Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı kooperatif vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R- Davacı vekili, müvekkilinin, kooperatif hissesini 03.03.2005 tarihli sözleşme ile dava dışı...'dan devir aldığını, kooperatifin...'ın 08.02.2005 tarihinde kooperatife başvurarak hissesini ...'a devrettiğini savunduğunu,...'dan kooperatifin savunduğu şekilde bir hisse devri ve başvuru yapmadığını öğrendiklerini ileri sürerek,... tarafından davalı ...'a yapılan hisse devrinin ve kooperatif kaydının iptali ile müvekkilinin kooperatif üyeliğine kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    Yalman'ın kendisine hisse devri karşılığı verilen dava konusu çeki ciro eden ... ...'nun eniştesi olduğu, dava konusu çekin 19/01/2009 tarihli hisse devrine karşılık verildiğini ve hisse devrinin gerçekleşmediğini bildiği, bedelsiz kalan çeki bile bile davacının zararına kötü niyetle iktisap ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 13.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      DAVA Davacı vekili asıl ve birleşen davalara ilişkin dava dilekçesinde; müvekkilinin ve davalı ...’un murisleri olan...’un davalı şirketin ortağı olduğunu, murisin, davalı ...’a, şirket ortaklığından kaynaklanan işlerin yürütülmesi için 16.02.2001 tarihli bir vekâletname verdiğini, ...’un bu vekâletnameye dayanarak murisin bilgisi ve izni olmaksızın şirkette bulunan hisselerinin tamamını 12.03.2001 tarihinde davalı ...’a muvazaalı bir şekilde devrettiğini ve ...’tan devraldığı hisseleri yalnızca kendisine satacağı yönünde bir taahhütname aldığını, murisin bu işlemi öğrenir öğrenmez söz konusu hisse devrinin iptali için dava açtığını, ancak hisse devrinin şirketçe onaylanmadıkça bir hüküm ifade etmeyeceğini öğrenmesi üzerine davadan feragat ettiğini ve 04.05.2001 tarihinde ...’u vekillikten azlettiğini, davalı şirketin söz konusu azilnameye rağmen 18.08.2002 tarih ve (3) sayılı kararı ile bu hisse devrine muvafakat ettiğini, aynı tarihte alınan (4) numaralı kararla ise ...’un aynı hisseleri...

        Somut olayda, davanın yasal dayanağı olarak her ne kadar 6183 sayılı Yasa'ya koşut olarak 2004 sayılı Kanun'un 72. maddesindeki "Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir." hükmü şeklinde düzenleme getirilmemiş ise de Anayasa'nın 141. maddesindeki, "Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir" hükmü gözetildiğinde, menfi tespit ve ödeme emrinin iptali isteminin istirdat istemine dönüştüğü ortadır. Bu doğrultuda dava konusu borcun yargılama esnasında ödenmiş olması nedeniyle istirdat istemine dönüşen davada, davacının istirdat istemi hakkında yapılacak araştırma ve inceleme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde görülmemiştir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

          Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/76 esas sayılı dosyası ile menfi tespit ve istirdat davasının kısmen kabulüne karar verildiğini ve davaya istinaden müvekkilinin icra dosyasına 25.314,01 TL ödeme yaptığını ileri sürerek bu meblağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, zamanaşımı def'inde bulunmuş, davanın esasına ilişkin olarak da davacı şirketin özelleştirilmesinin hisse satışı suretiyle gerçekleştirildiğini, "İhale Şartnamesi ve Hisse Satış Sözleşmesi" hükümleri uyarınca müvekkilinden talepte bulunulamayacağını, davacı tarafından düzenlenen devre esas bilanço ile geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir....

            Mahkemece, toplanan delillere göre, dava konusu çeklerin dava dışı şirket ile davalı ... şirketi arasında imzalanan faktoring sözleşmesine istinaden davalıya devredildiği, dava dışı şirket aleyhine açılan menfi tespit davasının kabul edildiği, kararın kesinleştiği, dava dışı şirkete karşı ileri sürülebilecek def'ilerin davalı ... şirketine de ileri sürülebileceği, bu nedenle menfi tespit isteminin yerinde olduğu, davacı tarafından yapılan ödemelerin tarihleri ve dava tarihi dikkate alındığında davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığı, bu nedenle istirdat davasının reddi gerektiği gerekçesiyle, davacının menfi tespit isteminin kabulüne, çeklerden dolayı borçlu olunmadığının tespitine, istirdat ve tazminat istemlerinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı...

