır kusuru olduğu için zamanaşımı süresinin işlemeyeceğinde duraksama olmamalıdır. Ayıp ihbarının süresinde yapılmadığına ilişkin davalıların açık bir savunması da yoktur. Ne var ki yerel mahkemenin süresinde ayıp ihbarı yapılmadığı bu nedenle davacının ayıbı kabullenmiş sayılacağına ilişkin gerekçesi usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca tüketicinin seçimlik haklarından sözleşmeden dönme ile bedel iadesi isteğinde bulunması haklıdır....
Her ne kadar davalı vekili tarafından söz konusu ayıbın aracın sürüş güvenliğine etkisi olmadığını ve onarılabilir nitelikte olduğunu iddia ederek sözleşmeden dönme ve bedel iadesi hakkının kullanılmasının hakkaniyete aykırı olduğunu bildirerek davanın reddini talep etmiş olsa da; aracın ayıplı olduğu, bu ayıbın satın alındıktan kısa bir süre sonra ortaya çıktığı, ülkemizdeki tüketicilerin gelişmiş ülkelere nazaran çok yüksek bedeller ödeyerek araç satın aldıkları, buna bağlı olarak da araçtan bekledikleri faydanın arttığı, davacının satın aldığı sıfır araçta kısa sürede böyle bir ayıbın çıktığı, bu haliyle tüketiciden bu aracın kullanımının beklenemeyeceği, keza ayıp cüzi bir miktar ile tamir edilse dahi araçta bu sorunun tekrar edip etmeyeceğinin kesin olmadığı, tamir edildiği takdirde aracın ikinci el değerinin önemli derecede düşeceği hususları tamamı beraber değerlendirildiğinde; tüketicinin sözleşmeden dönme ve bedel iadesi hakkının hakkaniyete uygun olduğunu, kanaat getirilerek...
-TL bedel ile sattığını, bu nedenlerle davacı tarafın Euro üzerinden bedel iadesi talebinin haksız olduğunu, davanın, davacı tarafın hak düşürücü süre içinde ayıp ihbarında bulunmamış olması ve zamanaşımı süresinin dolmuş olması nedeniyle usulden reddine, davacının icra inkar tazminatı taleplerinin reddine, davanın esasına girişilmesi durumunda esas yönünden haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddine, davacının kötüniyetli olması nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere davacı aleyhine kötüniyet tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ......
İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, araçta ayıp bulunup bulunmadığı, ayıbın bulunması halinde davacının seçim hakkını onarım olarak kullandığı gerekçesi ile bedel isteme hakkını kullanıp kullanamayacağı, ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı, davacı lehine hükmedilen bedele işletilecek faizin başlangıç tarihi noktasındadır.Öğretide ayıp satılanda, vaad edilen niteliklerin bir diğer ifade ile bulunması gereken bir özelliğin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bir kusurun ya da eksikliğin bulunması ya da dürüstlük kuralı gereğince ondan beklenen lüzumlu vasıfları taşımaması hali olarak tanımlanmakta ve maddi, hukuki ya da ekonomik ayıp şeklinde sınıflandırılmaktadır. Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır (örneğin malın yırtık, kırık, bozuk, lekeli olması gibi). Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır (malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunması gibi)....
Öğretide ayıp satılanda, vaad edilen niteliklerin bir diğer ifade ile bulunması gereken bir özelliğin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bir kusurun ya da eksikliğin bulunması ya da dürüstlük kuralı gereğince ondan beklenen lüzumlu vasıfları taşımaması hali olarak tanımlanmakta ve maddi, hukuki ya da ekonomik ayıp şeklinde sınıflandırılmaktadır. Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır (örneğin malın yırtık, kırık, bozuk, lekeli olması gibi). Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır (malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunması gibi). Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır(Yargıtay HGK'nın 24.05.2017 tarih, 2017/19- 1633 E.- 2017/1013 K. Sayılı kararı)....