Bir kimsenin 5510 sayılı Kanun anlamında sigortalı niteliğini edinmesi için üç koşulun birlikte gerçekleşmiş olması gerekir.; 1-İş ilişkisi olarak hizmet aktine dayanmalıdır. 2-Hizmet aktinin çalıştırılana yüklediği edim işverene ait işyerinde görülmelidir. 3- Çalışan, Kanunda açıkça belirtilen sigortalı sayılmayacak kişilerden olmamalıdır. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 313/1.(6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 393/1) maddesinde, hizmet sözleşmesi; “Hizmet akdi, bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeği taahhüt eder.” şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanımda sadece hizmet ve ücret unsurlarına yer verilmişken, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 8. maddesinde, “bağımlılık” unsuruna da yer verilmiştir. Hizmet akdi, her şeyden önce bir iş görme edimini zorunlu kılar. Bu sözleşmeyle sigortalıya yüklenen borç, işveren yararına bir iş görmek, hizmet sunmaktır....
Fiilen çalışılmış güne eklenecek itibari hizmet günü sayısının bulunmasında (Çalışılan gün sayısı x 0,25) formülü uygulanır. İtibari hizmet süresi zammından yararlanmaya hak kazandıran "fiili çalışma" süresidir. Sigortalının, itibari hizmet süresi zammı uygulaması kapsamında kalan bir işyerinde bulunmasına rağmen, bu işyerinin Kanun'da sayılan iş ve mesleklerin icra edilmediği bir bölümünde bulunması ve risklere maruz kalmaması halinde itibari hizmet süresi zammından yararlanması mümkün değildir. Kanun'da yer alan "Fiilen çalışılmış güne eklenecek itibari hizmet günü sayısının bulunmasında (Çalışılan gün sayısı x 0,25) formülü uygulanır." düzenlemesi ile fiili çalışma aranması gerektiği ifade edilmiştir. İtibari hizmet süresi, salt sigortalılık süresine eklenir....
Somut olayda, yukarıda açıklanan Anayasa Mahkemesi kararı gereğince davacının 27/03/2007 tarihinden sonraki çalışmaları bakımından 506 sayılı Yasanın ek 5. maddesi kapsamında itibari hizmet süresinden ve 5510 sayılı Yasanın 40. maddesi kapsamında fiili hizmet zammı süresinden faydalanması gerektiği, bu dumunun mahkeme tarafından da kabul edildiği, 2007 yılının 4. ayından sonra davacının bir kısım hizmetlerinin işveren tarafından bu kapsamda Kuruma bildirildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, Kuruma itibari hizmet süresi ve fiili hizmet zammı süresi olarak bildirilmeyen çalışmalarının tespit edilerek bu süreler bakımından sonuca gidilmesi gerekirken hangi tarihlere ilişkin tespit yapıldığı belirtilmeden faydalanması gereken fiili hizmet zammı süresinin 788 gün olduğunun tespitine karar verilmesi hatalı olmuştur....
Söz konusu fiili hizmet zammı, hizmet süresini, emeklilik ikramiye miktarını ve emekli aylığı bağlama oranını artırmakta ve yaş haddinden de 8 yıla kadar indirim sağlamaktadır. Bu nitelikleri dikkate alındığında 5434 sayılı Kanun'daki fiili hizmet zammının 506 sayılı Kanun'daki itibari hizmetin karşılığı olduğu, buna bağlı olarak da 5434 sayılı Kanun'daki fiili hizmet zammının 506 sayılı Kanun'un kapsamındaki hizmetlerle birleştirilmeleri durumunda sigortalılık süresine eklenmesi ve yaş haddinden de indirilmesi gerekmektedir....