              GEREKÇE : Dava, anonim şirket hisse devrinin iptali olmadığı takdirde hisse bedelinin tahsili davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, uyuşmazlığın çözümünde yetkili olan mahkeme noktasındadır. T15 T15 T15 T4 devrine ilişkin hisse devir sözleşmesi imzalanmıştır. Davacı tarafından, hisselerin iade edileceklerine duyulan güven sonucu devredildiğinden bahisle öncelikle hisse devrinin iptaline, olmadığı takdirde hisse bedelinin tahsiline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)'nun 14/2. Maddesi uyarınca, özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir....

              Buna göre, menfi tespit konulu ilamın, anılan maddeler karşısında kesinleşmeden takibe konulabilmesi olanaklı değildir. Menfi tespit istemi yargılama aşamasında istirdata dönüşse bile, yasa gereği bu tür ilamların icrası için kesinleşme şartı aranmalıdır. Somut olayda, takip dayanağı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 08/11/2021 tarihli 2020/551 esas ve 2021/761 karar sayılı ilamında, davacı vekilinin açtığı menfi (olumsuz) tespit davasında müvekkilinin borçlu olmadığı parayı cebri icra kanalıyla ödediğinden bahisle, mevcut olan menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek yargılamaya devam olunmasını talep etmiş olup, ilamda; "Davanın kabulü ile davacı takip borçlusunun İst 8. İcra Dairesi 2018/18222 Esas sayılı dosyasından davalı takip alacaklısına borçlu olmadığının tespiti ile İst 8....

              HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle, 1- )Davacı vekilinin yoksulluk nafakasının kaldırılmasına yönelik istinaf talebinin HMK'nın 352. maddesi uyarınca REDDİNE, 2- ) Davacı vekilinin menfi tespit, istirdat ve icra takibinin iptali istemine ilişkin sair istinaf sebepleri incelenmeksizin HMK 353/1- a-6 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının menfi tespit, istirdat ve icra takibinin iptaline ilişkin kararının (Hüküm fıkrasının 2,3,4,5,ve7.bentlerinin) KALDIRILARAK, dosyanın MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, diğer bentlerin aynen muhafazasına, 3- ) Peşin olarak alınan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye irat kaydına, 4- ) Davacının yoksulluk nafakasının kaldırılmasına yönelik istinaf talebi için peşin olarak alınan 54,40 TL istinaf karar harcının hazineye irat kaydına, 5- ) Davacının menfi tespit, istirdat ve icra takibinin iptaline yönelik istinafı için peşin olarak alınan 163,20 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 6- )Davacının istinaf aşamasında...

              ın mirasçıları olan birleşen davalıların ortak olduğu, pay defterinde davacıların murisinin hissesinin 3. bir şahsa devir edildiğinin kayıtlı olduğundan bu hisse devri iptal edilmediği müddetçe davacıların murisinin kurucu hissedar olduğunun tespitinde hukuki yararın bulunmadığı, birleşen dava yönünden birleşen davalılar vekilinin zamanaşımı itirazında bulunduğu, hisse devrinin yapıldığı 12.12.1964 tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK'nın 126/4. maddesine göre birleşen davanın 5 yıllık zamanaşımı süresinde açılmadığı, sürenin 12.12.1964 tarihinde başladığı, birleşen davanın zamanaşımından reddine karar verildiğinden davacılar murisinin her ne kadar kurucu hisse sahibi ise de pay defterine kayıtlı yönetim kurulu kararına dayalı bir hisse devrinin bulunduğu ve hisse devrinin iptali için açılan dava da reddedildiğinden davacılar murisinin hissesinin devri ile ortaklık sıfatı ve ortaklık sıfatına bağlı olarak da hisse senetlerinden ... bütün hakların sona erdiği, davacıların...

                UYAP Entegrasyonu