"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı asil, davalının senede dayalı icra takibi yaptığını, senetteki imzanın kendisine ait olmadığını belirterek takibin iptaline ve en az % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Yargılama sırasında davacı icra takip borcunu ödediğini iddia ederek davaya istirdat davası olarak devam edilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
İİK'nın 72/5. maddesi gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir(Çavdar, Seyit, İtirazın İptali,Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara, 2007,s.803)....
Az yukarıda da açıklandığı üzere 6762 sayılı TTK’nın 600/2. maddesine göre, senetten sorumlu olanlar ancak cirantaya karşı ileri sürebilecekleri def’îleri hamile karşı dermeyan edebilirler. Buna karşılık, ciro edilen kişi senetten doğan hakkın maliki olmadığından, senetten dolayı sorumlu olanlar, senedi tahsil cirosu ile ciro edenin şahsına karşı sahip oldukları def’îleri senedi tahsil cirosu ile devralan hamile karşı ileri süremezler. Senedi tahsil cirosu ile devreden ciranta aleyhine açılması gereken menfi tespit davası senedi elinde bulunduran ... aleyhine açılamaz. Bu nedenlerle davacıların, tahsil cirosu ile senedi elinde bulunduran hamile karşı menfi tespit davası açamayacağı gözetilerek davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. Her ne kadar kısa kararda istinaf yasa yolunun açık olduğu belirtilmiş ise de, bunun maddi hatadan kaynaklanıp resen düzeltilebileceği değerlendirilerek gerekçeli kararda düzeltilmiştir....
Diğer yandan harici senet davacı ile davalılardan ...arasında düzenlenmiş olup, taşınmazı tapuda satın alan iyiniyetli üçüncü kişi durumundaki diğer davalı ...'a karşı ileri sürülmesi de mümkün değildir. Mahkemece açıklanan hususlar gözetilerek davacının tapu iptali ve tescil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken harici senede değer verilerek yazılı şekilde kabule karar verilmesi doğru olmamıştır. Ancak davacı tarafın, tapu iptali ve tescil isteğinin yerinde görülmemesi halinde terditli olarak alacak isteğinde de bulunduğu anlaşılmaktadır. Kural olarak geçersiz sözleşmeye dayalı taşınmaz alım satımlarında herkes verdiğini geri alır. Ekim 1940 tarih 10/77 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre harici satışın hüküm ifade etmemesi halinde satış parasının istenebileceği açıktır. Bilindiği üzere, geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin malvarlığından diğerinin malvarlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır....
Dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne ve 09/06/2003 tarihinde ödenen 3.700,00 TL 'nin de davalıdan tahsiline karar verilmişse de davalı alacağa mahsuben para tahsil etmediğini,borçlunun ihalede borca mahsuben aldığı taşınmazın tapusunun kendi adına devredilmediğini, İİK.'nın 135.maddesi uyarınca işlem yapılmadığını, bu miktar yönünden istirdat davasının doğru olmadığını savunmuştur. Mahkemece davalının bu savunması üzerinde durularak davacıya ait taşınmazın ihale sonucunda satışı ile tapu devri yapılıp yapılmadığı belirlenerek 3.700,00 TL 'nin istirdadı konusunda sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı lehine BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 19/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/677 Esas KARAR NO : 2022/402 DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 15/11/2021 KARAR TARİHİ : 26/04/2022 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin, ... Sanayi Sitesinde bulunan ...Ltd....
İcra ve İflas Kanunu’nun 72/8. maddesi; “Menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir…” hükmünü içermekte olup, menfi tespit ve istirdat davaları yönünden özel bir yetki kuralı öngörülmüştür. Ancak İİK. 72/8. maddesinde düzenlenen yetki kuralları, HMK.'da düzenlenen genel yetki kurallarını kaldırmaz. Menfi tespit davası HMK'da düzenlenen yetkili mahkemelerde de açılabilir. HMK.6 madde gereği, "Genel yetkili mahkeme, davalı veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri, 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenir." hükmünü içermektedir. Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olup, HMK.6. Madde gereği genel mahkemede veya İİK'nın 72/8. maddesi gereği, takibin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesi veya davalının ikametgah mahkemesinde açılabilir....
GEREKÇE: Dava, davacı borçlu tarafından davalı alacaklıya haricen yapılan ödemeler sebebiyle icra dosyasında menfi tespit ve fazla ödenen bedelin istirdadı istemine ilişkindir. İcra İflas Kanunu md. 72’ye göre borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Borçlu, menfi tespit davası zımnında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. Menfi tespit davalarında davacı borçlu, davalı alacaklı ile arasında hiçbir hukuki ilişki bulunmadığını, borcun hiç doğmadığını iddia ediyorsa ispat yükü davalı alacaklı üzerindedir....
tarafından açılan menfi tespit davasını dava şartı kapsamında olmadığının kabul edilmesinin hakkaniyete, eşitliğe ve evrensel hukuk prensiplerine aykırı olduğu, ayrıca 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 72 nci maddesinin altıncı fıkrasındaki düzenleme dikkate alındığında menfi tespit davası açıldıktan sonra, borçlu icra tehdidi altında borcu ödemek zorunda kalırsa, menfi tespit davasına aynı dosya üzerinden ve kendiliğinden istirdat davası olarak devam edileceği, menfi tespit davasının bir nevi alacak davasına dönüşeceği, alacak davasının da dava şartı arabuluculuk kapsamında olduğu, bu durumda eldeki dava menfi tespit davası olarak devam ederken yargılamaya devam edip, istirdat davasına dönüşünce bu dava alacak davasıdır ve dava şartı kapsamındadır demenin hukuk güvenliğini ortadan kaldıracağı, bu nedenle de menfi tespit davalarının da dava şartı arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü gerektiği, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun (6325 sayılı...
"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında 10.02.2012 ve 13.02.2012 tarihinde kira sözleşmesi akdedildiğini, kiralayan davalıya müvekkili tarafından 30.000,00 TL kira alacağı teminatı, 1.400,00 TL demirbaş teminatı olarak toplam 31.400,00 TL bono düzenlenerek verildiğini, taraflar arasında başkaca bir alacak-borç ilişkisinin bulunmadığını, davalı tarafından teminat amacıyla verilen senede ilişkin icra takibi başlatıldığını ileri sürerek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, haksız olarak girişilen takibin iptaline, 44.257,00 TL'nin faiziyle birlikte müvekkiline iadesine, %20 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....