Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki davada Bakırköyr 2.Asliye Ticaret ve Bakırköy Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, devremülk satış sözleşmesinin iptali ile menfi tespit istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce, uyuşmazlığın 4077 Sayılı Yasa Kapsamında kaldığı gerekçesiyle, görevsizlik kararı verilmiştir. Tüketici Mahkemesi ise, devre mülk sözleşmesinin adi yazılı şekilde yapıldığını belirterek,genel mahkemelerin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....

    İcra Müdürlüğü'nün 2021/13410 sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, ilama konu mahkeme ilamının ve dava; menfi tespit niteliğinde olmadığından, içerisinde tespit de barındıran bir eda davası niteliğinde olduğundan, icra edilebilirlik bakımından kesinleşmesi gereken ilamlar arasında yer almadığını bu nedenle davacının davasının reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: ".... ilamın konusunun taraflar arasında geçersizliği tespit edilen gayrimenkul satış sözleşmesine dayalı olarak ödenen 21.396,00TL'nın davalılardan alınıp davacıya verilmesine karar verildiği, dolayısıyla takip dayanağı ilam geçersiz sözleşme ilişkisinin çözülmesi çerçevesinde davalı nezdinde davacının yaptığı satış bedelinin kendisine ödenmesine ilişkindir. Bu yönüyle mevcut ilam eda hükmüdür....

    Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, devre mülk satış sözleşmesinin iptali ile menfi tespit istemine ilişkindir. Tüketici Mahkemesince devre mülk sözleşmesinin adi yazılı şekilde yapıldığını belirterek genel mahkemelerin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, uyuşmazlığın 4077 Sayılı Yasa Kapsamında kaldığını belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....

      DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; harici satım nedeniyle yapıldığı bildirilen ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili amacıyla yapılan icra takibine konu borca ilişkin menfi tespit istemine ilişkindir. 4721 sayılı TMK'nın 6. maddesi uyarınca kural olarak bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran; iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur. İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf o vakıayı ispat etmelidir. Menfi tespit davasında borçlu, ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer....

      Uyuşmazlık konusu yapılan, taşınmazın dava tarihindeki sürüm değeri olmayıp, harici satış senedinde yazılı satış bedelidir. Esasen taşınmazın dava tarihindeki gerçek değerini oluşturan bedelin istenmesi mümkün değildir. Geçersiz sözleşmeye dayalı satışlarda istenen ve iade edilmesi gereken satış senedinde yer alan bedel olmaktadır. 10.07.1940 tarih 1939/2 Esas ve 1940/77 Karar sayılı YİBBGK. kararında; “haricen yapılan (tapu memuru huzurunda yapılmayan) taşınmaz mal satışından dönüldüğünde, satış bedelini geri vermeyen taraf, taşınmaz malın kendisine verilmesi için karşı tarafı zorlayamaz, verdiği bedel kendisine geri verilmeyen taraf, parası geri verilinceye kadar yararlandığı ürünleri ödemek ve ecrimisili vermekle yükümlü değildir” denilmektedir. O halde, anılan YİB. kararına göre, geçersiz sözleşmelerde akdin geçersizliği nedeniyle her iki taraf verdiğini geri alabilir....

        in kefil olduğunu, aracın müvekkiline hiç teslim edilmediğini, sözleşme tarihinden önce kolluk kuvvetleri tarafından aracın bağlandığının daha sonra öğrenildiğini, davalı şirketin sözleşme sebebiyle verilen senetlere dayanarak icra takibi yaptığını, müvekkilinin araçlarının bağlanarak trafikten men edilmesi nedeniyle hacizlerin kaldırılması için davalı şirket lehine ipotek verildiğini, finansal kiralama sözleşmesinin batıl olduğunu belirterek icra takibinin iptaline, borcun olmadığının tespitine, 10.000 TL manevi, 10.000 TL maddi tazminatın tahsiline ve ipoteğin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket vekili, davacının sözleşmenin imzalanması ile peşinatı ve ilk taksidi ödediğini, diğer taksitleri ödemediğinden ihtarname çekilerek sözleşmenin feshedildiğini, malın iadesi için açılan davanın kabul edildiğini, davacının ihtarnameye ve malın iadesi davasına itiraz etmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

          Aynı Kanunun 110.maddesinde ise; “Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya talep geri alınıp da, bu müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar” hükmü yer almaktadır. Bu düzenleme kapsamında, icra müdürlüğünden hacizli malın satışının süresinde istenilmesi yeterli olup, diğer satış şartlarının oluşup oluşmadığının irdelenmesi gerekmez. Bir başka anlatımla, icra müdürlüğü kıymet takdiri yapılmamış olması yada bir başka sebeple satış talebini reddedemez. Yine İİK.nun 129/son maddesi hükmüne göre de, ikinci ihalede alıcı çıkmazsa veya bu maddede yazılı şartlar gerçekleşmezse satış talebi düşer. Satış talebinin düşmesinden itibaren işlemeye başlayacak iki yıllık sürede alacaklının yeniden satış talep etmesi zorunludur. Hemen belirtmek gerekir ki, yukarıda değinilen maddelerde yer alan satış isteme süreleri hak düşürücü nitelikte olup, mahkeme, satış talebinin öngörülen süreler içinde yapılıp yapılmadığını re'sen gözetmelidir....

            Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle geçersiz olan harici oto satış sözleşmesindeki cezai şart hükmünün de geçersiz olduğu gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 27.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde;dava konusu senetlerin tahsil cirosu ile devredildiğini,bu nedenle keşidecinin cirantaya karşı ileri sürebileceği defileri hamile karşı da ileri sürebileceği gözetilererek senetlerin iptal edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu,davacı şirketin bu taşınmazı tüketici sıfatıyla satın aldığını,tahsil cirosu ile devredilen senetlerin iptali için menfi tespit davası cirantaya karşı açıldığını,senetlerin bedelsiz kalması nedeniyle tüm senetlerin iptaline karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, harici satışa konu olan taşınmazla ilgili olarak sözleşmenin feshi, satış bedeli olarak ödenen paraların iadesi, satış bedeline karşılık verilip henüz vadesi gelmeyen tahsil edilmeyen senetler yönünden de borçlu olmadığının tespiti ve senetlerin iadesi ile ödeme halinde bedellerinin tahsiline ilişkindir....

                TÜKETİCİ MAHKEMESİ TARİHİ : 05/02/2021 NUMARASI : 2020/324 ESAS 2021/91 KARAR DAVA KONUSU : MENFİ TESPİT KARAR : Adana 2....

                UYAP Entegrasyonu