Somut olayda, dava haksız şikayet ve ihbar nedeniyle şikayetçiler aleyhine açılmış olup, davanın Devlet aleyhine açılmamış olması ve Borçlar Kanunu uyarınca haksız fiil esaslarına göre açılan tazminat davası niteliğinde olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın ...Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; HMK’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince...Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 27.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı Genelkurmay Başkanlığı vekili Avukat ...tarafından, davalı... aleyhine 02/05/2016.gününde verilen dilekçe ile alacak (kurum zararı nedeniyle) istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın yetkisizlik nedeniyle reddine dair verilen 04/05/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız fiil nedeniyle uğranılan maddi zararların tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece yetkisizlik kararı verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın ıslah edilen şekliyle kısmen kabulüne, davacı ... için 14.828,45 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının 2.500,00 TL'lik kısmının haksız fiil tarihi olan 16.07.2010 tarihinden itibaren, bakiyesinin ıslah tarihi olan 28.01.2014 tarihinden itibaren, davacı ... için taleple bağlı kalınarak 8.415,39 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının 2.500,00 TL'lik kısmının haksız fiil tarihi olan 16.07.2010, bakiyesinin ıslah tarihi olan 28.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen (sigorta şirketinin sorumluluğu temerrüt tarihi ve poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere) alınarak davacılara verilmesine, davacı ... yönünden fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı ... yönünden fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına, her iki davacı için ayrı ayrı 10.000,00'er TL manevi tazminatı haksız fiil tarihi olan 16.07.2010 tarihinden itibaren işleyecek...
Haksız fiilin bu fiille karşılaşan kişide elem ve öfke oluşturabileceği psikolojik bir gerçekliktir. Modern hukuk devletlerinde bir haksızlığa uğradığını düşünen kişinin izleyeceği yol devletin ilgili kurumlarına başvurmaktır. Haksızlığa uğrayan hakkını kendi bireysel gücüyle aradığı taktirde devlet öncesi döneme dönüleceği, toplumun kaos ve çatışmaya sürükleneceği, hukukun üstünlüğünü esas alan barış toplumunun oluşturulamayacağı tartışmasızdır. Haksız fiil ile karşılaşan kişi elem ve öfkesine mağlup olmayı değil onlara galip gelmeyi tercih etmelidir. Haksız fiil nedeniyle ceza indirimi, toplumları medenileşme yolunda ileriye değil devlet öncesi reflekslere döndürdüğünden yorum yapılırken genişletici yorum yapılmamalı, bu kurum suçluların sürekli sığındıkları liman olmaktan çıkarılmalıdır. Mahkemece kabul edilen alacak-borç ilişkisi haksız fiil midir? Somut olaya baktığımızda sanık ile katılan arasında alacak borç ilişkisi bulunmaktadır....
Bir başka anlatımla haksız bir eylemin tazminat borcu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir. Hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlusundan isteyebilir. Bir başka deyişle haksız fiil ile zarar arasında illiyet bağı yoksa bu kalem zarar istenemez. a-Uyuşmazlık, cismani zarar nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacının kaza sırasında kırıldığını belirttiği gözlüğü kullanılmış eşya niteliğindedir. Bu itibarla mahkemece yapılması gereken iş; davacının oluşan gerçek zararının tespitinden ibaret olup davaya konu edilen gözlük açısından gerçek zararın tespit edilmesi için bilirkişi marifetiyle saptanacak kullanılmış eşya değerinin ödetilmesine karar verilmesidir....
