Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece toplanan deliller doğrultusunda, dava konusu bononun taraflar arasında yapılan harici taşınmaz satış sözleşmesindeki satış bedeline karşılık olarak davacı tarafından davalıya verildiği, taşınmazın mülkiyetinin davacıya geçirilmediği, sözleşmenin resmi şekil şartlarına haiz olmadığından geçersiz olduğu, sözleşme sebebiyle verilen bonodan dolayı davacının sorumlu tutulamayacağı, davalı yanca ileri sürülen iddiaların bu davanın konusu olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne icra takibine konu bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine, kötüniyet tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....

    Ancak, Türk Medeni Kanununun 994. maddesi hükmünde " iyi niyetli zilyet, geri vermeyi isteyen kimseden şey için yapmış olduğu zorunlu ve yararlı giderleri tazmin edilmesini isteyebilir ve bu tazminat ödeninceye kadar şeyi geri vermekten kaçınabilir" düzenlemesine yer verilmiş, 10.7.1940 tarih 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da haricen yapılan taşınmaz mal satışından dönüldüğünde satış bedelini geri vermeyen tarafın taşınmaz malın kendisine verilmesi için karşı tarafı zorlamayacağı öngörülmüştür.Anılan düzenlemelerin öngördüğü husus davalı yararına hapis hakkı tanınması olup, kapsamının zorunlu ve yarralı giderler ile harici satış bedelinden ibaret olacağı kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, anılan yasal düzenlemeler gözetilerek belirlenecek giderler ve ödendiği saptanacak harici satış bedeli üzerinden davalı yararına hapis hakkı tanınmak suretiyle Lütfü'nün elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, birleşen davanın davacısı İ......'...

      Bu nedenle resmi memur önünde yapılmayan harici satış senetlerine değer verilemez ve buna dayalı olarak iptal ve tescil isteğinde bulunulamaz. Ancak geçersiz sözleşmeden dolayı ödenen satış bedelinin uyarlama ve denkleştirici adalet kuralları, tefe-tüfe endeksleri, altın, döviz fiyatlarındaki artış oranları, memur ve işçi ücretlerindeki artışlar ile 10.07.1940 tarih ve 1939/2 Esas, 1940/77 Karar, 07.06.1939 tarih ve 1936/31 Esas, 1939/47 Karar sayılı YİBK Kararlarının kapsamları da gözetilerek dava tarihine kadar ulaştığı değerin istenmesi mümkündür. Başka bir ifadeyle tapulu taşınmazın harici satışına değer verilemez ve mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmez....

        a harici satış sözleşmesiyle satılıp teslim edildiğini, buna göre kaza tarihinde davalıların murisinin işleten sıfatının olmadığını savunmuş ise de; yukarıda açıklanan yasa hükmü karşısında araç kaza tarihinde sigorta ettiren davalıların murisi ... adına kayıtlı olup harici satış sözleşmesi geçerli olmadığından, mahkemece yargılamaya devamla taraf delilleri toplandıktan sonra varılacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, delillerin hatalı değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 21.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          MAHKEME: "........Dava dilekçesi ve ekleri, bilirkişi raporu, dosya içerisine alınan evraklar ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden (ön ödemeli konut sözleşmesi) kaynaklı meskenin süresinde teslim edilmemesi nedeniyle ödenen bedelin iadesi, kira geliri ve tazminat isteminde bulunmuştur. Davanın dayanağı olan ve taraflar arasında haricen düzenlenen 05/12/2018 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi; davacının 50.000,00 TL ödediği, davalı-satıcının belirtilen süre ve şartlarda teslim etmeyi, davacı-alıcının da satış bedelini ödemeyi taahhüt ettiği ve teslim edilmediği taktirde her ay için 1.000,00 TL kira bedeli ile 20.000,00 TL cezai şart(tazminat) konulduğu sözleşmedir....

          Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin ara kararının hukuka aykırı olduğunu, dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ederek müvekkilinin dava konusu taşınmazı haricen bedeli karşılığında ve bedelini ödeyerek davalıdan satın aldığını, 2016 yılı başından bu yana harici satış nedeni ile zilyetliğin ve kullanımın davacıda olduğunu, bu satışın herkesçe bilindiğini, davalının satışa rağmen tapu devrine yanaşmadığını, davada haklılıklarını ortaya koyan belgelerin dosyaya sunulduğunu, yaklaşık olarak ispatın sağlandığını belirterek yerel mahkeme ara kararının kaldırılarak dava konusu taşınmaza ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir. Açılan dava; harici satış sözleşmesi iddiasına dayalı tapulu yerin harici satışından kaynaklanan tapu iptali ve tescil, kademeli olarak tazminat istemine ilişkindir. İhtiyati tedbir, 6100 Sayılı HMK'nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İtirazın iptali ve alacak Uyuşmazlık, harici taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkin olup, taraflar arasında kiracılık ilişkisi bulunmamaktadır. Bu durumda hükmün temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışında olup Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'ne ait bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 26/11/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Davacı, dava konusu taşınmazı noterde düzenlenen düzenleme şeklindeki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile Gerekse harici gayrimenkul satış, zilyetlik ve tasarufluk sözleşmeleri ile 20.12.1999 tarihinde davalıdan satın almıştır. Davacı ile davalı arasında yapılan 20.12.1999 tarihli düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi, taraflarını bağlayan hukuken geçerli bir sözleşmedir. Davalı satıcı sözleşmedeki edimini yerine getirmemiştir. Dava konusu taşınmaz dava dışı belediye tarafından kamulaştırılması üzerine mahkeme kararı ile taşınmazın davalı ve diğer dava dışı hissedarlar adına olan paylarının iptali ile belediye adına tesciline karar verildiği gibi Kamulaştırma nedeni ile davalı adına 114.253,13 Tl nin ödenmesine karar verildiği anlaşılmıştır....

              Taraflar arasında imzalanan 06.08.2008 tarihli harici satış sözleşmesi ile özellikleri sayılan villanın satışı hususunda anlaştıkları, satış bedeline istinaden 150.000 İngiliz Poundunun davacı tarafından davalıya ödendiği, daha sonra bu bedelin 105.000 Poundunun davalı tarafından iade edildiği tarafların kabulundedir. Yine taraflar arasında 16.01.2009 tarihli ve "06.08.2008 tarihli Satış Sözleşmesine İLAVE" başlıklı belgenin imzalandığı, anılan belgenin 2. maddesinde ise " Sözleşmenin IV ana maddesinin 7. bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir: "taraflar her türlü yükümlülüklerini yerine getirdiği, yasa ve sözleşmeden doğan prosedürlerin hepsi tamamlandığı halde taraflardan herhangi biri sözleşmeden vazgeçer ise veya sorumluluklarını yerine getirmez ise sözleşmeden vazgeçen taraf diğer tarafa o tarihe kadar ödenilmiş meblağın %15 i kadar ceza ödeyecektir....

                Mahkemece davanın harici taşınmaz satışından kaynaklanan tapu iptali ve tescil ile tazminat davası olduğu, davacı tarafça 27.02.2009 tarihli taraflar arasında imzalanan satış sözleşmesi ile A12 sayılı villanın satışına ilişkin sözleşmeye dayanarak muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil talep edilmiş ise de tapulu taşınmazda adi şekilde yapılan satış ve satış vaadi sözleşmelerinin geçersiz olduğu, ayni hakkı bulunmayan davacının geçersiz sözleşmeye dayanarak tapu iptali ve tescil davası açamayacağı, sözleşme gereği satıcı davalı şirkete ödemiş olduğu bedelin iadesini talep edebileceği, ancak davacının davasını tapu iptali ve tescil davası olarak devam ettirmek istediğini beyan ettiği, geçersiz sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın da geçersiz olduğu, yani geç teslim nedeniyle kira kaybını da talep edemeyeceği, ayrıca taşınmaz üzerindeki binalar projesine ve imar düzenlemesine uygun olarak yapılmadığından arsa payınının belirlenerek davacı adına tescilinin de talep edilemeyeceği, davalı...

                  UYAP Entegrasyonu