Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 13.2.2002 t., 2002/10-21 E., 2002/70 K. sayılı anılan kararında belirtildiği üzere; Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 29’uncu maddesinin 4’üncü bendinde, “Bir kimsenin Türk sigortasına girişinden önce bir Alman Rant Sigortasına girmiş bulunması halinde, Alman Rant Sigortasına girişi, Türk sigortasına giriş olarak kabul edilir.” Hükmüne yer verilmiş ise de bu hüküm, sözleşmenin 27’inci ve 29’uncu maddeyle bir bütün olarak yorumlanmadıkça tek başına uygulanamaz. Nitekim 29’uncu maddenin 3’üncü bendinde, 27’inci maddeye yollamada bulunularak, “...ancak, sözleşmenin 27’inci maddesine göre bir aylık veya gelir talep etme hakkının mevcut olması halinde, aşağıdaki hükümler uygulanır.” Denmektedir. Kaldı ki, sözleşme hukukunda, sözleşme bir bütün olarak yorumlanıp aleyhe ve lehe olan hükümler birlikte uygulanır. Bu ilke, özel hukuk sözleşmelerinde olduğu gibi sosyal güvenlik sözleşmeleri bakımından da geçerlidir....

    Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesinde, Türk sigortasına girişten önce, Alman rant sigortasına girilmiş bulunması halinde, Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin, Türk Sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceği yönünde açık hüküm bulunurken; söz konusu Uluslararası sözleşmede, yurtdışında geçirilen çalışma sürelerinin, akit ülke mevzuatına göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilmesi aşamasında, hangi sigortalılık niteliğine göre borçlanılabileceği konusunda açık ve özel bir düzenleme yer almamaktadır. Bu durumda, 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanılacak sürenin, 5510 sayılı Kanunun 4/I-b maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekirken; Mahkemece, aksinin kabulü isabetsiz bulunmuştur. 3- Yine, Mahkemenin, henüz yapılmış bir borçlanma işlemi bulunmadan, sigorta başlangıcına ilişkin kabulü de eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır....

      Sigortasına giriş tarihinin, 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanılması ile mümkündür. Öte yandan; 11.09.2014 tarihli Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanunun 29'uncu maddesi ile 3201 sayılı Kanunun 5'inci maddesinin beşinci fıkrasına “Ancak uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde Türk sigortasına girişinden önce âkit ülke sigortasına girdiği tarihin Türk sigortasına girdiği tarih olarak kabul edileceğine ilişkin özel hüküm bulunan ülkelerdeki sigortalılık sürelerini borçlananların âkit ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilir.” cümlesi eklenerek; yurtdışında ilk defa çalışmaya başlayanların bu çalışmalarının ilgili sözleşme kapsamında Türkiye'de sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edilebilmesi 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanma yapma şartına bağlanmıştır. Unutulmamalıdır ki; ......

        Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 27.01.2014 tarih ve 2008/569-2014/3 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkili, davalı ve dava dışı arasında imzalanan acentelik sözleşmesi uyarınca müvekkiline davalıya ait hayat sigorta sözleşmeleri, dava dışı şirkete ait ise elementer alanda sigorta poliçesi düzenleme yetkisi verildiğini, davalı şirket ve dava dışı şirketin birlikte düzenledikleri azilname ile müvekkilinin sözleşmenin 18 ve 19. maddelerini içeren prim tahsilatı ile ilgili şartlara uyulmadığı belirtilerek sözleşmenin feshedildiğini, hayat sigortası alanındaki sigorta primlerini davalı şirketin kendisinin tahsil ettiğini, müvekkilinin hayat sigorta...

          Yukarıda belirtildiği gibi dava tüketici kredisine dayalı olarak yapılan hayat sigortasına ilişkin vefat tazminatına dairdir. Davacıların murisi sözleşme yapılırken hastalıklarla ilgili beyanda kendisinde bu hastalıkların bulunmadığına dair şıkkı işaretlemiştir. Şüphesiz ki böyle bir beyan murisi bağlar. Davalı sigorta şirketi cevap dilekçesinde ve aşamalarda murisin kendisinde var olan hastalığını gizlediğini ve dolayısıyla tazminat sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürmüştür. Poliçelerin tanzim edildiği ve rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nın 1435. maddesi ile sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki sigortalının doğru bilgi verme (beyan) yükümlülüğü düzenlenmiştir....