Davalılar ile davacı arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin hizmet akdi – istisna akdi olup olmadığı, istisna akdinin şartlarının oluşup oluşmadığı saptanmalıdır. 5510 sayılı Kanunun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre; hizmet akti ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar sigortalı sayılırlar. Söz konusu Kanunda “hizmet akdi” tarifine yer verilmemiş, yalnızca Borçlar Kanununda tanımlanan hizmet akdi ve iş mevzuatında tanımlanan iş sözleşmesine atıfla yetinilmiştir. 4857 sayılı İş Kanununun 8’inci maddesinde iş sözleşmesi (hizmet akdi) tanımlanmış, olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı mülga Borçlar Kanununun 313 – 354'üncü maddelerinde de bu konuda düzenlemeler yapılmıştır....
Zorunlu sosyal sigortalığın niteliği "fiili hizmete" dayalı olup isteğe bağlı sigortalılıkla "fiili hizmet " unsuru yoktur. 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına tabi olarak geçen hizmetlerinin birleştirilmesi hakkındaki Kanunun 8.maddesinde birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan Kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu Kurumca kendi mevzuatına göre aylık bağlanacağı belirtilmiştir. Madde de " fiili hizmet" süresinin esas alınacağı, özellikle vurgulanmış olup, isteğe bağlı sigortalılık sürelerinin fiili hizmet süresinden sayılamayacağı açıktır....
Eklemek gerekirse; 5434 sayılı Yasanın geçici 205. maddesinde de, 32’inci madde gereğince fiilî hizmet sürelerine zam yapılanların bu maddede belirtilen yaş hadlerinden, hizmetlerine eklenen fiilî hizmet süresi zammı kadar indirim yapılır....
Eklemek gerekirse; 5434 sayılı Yasanın geçici 205. maddesinde de, 32’inci madde gereğince fiilî hizmet sürelerine zam yapılanların bu maddede belirtilen yaş hadlerinden, hizmetlerine eklenen fiilî hizmet süresi zammı kadar indirim yapılır. Hükmü yer almaktadır. 5434 sayılı Yasada düzenlenen “itibari hizmet” süresi ise, 35.maddede “Bu kanun gereğince bağlanacak aylıklar ve yapılacak kesenek iadesi ve toptan ödemelerin hesabında fiili hizmet müddetlerine eklenen süredir” şeklinde tanımlanmış, 36....
Davalı işveren 10.12.2003 gün ve 379/13 sayılı yönetim kurulu kararı ile özel hizmet tazminatı ödemesine 20.12.2003 tarihinde sona erdirmiştir. Davalı işverenin özel hizmet tazminatının kaldırılmasına yönelik kararı yönetim hakkı içinde yer almaktadır. Mahkemece hüküm altına alınan özel hizmet tazminatı talebinin reddi gerekirken kabulü isabetsizdir. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
“Çocuk Evleri Sitesi”; Korunma ihtiyacı olan çocukların bakımlarının sağlandığı aynı yerleşkede bulunan birden fazla ev tipi sosyal hizmet biriminden oluşan kuruluşu, 13. “Ev Tipi Sosyal Hizmet Birimleri”; Çocuk, kadın, engelli ve yaşlılar ile bakım veya barınma ihtiyacı olan kişilere hizmet verilen mesken niteliğindeki yatılı sosyal hizmet birimlerini, 14. “Ev Tipi Sosyal Hizmet Birimleri Koordinasyon Merkezi”; İl müdürlüğü bünyesinde oluşturulan ev tipi sosyal hizmet birimlerinin bağlı olduğu merkezi,” olarak değiştirilmesi suretiyle oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Kanuni değişiklik sebebiyle "Ev tipi sosyal hizmet birimi" olarak tanımlanan kuruluşlardaki çalışmaların 4857 sayılı Kanun'un 4. maddesinin 1. fıkrasındaki istisnalar arasında yer aldığı ve bu sebeple bu kurumlarda işçi statüsünde çalışan kişilerin hizmet sözleşmesine dayalı talepleri bakımından İş Mahkemelerinin görevli olmadığı anlaşılmaktadır....