Maddesi uyarınca çıkarılan Gümrük Kanununa Göre Mülkiyetin Kamuya Geçirilmesi Kararına Konu Kara Taşıtlarının Sahiplerine İadesi Hakkında Yönetmeliğin 7/2. maddesine göre ödenen vergi olduğu ve verginin ödenmesi ile birlikte aracın mülkiyetinin araç malikine geçirilerek yasal statüye kavuştuğu görülmektedir. Buna göre aracın taraflar arasındaki satımı esnasında hukuki ayıplı olduğu anlaşılmıştır. Burada üzerinde durulması gereken husus ayıbın açık ayıp mı gizli ayıp mı olduğu noktasında olup araçtaki ayıbın açık olduğu ve hukuki ayıbın davacı tarafça bilindiğine dair herhangi bir delilin bulunmadığı, dosya kapsamı itibariyle davacı tarafın bu hususu bilebilecek durumda olmadığı değerlendirilmiştir. Buna göre; araçta ayıp oranında bedel indiriminin hakkaniyete uygun olduğu anlaşılmakla temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davanın tazminat ödenmesine dair aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur....
Bu hali ile ithalatçının da satıcı ile birlikte ayıptan sorumlu olduğu değerlendirilmelidir. Öncelikle ayıp nedeni ile bedel indirimi istemine ilişkin yapılan değerlendirmede; somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, dava konusu ürünlerin kişiye özel üretilmediği, standart üretim olduğu, teklif metninde yazılı vasıfları taşıdığı, haliyle ayıplı olmadığı, arızaların ise kullanıcı hatasından kaynaklandığı belirlenmiştir. Bu durumda davalı satıcı ... şirketi aleyhine bedel indirimi talebi ile açılan davanın reddi gerektiği değerlendirilmiştir. Davacı yan, davalı ... şirketinin yanlış yönlendirmesi nedeni ile yanlış ürün seçildiğini ve bu nedenle sürekli arızalandığını iddia etmiştir. Bu hale göre davalı ithalatçının teklif metni sunduğu da gözetilerek, tavsiyesi nedeni ile davacıya yanlış ürün seçimi yaptırıp yaptırmadığı ve bu durumdan sorumluluğu bulunup bulunmadığı belirlenmelidir....
Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş, ancak araç üzerindeki haciz kaldırılmadan, araç ayıptan ari hale getirilmeden davacı ayıp iddiasına dayalı olarak davalılardan talepte bulunamaz, maldaki ayıp iddiasına dayalı bedel iadesi ve tazminat isteminin yasal koşullarının oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Satışa konu araç üzerinde, dava tarihinden önce 2006 yılında, davacının SGK ve OGS borçları nedeni ile haciz işlemi uygulandığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık olmadığı gibi dosya kapsamı ile de bu husus sabittir.Dava konusu aracın her türlü takyidattan ari olarak tesliminin mümkün olmaması nedeniyle,bedel iadesi ve yenisiyle değiştirilmesi istenemez ise de,bu durumda talep 4077...
Eldeki davada da aynen bu şekilde tüketici davayı sözleşmenin tarafı olan satıcıya da yöneltmiş ve aldığı konutun tapu kaydındaki sınırlandırmalar nedeni ile ayıplı bulunduğunu ifade ederek bu ayıbın giderilmesini istemiştir. Bu ayıp niteliği gereği sınırlandırma alacaklılarını etkilediğinden zorunlu olarak dava bu kişilere de yöneltilmiştir. Tüketicinin aldığı mal ya da hizmetten faydalanma olanağını azaltan ya da tamamen ortadan kaldıran hukuki yasaklama ya da sınırlamaların varlığı halinde hukuki ayıp söz konusu olur. Özetle bu dava; tüketicinin yaptığı sözleşme ile aldığı maldaki hukuki ayıbın giderilmesi istemine ilişkin olup tüketici kanunu hükümleri uygulanacaktır. Zira; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde "Bu kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar" hükmüne yer verilmiştir....
Mahkemece, yasa gereği davacının sözleşmeden dönerek bedel iadesi talep edebilmesinin ancak dava konusu malın da iadesi halinde mümkün olacağı, bu iadenin taşınmaz malda davacı adına olan tapu kaydının iptali ile tapunun eski hale getirilmesi ile mümkün olduğu, ancak yargılama sırasında davacı tarafın dava konusu taşınmazı dava dışı üçüncü şahsa tapuda satmış olduğu, hatta davacının sattığı şahısta son gelen tapu kaydına göre taşınmazı başka bir şahsa sattığı, dolayısı ile davacının taşınmazı davacıya iade edemeyecek durumda olduğu, ayıplı malda tüketicinin seçimlik hakları yenilik doğuran haklar olup bir defa kullanılmakla sona erdiği, tüketici olan davacının ayıplı taşınmazdan kaynaklı sözleşmeden dönme ve bedel iadesini talep ettiği, bu nedenle diğer seçimlik haklarını kullanmasının mümkün olmadığı, davacı tarafın ayıp nedeni ile taşınmazı değerinden aşağıya sattığına yönelik herhangi bir beyan ve iddiasının olmadığı benimsenerek davanın reddine karar verilmiştir....
Özetle bu dava; tüketicinin yaptığı sözleşme ile aldığı maldaki hukuki ayıbın giderilmesi veya sözleşmeden dönülerek tazminat istemine ilişkin olup tüketici kanunu hükümleri uygulanacaktır.halinde de sözleşmeden dönme hakkını kullanabilir, Eldeki davada da aynen bu şekilde tüketici davayı sözleşmenin tarafı olan satıcıya da yöneltmiş ve aldığı konutun tapu kaydındaki sınırlandırmalar nedeni ile ayıplı bulunduğunu ifade ederek bu ayıbın giderilmesini istemiştir. Bu ayıp niteliği gereği sınırlandırma alacaklılarını etkilediğinden zorunlu olarak dava bu kişilere de yöneltilmiştir. Tüketicinin aldığı mal ya da hizmetten faydalanma olanağını azaltan ya da tamamen ortadan kaldıran hukuki yasaklama ya da sınırlamaların varlığı halinde hukuki ayıp söz konusu olur. Özetle bu dava; tüketicinin yaptığı sözleşme ile aldığı maldaki hukuki ayıbın giderilmesi veya sözleşmeden dönülerek tazminat istemine ilişkin olup tüketici kanunu hükümleri uygulanacaktır....
Her ne kadar davacı vekili ıslah dilekçesi ile faiz türünü ve talep sonucunu değiştirmiş ise de, bu durum iddianın genişletilmesi yasağına tabi olup, ilgili durumda davalının muvafakati bulunmadığı takdirde iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi mümkün olmadığından davacı vekilinin ıslah dilekçesindeki taleplerine itibar edilmemiştir. Tüm dosya muhtevası birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalıdan almış olduğu ... ; ... processor, ... numaralı ürünün gizli ayıplı olduğu ve bu ayıp nedeniyle misli ile değişiminin gerektiği, ancak davacı taleplerinden bedel iadesi istendiğinden taleple bağlı kalınarak dava konusu ürünün iadesi ile fatura bedeli olan 10.229,08 TL'nin dava konusu ürünün davacı tarafından davalıya iade tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Dava, araç satış sözleşmesi nedeni ile ayıplı maldan kaynaklı sözleşmenin feshi ile ödenen bedelin iadesi talebine ilişkindir. Davacının davalı firmadan 49.867,80 TL bedelle Hyundai İ20 2016 model aracı 24/05/2016 tarihinde sıfır olarak satın aldığı, 17/11/2016 tarihinde davacının davalıya ihtarname göndererek aracın tavanındaki lekeler ve boya kalınlığının yüksek olması, kaputta sökülme ve lokal boya olması nedeni ile ödediği bedelin iadesini talep ettiği anlaşılmıştır....
Dosya içerisindeki fatura örneğinden ve servis kayıtlarından, davaya konu televizyonun üreticisi ve satıcısının davalılar olduğu, televizyonun satış tarihinden itibaren garanti süresi içerisinde iki kez arızası nedeni ile tamir görüp parça değişimi yapıldığı, buna rağmen televizyondaki arızanın giderilmediği ve aynı arızanın devam ettiği, bu durumun denetime açık bilirkişi raporu ile tespit edildiği düzenlenen rapor ve servis kayıtlarında televizyondaki garanti süresindeki arızanın halen devam ediyor olması nedeni ile ayıbın gizli ayıp olduğu ve televizyonun tamir ile düzelmesinin mümkün olmadığı, misli ile değişiminin gerektiği...."gerekçesi ile, Davacının davasının KABULÜNE, ... marka, ... numaralı, UHD-LCD model televizyonun ayıpsız misli ile değişiminin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacı elinde bulunan ayıplı televizyonun davacıdan alınarak davalılara verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı ... Tic. Ltd....
Şti ile Hyundai Assan A.Ş araçta ayıp olmadığını, ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, bedel iadesi şartlarının oluşmadığını savunmuşlar, diğer davalı ise davacıya kullandırılan kredinin bağlı kredi olmadığını savunarak, davanını reddini dilemişlerdir. Mahkemece, davacının onarım hakkını kullandığı, araçtaki arızaların gizli ayıp olmayıp sonradan ortaya çıkabilecek arızalardan olduğu, süresinde ayıp ihbarında bulunmadığı gerekçesiyle bilirkişi raporuda benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....