          Sigortasına giriş yapan davacının, ... Cumhuriyeti ile Federal ... Cumhuriyeti arasında bağıtlanan ... Güvenlik Konusunda Yapılan Sözleşmenin 29/4.madde hükmü gereğince, ... ... Sigortasına giriş tarihinin, ... sigortasına giriş tarihi olarak esas alınıp alınamayacağına ilişkindir. ... Cumhuriyeti vatandaşlarının yurt dışında geçen çalışma sürelerinin ... güvenlikleri bakımından değerlendirilebilmesi amacıyla,çalışan sayısının yoğunluğu, ekonomik ve ticari ilişkilerin gelişmişlik düzeyi gibi kriterler dikkate alınarak çok sayıda devletle ... güvenlik sözleşmesi imzalanmış ve anayasal yönteme uygun biçimde yürürlüğe konulmuş olup, bunlardan birisi de “... Cumhuriyeti ile Federal ... Cumhuriyeti Arasında ... Güvenlik Konusunda Yapılan Sözleşme’dir.” Gerçekten anılan ... Güvenlik Sözleşmesinin 29.maddesinin 4.bendi “Bir kimsenin ... sigortasına girişinden önce bir ... ... sigortasına girmiş bulunması halinde, ... ... Sigortasına girişi, ......

            Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle; 10.04.1965 tarihli resmi gazetede yayımlanarak 01.11.1965 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren .....arasında imzalanan .... uzun vadeli sigorta kollarından olan “Malüllük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları (aylıkları)” başlıklı beşinci bölümde düzenlenen konuya ilişkin Ek Sözleşmenin 29’uncu madde 4’üncü fıkrasının “(4) Bir kimsenin ...sigortasına girişinden önce bir ... rant sigortasına girmiş bulunması halinde, .... rant sigortasına girişi, ... sigortasına giriş olarak kabul edilir.” hükmünü içermekte olup, anılan Uluslararası İkili Sözleşme hükmü ile sözleşme hükmünün düzenlendiği bölüm birlikte değerlendirildiğinde, bir kimsenin ... sigortasına girmeden önce, sözleşme hükmü kapsamında, malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından ...rant sigortasına girmiş bulunması halinde, rant sigortasına giriş tarihinin, ... sigortasına giriş tarihi olarak kabul edilmesi gerekeceği düzenlenmiştir....

              Kaldı ki, 1985 tarihli Sözleşmenin 27 ve 29/3. maddeleri “sözleşme aylığı/kısmi aylık” ile ilgili olup, 29/4. maddede yer verilen “Bir kimsenin Türk sigortasına girişinden önce bir Alman Rant Sigortasına girmiş bulunması halinde, Alman Rant Sigortasına girişi, Türk sigortasına giriş olarak kabul edilir” hükmünün yorumlanmasında birlikte ele alınamaz. Yapılacak değerlendirme, “sigortalılık başlangıcı için borçlanma yapılmış olması” koşuluna değil, olsa olsa “Hukuki yarar” dava şartına göre olabilir.  Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin, Türk sigortasına giriş olarak kabul edilebilmesi için “borçlanmanın yapılmış olması gerektiği” gibi bir koşulun Sözleşmede önkoşul olarak ileri sürülmemiş olması karşısında, davacının “hukuki yararı”nın bulunması halinde isteminin kabulü gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.12.2015 gün ve ...../.....-..... Esas, ...../..... sayılı kararı da bu doğrultuda olup, emsal niteliktedir....

                edilir" hükmünün düzenlendiği, davacının herhangi bir Türk Sigortasına girişten önce ilk defa 24.01.2000 tarihinde Hollanda'da uzun vadeli sigorta kollarından olan malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi bir işte çalışmaya başladığından, sözleşme uyarınca sigortalılık başlangıç tarihinin 24.01.2000 tarihi olduğu, ev kadınlığı süresinin çalışmaya dayalı sigortalılık niteliğinde kabul edilemeyeceği kanaatine varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş, bu düşünce ve kanaatlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

                Adana 2.Asliye Ticaret Mahkemesi; davanın dayanağı hayat sigorta sözleşmesi olup ticari kredi sözleşmesi olmadığını, hayat sigorta sözleşmelerinin niteliği gereği, sigortalı tarafın mesleği ne olursa olsun (tacir, esnaf, işçi, memur vs.) gerçek kişi ve tüketici olması dışında bir seçenek olmadığını, bu nedenle, davacının miras bırakanı tüketici olup, davalı sigorta şirketi ile arasındaki hayat sigortası sözleşmesine dayalı olarak talepte bulunulduğundan 6502 sayılı yasa kapsamında kalan uyuşmazlığı çözme görevi Tüketici Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Dava, Hayat Sigortası Poliçesinden Kaynaklı Tazminat davasıdır. Eldeki uyuşmazlığa konu davada sorun, ticari nitelikteki kredi sözleşmesi nedeniyle yapılan hayat sigortasından doğan tazminat isteminde, davacıların murisinin kredi nedeniyle tacir mi yoksa hayat sigortası hizmeti bakımından tüketici mi sayılacağı noktasında toplanmaktadır. Davacılar murisi ... ...'...

                  UYAP Entegrasyonu