Mahkemece davacının iddia edilen süre ve işverenin tespiti bakımından hizmet tespit davası açması gerektiği kanaatine varıldığını,bu konuda 24.05.2018 tarihli celsede süre verilmesine rağmen davacı tarafça hizmet tespit davası açılmadığını,bu durumda Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre davacının hizmet süresinin belirleneceği gerekçesi ile hizmet süresi kabul edilmiştir. Mahkemece, davacıya hizmet tespit davası açması için süre verilmiş olmasına rağmen dava açmadığı gerekçesiyle Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre davacının hizmet süresi tespit edilmiş ise de; davacının böyle bir dava açma zorunluluğu bulunmamaktadır. Mahkemece iddia ve savunma çerçevesinde tarafların delilleri toplanarak ispat kurallarına göre değerlendirme yaparak hizmet süresi tespit edilmesi gerekli iken yazılı gerekçe ile karar verilmesi hatalıdır. Açıklanan nedenlerle, Adalet Bakanlığı'nın Kanun yararına bozma isteminin kabulü gerekmiştir....
Yapılacak iş; işyerinin 15/10/1991-31/08/2002 tarihleri arasında Kurum nezdinde dava dışı ... adına kayıtlı olduğu saptandığından davacının bu süreler yönünden hizmet tespiti istemini reddetmek, davalı ...'in işyerinde vergi kaydının başladığı 21/03/2003 tarihinden önce de faaliyette bulunup bulunmadığını belirlemek, buna göre davalı ...'in işyerinde faaliyette bulunduğu dönem içerisinde, işyerinde çalışması bulunan kayıtlı bordro tanıklarını dinlemek, ayrıca bu tanıkların adresleri tespit edilemediği ya da beyanları ile yetinilmediği takdirde, ... ......
Maddenin 8. fıkrasında, yönetmelikte belirtilen belgeleri işveren tarafından kuruma verilmeyen veya çalışmaları kurumca tesbit edilemeyen sigortalıların, çalıştıklarını, çalışmalarının geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde mahkeme kanalıyla tespit ettirerek sigortalılık süresi olarak sayılması hükme bağlanmıştır. Yerleşik içtihatlar gereği sigorta hizmet tespit davaları kamu düzenine ilişkin olup, kişinin çalışmaları etraflıca araştırılmalı, yazılı belgeler özellikle göz önünde bulundurulmalı, gerektiğinde işyerinin niteliğine göre işyerinde çalışan diğer işçilerin tanıklıklarından faydalanmak suretiyle hüküm kurulmalıdır. Tesbit talebinde bulunan kişi SSK anlamında sigortalı niteliği taşımalı, diğer bir anlatımla Yasa kapsamında olan bir işyerinde, hizmet akdi ile çalışmış olmadır. Bu kişinin sigortalı olarak tescil edilmesi ise şart değildir. 01/10/2008 den sonra yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa'nın 86. maddesi de paralel düzenleme içermekte olup, maddenin 9....
GEREKÇE : Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Yasa'nın 79. maddesi ile 5510 sayılı Yasa'nın 86. maddesinde, aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilam ile ispatlamaları halinde, mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının dikkate alınacağı düzenlenmiştir. Anılan madde gereğince çalışmaların sigortalı hizmet olarak değerlendirilebilmesi için çalışmaların 5510 sayılı Yasa'nın 4/1- a maddesi anlamında hizmet sözleşmesine dayalı olarak geçmesi gerekmektedir....
Bu tutanaklar kurum merkezinde tarafların katılımı ile tek tutanak haline getirilir. b) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca kurumlardan ve sendikalardan gelen müşterek imzalı listeler üzerinden yapılacak tespit; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, kurumlarda çalışan toplam kamu görevlisi sayısı ile sendikalar itibarıyla üyelik kesintisi yapılan üye sayılarını dikkate alarak her yıl 15 Mayıs tarihi itibarıyla hizmet kollarındaki bütün kamu görevlileri sayısı ile hizmet kolundaki sendikaların üye sayılarını tespit eder. Buna göre her hizmet kolundaki yetkili kamu görevlileri sendikaları ile konfederasyonların toplam üye sayısını belirler ve sonuçları her yıl temmuz ayının ilk haftasında Resmi Gazetede yayımlar. “ şeklinde düzenleme mevcuttur. Yine yasanın Yetki itirazı başlıklı 31....
maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Yasa hükümlerine göre değerlendirileceği yönündeki hükmün öngörülmüş olması ve genel olarak yasaların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa'nın 79/10. maddesidir. Bu tür hizmet tespitine yönelik davaların, kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi icap ettiği Dairemizin giderek Yargıtay’ın içtihadı gereğidir....
G E R E K Ç E : Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Yasa'nın 79. maddesi ile 5510 sayılı Yasa'nın 86. maddesinde, aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilam ile ispatlamaları halinde, mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının dikkate alınacağı düzenlenmiştir. Sigortalılık başlangıç tarihi ve sigortalılık süresinin tespitine ilişkin davalarda, saptanacak sigortalılık başlangıcı ve tespit edilecek sigortalılık süresi, kişiye, devredilmez ve vazgeçilmez temel hak olan sigortalı olma hakkını ve tespit edilecek süreye bağlı olan hakları kazandıracağı için bu tür davaların kamu düzenine ilişkin davalardan olduğunun kabulü kaçınılmazdır....
G E R E K Ç E : Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Yasa'nın 79. maddesi ile 5510 sayılı Yasa'nın 86. maddesinde, aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilam ile ispatlamaları halinde, mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının dikkate alınacağı düzenlenmiştir. Anılan madde gereğince çalışmaların sigortalı hizmet olarak değerlendirilebilmesi için çalışmaların 5510 sayılı Yasa'nın 4/1- a maddesi anlamında hizmet sözleşmesine dayalı olarak geçmesi gerekmektedir....
G E R E K Ç E : 2829 sayılı Yasa'nın 8.maddesinde, birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden ilgililere, son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde, fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanacağı düzenlenmiştir. Yasanın amacı, ayrı ayrı sosyal güvenlik kurumlarındaki hizmeti tek başına aylık bağlanmasına yeterli olmayan sigortalı ya da hak sahiplerine, değişik kurumlardaki hizmet süreleri birleştirilmek suretiyle aylık bağlanmasını sağlamaktır. Bir T3 geçen hizmet süresi tek başına aylık bağlanmasına yeterli iken diğer kurumlarda geçen hizmetlerin birleştirilmesini zorunlu tutmak yasanın amacına aykırıdır. Dosyadaki bilgi ve belgelerin tetkikinde; Davacının hizmet cetveli incelemesinde, 14/06/1982- 3100 sicil nolu Fuat Akev unvanlı iş yerinde 4/1- a 29/06/1982- 05/07/1982 150097 sicil nolu Ortaş......
Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir. Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez....