Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tüketici Mahkemesi'nden verilen 2011/76 Esas, 2012/299 Karar sayılı kararın kesinleştiği, davacının haksız haciz işlemleri nedeniyle uğradığı zararların bilirkişi incelemesi ile toplam 13.600,06 TL olarak belirlendiği gerekçesi ile bu miktarın 2.000 TL'sinin dava tarihinden, bakiye 11.600,06 TL'sinin ıslah tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte tahsiline, olay nedeniyle davacı lehine 3.000 TL manevi tazminat takdirine ve manevi tazminatın icra takip tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hükmün davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 01/06/2016 gün 2016/4479 E. - 2016/9848 K. sayılı ilamı ile “Davacı, hakkında yapılan icra takibine karşı menfi tespit davası açmış ve bu davada davacının davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, haksız ve kötüniyetli takip tazminatının reddine karar verilmiş, karar derecattan geçerek kesinleşmiştir....

    AŞ aleyhine 09/01/2015 gününde verilen dilekçe ile haksız ihtiyati haciz nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 10/06/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava; haksız haciz nedeni ile manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Davacı vekili; davalı banka tarafından müvekkilinin imzası bulunmayan kredi kartları sözleşmesine dayanılarak müvekkili hakkında yasal takip başlatıldığını ve mal varlıklarına haciz koyulduğunu, bu haciz işlemi nedeniyle de müvekkilinin mağdur olduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı vekili; davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

      icra inkar tazminatından dolayı da ayrıca manevi tazminat talebi yerinde görülmediği gerekçesiyle davacının maddi ve manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir....

      Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacılar vekili dilekçesinde özetle; davanın konusunun maddi ve manevi tazminat olduğunun, haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında tazmin yükümlülüğünün olay tarihi itibarıyla muaccel hale geldiğini, mahkemenin kararının hakkaniyete aykırı olduğunu, olaya davalının %100 kusuruyla neden olduğunu belirterek ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355'inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Talep, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan davada, ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararının kaldırılması istemine ilişkindir....

      Haciz işleminin borçlu olmadığını bildiği kişi veya borçluya ait olmadığını bildiği eşyaya yönelik yapılması durumunda haksız haciz söz konusu olur...'' . Haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Buna karşılık, haksız haciz kararı olan alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından geçerli olup, manevi tazminat yönünden TBK’nın 49'ncu maddesindeki koşulların oluşması gerekir. Bu maddeye dayalı sorumluluk ise, kusura dayalıdır. Bu itibarla, alacaklının kötüniyetli veya iyiniyetli olup olmadığı da sonuca etkili olup, ağır olmasa da kusurlu olması da gerekmektedir. (Bkz. Prof. B. Kuru, İcra ve İflas Hukuku, Ankara, 1993, Cilt 3, Sh.2583 v.d). Başka bir deyişle haksız haciz sebebiyle tazminat davasında manevi tazminata hükmedebilmek için davalı alacaklının icra takibinde kötü niyetli veya ağır kusurlu olması da gerekir....

        manevi zarara uğradığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL'nın haciz tarihi olan 13.11.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, haksız ve kötü niyetli haciz dolayısıyla 10.000,00 TL manevi tazminatın 13.11.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır(Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 24/05/2016 gün ve 2016/4517- 6851 E.K. sayılı ilamı).İhtiyati haciz talep edenin alacağının kaynağı haksız fiil hukuki nedenine dayalıdır. Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin uygulamasına göre haksız eylemden kaynaklanan tazminat talepleri bakımından da İİK'nun 257 ve devamı maddeleri uygulanabilecektir. Eldeki davada istem, haksız eyleme dayanan maddi, manevi tazminat isteğine (para alacağına) yöneliktir. 2004 Sayılı İİK 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati hacize karar verebilmek için bir alacağın varlığı ve bu alacağın muaccel olup olmadığı önem taşımakta olup, aynı Kanunu'nun 258/1.maddesinde;alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur, şeklinde belirtilen husus alacağın yaklaşık ispat kurallarına göre, ispatına ilişkin delil ve belgelerin sunulmasını gerektirir....

          Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olması, mahkememizin yetkili olmaması sebebiyle reddine, davalı tarafından "çek iptali davası" açılması suretiyle, sırf yasal haklarını kullanmasından dolayı dava hakkını kötüye kullandığından ve haksız fiil işlediğinden söz edilemeyeceğinden davanın reddine, manevi tazminat talebinin tüzel kişiler tarafından ileri sürülmesinin yasal dayanağı bulunmadığı gibi davacıların sırf hacze maruz kalmalarının objektif olarak bir eksilmeye yol açtığının tespiti mümkün olmadığı gibi davacıların bu tarihe kadar haklarında yapılan başkaca icra takiplerinin tespiti yapıldığında, bu nedenle manevi tazminat taleplerinin dayanağı olmadığından maddi ve manevi tazminat talepli bu davanın reddi ile yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Dava, haksız ihtiyati hacizden kaynaklanan zararın tazminine ilişkin maddi ve manevi tazminat davasıdır....

            Bu durumda, davalı bankanın uzağı görebilen (basiretli) bir tacir gibi kendisinden beklenen özeni göstermediği, özensizliği ve savsaması nedeni ile haksız haciz yapılmasına neden olduğu kabul edilmelidir. Yerel mahkemenin davayı ret gerekçesindeki üçüncü kişinin haksız eylemi, tazminat tutarının belirlenmesinde etkili olup istemin tümden reddini gerektirmeyeceğinden; davacıya maddi tazminat isteminin dayanağı açıklattırılarak göstereceği kanıtlar toplandıktan sonra zarar kapsamı belirlenmelidir. Ayrıca haksız yere hacze uğrayan davacının bu nedenle sıkıntı yaşaması, üzüntü duyması yaşamın olağan akışına uygun olup kişilik haklarına saldırının varlığı da kabul edilerek uygun bir manevi tazminat takdir edilmelidir. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilmeyerek, yerinde olmayan gerekçeyle maddi ve manevi tazminat isteminin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir....

              ispat koşulunun bu aşamada sağlanamadığından bahisle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi doğru bulunmadığından, davacı vekilinin maddi tazminata ilişkin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararına yönelik, istinaf talebinin HMK’nın 353/1- b-2 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesinin buna ilişkin ara kararının kaldırılmasına ve davalı T3 adına kayıtlı taşınır ve taşınmaz mallar ile 3. kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla; ilk derece mahkemesi kararının maddi tazminat talebi bakımından ret kararının kaldırılması ve maddi tazminat talebi bakımından ihtiyati haciz uygulanmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir....

              UYAP Entegrasyonu