Davalı ..., davacıların kötü niyetli olduklarını, bilerek taşkın bina yaptıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı-birleştirilen dava davacısı ... vekili, temliken tescil davacıları aleyhine açtığı davada 57 ada 70 parsel sayılı taşınmazdaki binanın yola taşkın olduğunun anlaşılması nedeniyle elatmanın önlenmesi kal ve ecrimisil isteminde bulunmuş, 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2014/134 Esas sayılı dosya ile açılan bu dava eldeki dava ile birleştirilmiştir. Dahili davalılar ... ve ... taşan bina kısmının yıkılmasını istemişlerdir. Yargılama sırasında, ... Belediyesince 17.03.2015 tarihli ve 2015/60 No'lu karar ile 70 parsele komşu ve krokide A harfi ile gösterilen yol bazları arsanın belediye adına ihdasına ve 3.360,00TL bedelle 70 parsel maliklerine satılmasına karar verilerek, belirtilen satış işlemi gerçekleştirilmiştir....
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının maliki olduğu taşınmaz üzerinde davalıya ait taşkın yapı olduğunu ileri sürerek, el atmanın önlenmesini, taşkın yapının kâl’i ile eski hale iadesine karar verilmesini ve haksız işgal tazminatı ödenmesini talep etmiştir. 2. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin iyiniyetli olduğunu, İstanbul Anadolu 26. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/433 E. sayılı dosyası ile taşkın inşaat nedeniyle tapu iptali ve tescil talepli bir dava açtıklarını, bu dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. 2. BİRLEŞTİRİLEN DAVA 1. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin iyiniyetli olarak meydana getirdiği yapının komşu parsele taşkın olduğunu öğrendiklerini, müvekkiline ait yapının tecavüz edilen alandan daha değerli olduğunu ileri sürerek, bedeli karşılığında taşan kısmın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir. 2....
Birleştirme kararı verilen dosyada ise, davacı ..., 2675 parsel sayılı taşınmaz içerisinde bulunan evinin kadastro çalışmaları ile davalı ...’ın taşınmazına taşkın hale geldiğini, daha önce açtığı tescil davasının 3402 sayılı yasanın 12/3 maddesi uyarınca reddedildiğini, iyiniyetli bulunduğunu ileri sürerek, taşkın kısmın TMK’nun 725. maddesi uyarınca adına tescilini istemiştir. Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne, ecrimisil ve birleştirme kararı verilen dava isteminin reddine karar verilmiştir. Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre davalı-davacı ... vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir. 2-Davacı-davalı ... vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemlerine ilişkindir. Davacı, taşınmazına elatmanın önlenmesi ve haksız kullanım tazminatı istemlerinde bulunmuştur....
Yukarıda açıklandığı üzere taşkın inşaat nedeniyle temliken tescil davalarında taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan tapu iptali ve tescil talebi yeni malike karşı da ileri sürülebilir. Bu itibarla davanın, taşkın inşaatı yapan davacının iyiniyetli olmadığı gerekçesi ile reddi gerekirken talebin yeni malike karşı ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle reddi doğru değil ise de mahkemece davanın reddine karar verilmesi sonucu itibari ile doğru olduğundan hükmün gerekçesinin düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle HUMK'nun 438/VII maddesi gereğince hükmün gerekçesinin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 09.04.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
de gerekmeyeceğini, söz konusu taşkın kısmın, herhangi bir şekilde kiraya verilebilmesi, başkası tarafından kullanılabilmesinin de mümkün olmadığını, bu nedenlerle, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan bu talebin de reddi gerektiğini belirterek, davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan davasının ve taleplerinin reddine, TMK md.725/2 uyarınca, yenileme kadastrosu sonucunda oluşan taşkın kısım bakımından öncelikle mülkiyet, mümkün olmazsa irtifak hakkı tesisine, tüm yargılama giderleri ve mahkeme vekalet ücretlerinin davalı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, kayden maliki oldukları 350 parsel sayılı taşınmazı komşu parsel maliki davalıların taşkın bina yapmak suretiyle işgal ettiklerini ileri sürüp, 275 parselin tecavüzünün yerinden kaldırılmasını olmazsa binanın değerine yaptığı zararın ve arsa bedelinin davalılardan tazminini istemişlerdir. Davalılara, ilan yolu ile tebligat yapılmış, yanıt vermemişlerdir. Mahkemece, davalıların kayden davacılara ait taşınmaza taşkın bina inşa ederek müdahale ettiklerinin anlaşıldığı gerekçesiyle elatmalarının önlenmesine karar verilmiştir. Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü....
Bu kural, taşkın inşaatı yapan kimsenin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da taşkın inşaat yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder. İyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan taşkın inşaat sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir. İyiniyet koşulunun gerçekleşmediği durumlarda diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına gerek bulunmamaktadır....
Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1- 120- 96 sayılı kararı). 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yöndeki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar. Hemen belirtilmelidir ki ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve 6100 s....
Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir....
Hukuk Dairesi'nin 2007/15814 Esas ve 2008/126 Karar sayılı ilamı) Bu inşaatı kendi malzemesi ile yapan kişinin iyiniyetli olması, diğer bir anlatımla zeminin kendisine ait olduğu ya da 05/07/1944 tarihli ve 12/26 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi mülkiyetin ileride kendisine geçirileceği inancıyla hareket etmesi gereklidir. 14/02/1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, iyiniyetin ispatı taşkın yapı malikine ait ise de iyiniyet iddia ve savunması def'i olmayıp itiraz niteliği taşıdığından ve kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan mahkemece kendiliğinden göz önünde tutulmalıdır. Özetlemek gerekirse; çaplı taşınmazlara taşkın inşaat yapılması halinde kural olarak iyiniyet iddiası dinlenmez. Ayrıca taşkın olduğu iddia edilen bina yönünden taşkın inşaatın, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirerek, ekonomik bir bütünlük oluşturması gerekir. (Yargıtay 14....