Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ortak mirasbırakan ya da elbirliği şeklinde tüm mirasçılar adına kayıtlı bulunan tapulu taşınmazlardaki miras paylarının, mirasçılar arasında harici olarak yazılı senetle satışı geçerli bulunmakta ise de; söz konusu satış senedine dayanılarak iptal ve tescil davasının açılabilmesi için, başlangıçta geçerli olarak yapılan mirasçılar arasındaki harici satış senedinin geçerliliğini koruyor olması gerekir. Başka bir anlatımla, mirasçılar arasında yapılan harici satış sözleşmesinden dönülmemiş olması gerekir. Dosya kapsamından; 1977 yılında yapılan tapulama çalışmalarında dava konusu 149 parsel sayılı taşınmazın tamamının belgesizden intikalen ve taksimen zilyetlik nedeni ile tarafların ortak mirasbırakanı ... adına tespit edildiği, taşınmazın 22.04.1983 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edildiği, dava konusu taşınmazda muris ... ...'...

    Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, önce müvekkili şirket ile sözleşme imzaladığını, böylece taşınmaz hissesini devralmak iradesini ortaya koymuş olduğunu, tesisin tamamlandığını, faaliyetine devam etmekte olduğunu, müvekkili şirket ile davacı arasında, imzalanan sözleşme, devre mülk hakkına ilişkin hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi olduğunu,davacı taraf ile aktedilen sözleşme bir devre tatil değil, hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi olduğunu, bahsi geçen sözleşmenin kat mülkiyeti kanununa tabi olduğunu, davacı tarafın imzasını taşıyan sözleşmenin, KMK' ya tabi bir hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi olduğunu, kapıdan satış sözleşmesi olmadığını, müvekkilin şirketin kusurunun bulunmadığını, davacı yanın kendi isteği ve iradesi ile imzaladığı ve karşılıklı edimlerin ifa edilmiş bir sözleşmeden caymak istemesi kötü niyetli hareket ettiğinin göstergesi olduğunu, haksız davanın usulden ve esastan reddini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine...

    MAHKEMESİ Dava, hile ile (satış yapılan daire dışında imarsız başka bir daire gösterilmek suretiyle) yapılan satış nedeniyle uğranılan zararın tazmini için açılmış tazminat davasıdır. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunup bu sözleşmeden kaynaklanan haksız eylem nedeniyle uğranılan zararın tazmini talep edildiğinden davanın bu niteliğine göre inceleme görevi ... ....... Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere ... ....... Dairesine gönderilmesine, 04.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Mahkemece; 18/11/2020 tarihli ara kararı ile davanın satım sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve menfi zarar taleplerine ilişkin olduğu, HMK 289 vd maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir kurumuna göre, somut uyuşmazlıkta konusu davalı tarafın taşınmaz malları ve banka hesapları değil, sözleşmeden kaynaklanan para alacağı olduğu, davalının taşınmaz malları ve banka hesapları hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuken mümkün bulunmadığı gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiştir. Karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur....

        Buna göre Mahkemece öncelikle, dava konusu edilen yerin harici satış senetlerine konu edilen taşınmaz olup olmadığının veya o taşınmazdan gelip gelmediğinin saptanması, sonrasında ise dava dışı ...'...

          Taraflar arasındaki uyuşmazlık; harici araç satış sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Karayolları Trafik Kanunu'nun 20/d maddesi uyarınca trafikte tescilli araçların mülkiyetini nakledici nitelikte sözleşmelerin noterde yapılması zorunludur. Bu hükme aykırı olarak yapılan sözleşmeler hukuken geçersizdir. Ancak, geçersiz sözleşmeden kaynaklansa dahi, sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda TBK. 146.'ıncı maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Somut olayda; uyuşmazlık sözleşme ilişkisinden doğduğu için olaya sözleşme zamanaşımı süresi uygulanacaktır. Buna göre; harici satışın yapıldığı 20.07.2004 tarihinden davanın açıldığı 10.12.2010 tarihine kadar 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmamıştır. O halde mahkemece, davalının zamanaşımı def'inin reddi ile işin esası incelenerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir....

            -TL borcunun kendisi tarafından ödendiğini, bakiye borcu ödeyeceği sırada çekişmeli taşınmaz üzerinde hacizler olduğunu öğrenmesi üzerine öncelikle hacizlerin kaldırılmasını alacaklı taraftan talep ettiğini, ancak davacı ...'in, babası adına kayıtlı çekişmeli taşınmazı ... icra müdürlüğünün bir takip dosyası üzerinden ihale ile satın aldığını, taşınmazın kendi zilyetliğinde olduğunu ve yaklaşık 3 senedir taşınmaza toplamda 3.000,00 TL civarında masraf yaptığını bildirip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, çekişmeli taşınmaza davalının haksız el attığının sabit olduğu ancak davacının babası ile davalı arasında yapılmış bir harici satış sözleşmesinin varlığı ve davacının da harici satıştan bilgisi olması nedeniyle harici satış bedeli olarak ödenen 37.000,00 TL üzerinden davalıya hapis hakkı tanınmak suretiyle davalının çekişmeli 2681 sayılı parsele el atmasının önlenmesine karar verilmiştir....

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13/05/2009 gününde verilen dilekçe ile asıl davada harici satım sözleşmesinin aynen ifası ve tazminat, birleştirilen davada gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl ve birleştirilen davanın reddine dair verilen 21/09/2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi asıl davada davalı birleştirilen davada davacı ... Sağlıklı Yaşam Emlak Kuyumculuk İnşaat Gıda Turizm Tekstil ve San. Ltd. Şti. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Asıl dava, harici satım sözleşmesinin aynen ifası ve tazminat, birleştirilen dava gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir....

                Mahkemece davanın harici satış ve zilyetliğe dayalı mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat talebi olarak değerlendirildiği görülmektedir. Tapuda kayıtlı taşınmazların harici satışı TMK'nun 706, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237 ( 818 sayılı BK'nun 213. madde 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60. ve 89 maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve satın alana herhangi bir hak bahşetmez. TMK'nun 706. maddesinde öngörülen resmi şekil bir ispat şartı olmayıp bir geçerlilik şekil şartıdır. Bu husus 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237. maddesinde "taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için resmi şekilde düzenlenmesi şarttır" şeklinde açıklanmıştır. Bu nedenle davacı tarafın resmi memur önünde yapılmayan harici satış senetlerine değer verilemez ve buna dayalı olarak iptal ve tescil isteğinde bulunulamaz....

                  Davacılar vekili harici satış sözleşmesi ile taşınmazın satın alındığını, o tarihten bu yana davacıların murisi ve davacılar tarafından kullanıldığını, ancak tapuda devrin yapılmadığını ve kayıt malikinin ölümünden itibaren 20 yıllık sürenin geçtiğini ileri sürmüştür. 3. Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu taşınmazın12.10.1961 tarihinde yapılan kadastro çalışmalarında senetsizden Ali oğlu ... adına tespit edildiği, tutanağın 23.08.1963 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edildiği, kayıt maliki olan Ali oğlu ...’ın 29.02.1980’de öldüğü, tapuda mirasçıları adına intikalin 10.12.1996 tarihinde yapıldığı ve davacıların 10.11.1969 tarihli basit yazılı harici satış sözleşmesine dayanmakta olup resmi satışa yönelik dosya kapsamında bir iddia ve ispat bulunmadığı anlaşılmaktadır. 4....

                    UYAP Entegrasyonu