Haksız fiil, hukuk kurallarına aykırı şekilde diğer bir kişinin mal varlığı veya şahıs varlığında zarar meydana gelmesine neden olan eylemdir. Bu durumda, haksız fiil sorumluluğunun doğması için dört unsur bulunmalıdır. Bunlar da hukuka aykırı fiil, zarar, kusur ve illiyet bağıdır. Haksız fiil nedeniyle tazminat borcunun doğması için hukuka aykırı fiil ile zarar arasında bir illiyet (nedensellik) bağının bulunması gerekir. Fiil olmasaydı meydana gelen zararın doğması mümkün olmayacak idiyse fiil ile zarar arasında bir illiyet bağı var demektir. Bir ilişkinin var olup olmadığı ise her olayın akışına göre değişir. Somut olayda; davalılardan ...’un eylemi, diğer davalı ...’ın davacının yaralanmasına ve aracında hasar oluşmasına neden olan eylemini üstlenme şeklinde olup kazanın oluşumuna neden olmadığı görülmektedir. Bu durumda, davalılardan ...’un suç üstlenme eylemi ile davacının trafik kazası sonucu oluşan maddi ve manevi zararları arasında illiyet bağı bulunmamaktadır....
Bir başka anlatımla haksız bir eylemin tazminat borcu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir. Hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlusundan isteyebilir. Bir başka deyişle haksız fiil ile zarar arasında illiyet bağı yoksa bu kalem zarar istenemez. Dava konusu olayda, davalıların davacıya karşı tehdit ve hakaret eylemlerini gerçekleştirdiği sabittir. Ancak bu eylemler nedeniyle temyize konu maddi tazminat talebi kabul edilen davacının başhemşirelikten ayrılma nedeniyle maaşını eksik aldığı iddiası ile davaya esas eylemlerle doğrudan bağlantısı ispatlanamadığından maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....
Dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafça dava dilekçesinde davalı tarafından sosyal medyada farklı tarihlerde yapılan paylaşımlardan dolayı 5.000TL manevi tazminat talep edilmiş olup, ilk derece mahkemesince talep doğrultusunda davanın kabulü ile 28/05/2019 tarihli eylemi nedeniyle 1.000TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 28/05/2019 tarihinden, 17/07/2019 tarihli eylemi nedeniyle 1.000TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 17/07/2019 tarihinden, 04/08/2019 tarihli eylemi nedeniyle 1.000TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 04/08/2019 tarihinden, 19/09/2019 tarihli eylemi nedeniyle 1.000TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 19/09/2019 tarihinden, 09/10/2019 tarihli eylemi nedeniyle 1.000TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 09/10/2019 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş olup, davacının talebi doğrultusunda toplam 5.000TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş olması...
Davacı, desteğin haksız fiil mağduru olması nedeniyle tazminat talep etmektedir. Davacı desteği aynı zamanda haksız fiilin failidir. Olayda zarar gören davacıların Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikayeti halinde yapılacak soruşturma sonucunda davacıların şikayeti yönünden fail ve mağdur sıfatının aynı kişide birleşmesi nedeniyle suç oluşmayacağından, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilecektir. Tazminat alacaklısı (davacı)nın tazminat isteminin dayanağı olan, desteğinin dikkatsiz ve tedbirsizlikle kendi ölümüne sebebiyet vermesi olayında suçun mağduru ve faili sıfatı aynı kişide içtima ettiğinden ceza hukukunun genel ilkelerine göre bu eylem suç teşkil etmeyecek, dolayısıyla davacının tazminat istemi yönünden 2918 sayılı yasanın 109/2 maddesi hükümleri uygulanmayacaktır....
Davacılar, desteğin haksız fiil mağduru olması nedeniyle tazminat talep etmektedir. Davacılar desteği aynı zamanda haksız fiilin failidir. Olayda zarar gören davacıların Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikayeti halinde yapılacak soruşturma sonucunda davacıların şikayeti yönünden fail ve mağdur sıfatının aynı kişide birleşmesi nedeniyle suç oluşmayacağından, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilecektir. Tazminat alacaklısı (davacı)nın tazminat isteminin dayanağı olan, eşinin dikkatsiz ve tedbirsizlikle kendi ölümüne sebebiyet vermesi olayında suçun mağduru ve faili sıfatı aynı kişide içtima ettiğinden ceza hukukunun genel ilkelerine göre bu eylem suç teşkil etmeyecek, dolayısıyla davacının tazminat istemi yönünden 2918 sayılı yasanın 109/2 maddesi hükümleri uygulanmayacaktır....