Somut olayda, sanığın ifade vermek için karakolda bulunduğu esnada, aynı olay nedeniyle ifadesine başvurulan başka bir şahsın ifadesine müdahale etmesi üzerine, uyarılınca, yüksek sesle ilçe emniyet müdürü olarak görev yapan katılanı kast ederek söylediği "buranın müdürünü zaten sevmiyorum, memurları da kendine benzetmiş, kulağını bir kere çektirdim adam olmadı, bu sefer kulağını, burnunu bir yerlerini çektireyim de akıllansın, akıllanmaya niyeti yok aslında, buradan sürdüreyim, o zaman anlar" şeklindeki sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı davranış niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, mahkumiyet kararı verilmiş olduğundan, hükmün bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun onama kararına katılmıyoruz....
CEVAP Davalı-davacı kadın birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin kendisine fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, ailesi ile görüşmesini yasakladığını, evden çıkmasına izin vermediğini, hamile iken dahi şiddet uyguladığını iddia ederek 4721 sayılı Kanun'un 162 inci maddesi uyarınca hayata kast ve pek kötü onur kırıcı davranış nedeniyle boşnama kararı verilmesini, ortak çocukların velâyetinin kendisine verilmesini, kendisi için aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocuklar için 200,00'er TL tedbir-iştirak nafakasına hükmedilmesini, 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesinin talep ve dava etmiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının 2016 yılının Kasım ayında müşterek evi terk ettiği ve küçük oğlu ...'yi yanında götürdüğü, ...'yı ise evde bıraktığı, ayrı yaşadığı sürelerde oğlu ...'yı arayıp sormadığı, diğer çocuğu ...'...
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 11/06/2021 NUMARASI : 2019/295 ESAS 2021/399 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının birlik görevlerini yerine getirmemesine, hem kadına hem ailesine hakaret ve küfür etmesine, eve gelmemesine uyuşturucu ve alkol kullanmasına, kadının ailesini evden kovmasına, vakıa olarak dayanıp tarafların pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış ve şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesine, 500 TL tedbir ve iştirak nafakası ile 50.000 TL maddi 50.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir ....
(Her ne kadar davalının davacıya şiddet uyguladığı ve yakışıksız ithamlarda bulunduğu Mahkememizce kabul görmüş ise de eylemlerin hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış kapsamında kalmadığı kanaatine varılarak davacının TMK’nın 162. maddesine dayalı boşanma talebinin reddine karar verilmiştir.)"...
arkadaşına ait olduğunu, 22.11.2019 tarihli kürtajın erkeğin rızası ile olduğunu, evlilik birliği içerisinde edinilen mallara öz sermayesiyle katkıda bulunmadığını belirterek yargılamanın iadesi isteminin reddine, aksi halde zina, hayata kast, pek kötü muamele ve ... kırıcı davranış ve evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, müvekkili yararına 1.000.000,00 TL maddî ve 2.000.000,00 TL manevî tazminata, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000,00 TL'nin düğünde takılan şimdilik 5.000,00 TL ziynet eşyası ile 20.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle erkekten tahsiline, ortak çocuk için aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....
Reyhan Dervişoğlunun beyanından davacının davalıya boynunu sıkmak suretiyle şiddet uyguladığı, tehdit ettiği, evlilik birliğinin TMK 166/1 maddesi gereği temelinden sarsıldığı, tarafların bundan sonra tekrar bir araya gelmelerinin mümkün olmadığı ve taraflar arasında yaşanan olaylardan sonra tarafları birlikte yaşamaya zorlamanın anlamsız olacağı ve meydana gelen olaylarda davacı-karşı davalının ağır kusurlu olduğu anlaşıldığından, asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, tarafların boşanmalarına, davalı/karşı davacı tarafın TMK'nun 161/1 ve 162.maddeleri uyarınca zina ve onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma taleplerinin ise ispat edilememesi nedeniyle ayrı ayrı reddine, müşterek çocuklar Ahmet Poyraz Atiş ile Zeynep Şimal Atiş'in davalı anne ile birlikte yaşıyor olmaları ve davalı annenin bakım ve ve gözetimine ihtiyaç duymaları nedeniyle velayetlerinin davalı/karşı davacı anneye verilmesine, tarafların sosyo-ekonomik durumları dikkate alınarak müşterek...
kötü muamele ve onur kırıcı davranış nedeniyle boşanmalarına, bu talep kabul edilmediği taktirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, çocuğun velayetinin davacı anneye verilmesine, çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir/iştirak nafakası, davacı kadın için 1.000,00 TL tedbir/yoksulluk nafakası, nafakaların boşanma kararın kesinleştiği tarihten itibaren her yıl %10'dan aşağı olmamak üzere enflasyonun daha yüksek olması halinde enflasyon oranında artırılmasına, yine davacı kadın için 40.000,00 TL maddi tazminat, 50.000,00 TL manevi tazminat ile kadına ait 23.738,00 TL paranın davalı erkekten alınmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı kadın tarafından erkeğin davasının kabulü, kadının kendi davasında özel boşanma sebebine bağlı olarak hüküm kurulmaması ve kusur belirlemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı kadın, öncelikle pek kötü davranış (TMK.md.162), olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK.md. 166/1) hukuki sebebine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir. O halde, toplanan delillerin öncelikle pek kötü davranış yönünden değerlendirilip sonucu uyarınca hüküm tesisi gerekirken, bu yönde bir değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde kadının davası yönünden tarafların Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmesi doğru olmamıştır....
KARŞI OY YAZISI Tefhim edilen kararda münhasıran zina ve onur kırıcı davranış sebebine dayalı açılan davayı kabul ederek eşlerin "boşanmalarına" karar veren yerel mahkeme gerekçeli kararda tefhim ettiği hükme aykırı olarak evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma kararı vererek usul hükümlerini ağır şekilde ihlal etmiştir....
CEVAP Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, davalının aleyhine açmış bulunduğu boşanma davasında evlilik birliğinin devamı esnasında sorunları yaratan, yarattığı sorunlardan sonra da davalıya kötü davranan, döven, hakaret eden, evden dışarı atan ve onur kırıcı davranışlarda bulunanın davacı olduğunu, davalının ortak evi kendi serbest iradesiyle terk etmediğini, davacının, davalıyı dövmesi, sözlü ve fiili olarak kötü muamelede bulunarak ve evden dışarı attığını, davacının bu kötü, onur kırıcı davranışı sonunda, davalının mahallede komşusu olan ...’un evine sığındığını....