Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

konu edilen taşınmazı davacıya satmadığını,söz konusu 12.06.1983 tarihli harici satış senedinde de satış bedelinin belirtilmediğini,davacının satış bedeli olarak 4.500 DM kararlaştırıldığını ve kendisine ödediğini ispat etmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir....

    Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde iş makinesinin harici satış protokülü gereğince davaya konu senedin davacı tarafından davalıya verildiği, satış sözleşmesine konu iş makinesinin gerçek sahibinin davalı değil, dava dışı ... olup harici satış sözleşmesinin geçersiz olduğu, taraflarca verilenlerin iadesi gerektiği, hal böyle olunca davacının menfi tespit isteminin yerinde olduğu, tarafların satış sözleşmesinden dönerek aynı araçla ilgili kira sözleşmesi akdettiği, aracın davacı yedinde kaldığı, akabinde iş makinesinin davalıya teslim edildiği, aracın davacı tarafından kullanılması nedeniyle doğan zararın senet bedelinden mahsubu talebinin yerinde olmadığı, sözleşme konusu iş makinesinin satış protokolü ile davacıya teslim edildiği, davacının öncesinde bu sözleşmeye istinaden sonrasında ise taraflar arasında akdedilen kira sözleşmesine dayalı olarak iş makinesini kullanmaya devam ettiği, davacının zilyetliğinde bir süre iş makinesinin bulunması ve kullanması satış...

      Temyize konu iş bu dava, taraflar arasında düzenlenen konut (projesinde sığınak) satış sözleşmesinden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir. Taşınmazın aynına taalluk etmekte olup, bu kabil satışlarda resmi şekilde yapılması gerekir. Taraflar arasında satışa konu taşınmaz tapulu olup, kat mülkiyeti yasası uygulamasına göre sığınak olarak tescil edilmesi gerektiği Belediye Encümeninin 29.5.2005 tarihli kararından anlaşıldığı gibi ihtilaflıda değildir. Harici satış sözleşmesine konu taşınmaz, mimarı projede sığınak olduğu ortak mahallerden olduğundan satış sözleşmesi geçersizdir. Uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için geçerli bir sözleşme olması gerekir. Sözleşme geçersiz olduğundan 4822 sayılı kanun ile değişik, 4077 sayılı kanundan kaynaklanan bir uyuşmazlık söz konusu olmayıp anılan yasanın uygulanması mümkün değildir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İtirazın iptali ve alacak Uyuşmazlık, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkin olup, taraflar arasında kiracılık ilişkisi bulunmamaktadır. Bu durumda hükmün temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışında olup, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'ne ait bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na gönderilmesine, 03.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın harici satış sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğunu, davacıların murisi, -----davalı müvekkilinin .------ trafikte adına kayıtlı -----Plaka sayılı ticari taksi plakasının %25 hissesinin bila tarihli harici Ticari Plaka Satış Sözleşmesi ile satın aldığını, davacıların murisinin Bila tarihli harici Ticari Plaka satış sözleşmesi gereğince 20.01.2011 tarihinde 152.500,00 TL satış bedelini ödendiği halde kiralarının ödenmediğini gibi satış sözleşmesi ile satın aldığı aracın noterde satışının yapılarak trafikte devrinin yapılmadığı idddiasıyla sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ticari taksilerin dava tarihi itibariyle 1/4 değeri olarak şimdilik 152.500,00 TL nin tahsilini talep ve dava edilerek Asliye Hukuk Mahkemesine açıldığını,-----....

            Reddine.Tarafların diğer temyiz itirazlarına gelince, harici satış sözleşmesinin hukuken geçersiz olması nedeniyle, 10.07.1940 tarihli 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve haksız iktisap kurallarına göre herkesin aldığını iade ile yükümlü bulunduğu ve tarafların aldıklarını iade edeceği yolundaki genel ilke ve kabul karşısında, öncelikle; taşınmazı haricen satın alana ödenmesi gereken miktarın ne olacağı ve iade kapsamının belirlenmesi gerekir. İadesi gereken bedel; harici satış sözleşmesinde gösterilen bedel mi? taşınmazın dava tarihindeki güncellenmiş (rayiç) bedeli mi? yoksa harici satışta ödenen satış bedelinin denkleştirici adalet kuralına göre iadenin talep edildiği tarihte uyarlama sonucu ulaştığı alım gücü müdür? Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (YHGK)'nun 07.02.2001 tarih, 13/1729-32 sayılı kararında ifade edildiği şekilde; geçersiz harici satış sözleşmesi nedeniyle yanlar verdiklerini sebepsiz zenginleşme veya mülkiyet (İstihkak MK 618....

              DELİLLER : Tapu kaydı, düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi, düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi, vekaletname, delil listeleri, sunulan ve toplanan deliller ile tüm dosya kapsamı, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Dava dışı Murat Aydın'a vekaleten davacı vekil T1 ile davalı arasında noterde düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi akdedilmiş olup dava T1 adına açılmış olup HMK'nun 114/1- d maddesi uyarınca davacının dayanak satış vaadi sözleşmesinde alıcı olmadığı, satın almayı vaat eden Murat Aydın'ın vekili olduğu ve satış vaadi sözleşmesini vekil sıfatıyla imzaladığı, temsilci niteliğine sahip bulunmadığını ve davayı takip yetkisine sahip olmadığı anlaşılmakla yerel mahkemenin kararı ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup doğru görülmüştür....

              "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi - K A R A R - Uyuşmazlık, harici taşınmaz satışı sözleşmesinden kaynaklanan alacağa ilişkin olup, uyuşmazlığın niteliğine göre, kararın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 13. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 06.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Taraflar arasındaki uyuşmazlık; 28/09/2009 tarihli davacı ile dava harici Mehmet Balaban arasındaki taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin alacağın temliki hükmünde olup olmadığı, buna göre davacının söz konusu sözleşmeye dayanarak davalılardan alacak isteminde bulunmakta haklı olup olmadığının tespiti noktasında toplanmaktadır. Davacı ile dava harici Mehmet Balaban arasındaki taşınmaz satış vaadi sözleşmesi incelendiğinde; Mehmet Balaban'ın, davalılar murisi ile imzaladığı satış vaadine konu taşınmazları, bu kez davacıya satıp devretmeyi vaat ettiği görülmektedir. Bu bağlamda söz konusu sözleşme, alacağın temliki mahiyetinde değildir....

                O halde; davalının bayii-yüklenici edimini yerine getirmediğine göre harici satın almadan kaynaklanan varsa kişisel hakkı bu hakkını kendi bayii olan yükleniciye karşı kullanması gerekeceği açıktır. Böylesi bir harici satıştan dolayı kayıt maliklerinin sorumlu tutulmasına ve onlar aleyhine 10.07.1940 tarih, 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince harici satış bedelinden kaynaklanan hapis hakkı tanınmasına yasal olanak bulunmadığı benimsenmek ve davacının taşınmazdaki payından kaynaklanan hakkına üstünlük tanınmak suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Ne var ki; davalı taraf savunmasında satış bedelinin yanı sıra taşınmaz için zorunlu ve faydalı masraf yaptığını, taşınmazda değer artışına neden olduğunu da dile getirdiği halde mahkemece bu konuda bir değerlendirme yapılmamıştır....

                  UYAP Entegrasyonu