Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, davalının kendisine hakaret etmesi nedeniyle kişilik haklarının zarar gördüğünü, davalının eyleminin kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile sabit olduğunu ayrıca bu olay nedeniyle avukat tutmak ve Adliyeye gidip gelmek zorunda kaldığını belirterek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı, tazminat taleplerinin mesnetsiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalının hukuka aykırı eyleminin kesinleşen Ceza Mahkemesi kararı ile sabit olduğu belirtilerek davacının maddi ve manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Maddi zarar kavramı, haksız eylem nedeniyle kişinin malvarlığında doğrudan meydana gelen eksilmeyi ifade eder. Davaya konu olayda, davalının haksız eylemi nedeniyle davacının kişilik haklarının zarar gördüğü açık olsa da; söz konusu haksız eylem nedeniyle davacının malvarlığında doğrudan bir eksilmenin meydana geldiği söylenemez....

    Yerel mahkeme, davalı ile davacının eşinin dava konusu eylem nedeniyle müteselsilen sorumlu olduklarını, davacının eşi ile görülen boşanma davasında sadakatsiz eşin manevi tazminatla sorumlu tutulduğunu, davalıdan aynı konuya dayalı olarak yeniden tazminat istenemeyeceğini belirterek davayı reddetmiştir. Dosyadaki belgelerden davacı ile dava dışı eşi arasında boşanma davasının görüldüğü ve davacının eşinin bu dosya davalısı ile uygunsuz hareketleri nedeniyle davacı yararına manevi tazminata hükmolunduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar, davaya konu eylem nedeniyle davalı ve davacının eşi müteselsilen sorumlu iseler ve eş aleyhine manevi tazminata hükmolunmuş ise de; bu tazminatın davacıya ödenip ödenmediği belli değildir....

      Somut olayla ilgili olarak, trafik kazasından kaynaklanan haksız eylem sebebine dayalı tazminat istemli eda davası açılacak yerde, tesbit davası açılmasında davacının bu aşamada hukuki yararı yoktur.Bu gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken,yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup,bozmayı gerektirmiştir. ../... -2- 2007/4733 2008/1045 SONUÇ;Yukarıda açıklanan nedenlerle,davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 6.3.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Mağdurun manevi tazminat talep edebileceği birden fazla kimse bulunması halinde, bunlardan birinden manevi tazminat adı altında tazminat almış olması, başka bir anlatımla hükmedilen manevi tazminatı tahsil etmiş olması, manevi tazminatın bölünmezliği ve tekliği ilkesi gözetilerek, diğerlerinin sorumluluğunu ortadan kaldırır. Borcun ödenmesine dair bir mahkeme kararı olsa dahi, borç ödenmedikçe (ifa gerçekleşmedikçe), alacaklı diğer borçlulara da müracaat edebilir. Bu taktirde tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ödetmeye karar verilmesi gerekir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davalı haksız eylem faili, ortaya çıkan zarardan sorumludur. Dava dışı haksız eylem sorumluları aleyhine tazminata hükmedilmiş olması, davalıyı sorumluluktan kurtarmaz....

          Mağdurun manevi tazminat talep edebileceği birden fazla kimse bulunması halinde, bunlardan birinden manevi tazminat adı altında tazminat almış olması, başka bir anlatımla hükmedilen manevi tazminatı tahsil etmiş olması, manevi tazminatın bölünmezliği ve tekliği ilkesi gözetilerek, diğerlerinin sorumluluğunu ortadan kaldırır. Borcun ödenmesine dair bir mahkeme kararı olsa dahi, borç ödenmedikçe (ifa gerçekleşmedikçe), alacaklı diğer borçlulara da müracaat edebilir. Bu taktirde tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ödetmeye karar verilmesi gerekir.Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davalı haksız eylem faili, ortaya çıkan zarardan sorumludur. Dava dışı haksız eylem sorumluları aleyhine tazminata hükmedilmiş olması, davalıyı sorumluluktan kurtarmaz....

            Eylem nedeniyle manevi olarak zarara uğranıldığı iddia edildiğine ve davalı eyleminin davacının kişilik hakkına saldırı niteliğinde bulunduğu kabul gördüğüne göre manevi tazminatın koşulları oluşmuş olup davacı yararına somut olayın özelliğine göre manevi tazminat takdir edilmek gerekirken davanın reddi usul ve yasaya aykırıdır. Bir kimseye ırz ve namusuna yönelik olarak küfür edilmesi nedeniyle kişide manevi bir zarar oluşmaması, köy çeşmesinde başkalarının duyacağı biçimde gerçekleşen eylem nedeniyle küçük düşmemesi başkalarına olayı açıklamak zorunda bırakılmak ve şüpheli bakışların odağı haline gelmek nedeniyle acı ve elem duymaması hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu durumda kendi içinde tutarsız gerekçeye dayalı kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21/02/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Mahkemece, davacılar ... ve ... bakımından manevi tazminat istemlerinin reddine, davacı ... ’nun maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, müvekkili ...’nun reşit olmadan davalı ... ile resmi nikah olmaksızın evlendirilmesi neticesinde kızlığının bozulduğunu ve müvekkilinin bu sebeple iyi bir evlilik yapma şansını kaybettiğini belirterek müvekkili ... için maddi ve manevi tazminat ile müvekkilleri ... ve ...’nun davacı ...’nın anne ve babası olarak manevi olarak yıprandıklarını belirterek manevi tazminat talep etmiştir. Davalılar vekili; davanın reddini savunmuştur....

                Haksız ihtiyati tedbir nedeniyle manevi tazminat istenebilmesi için 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 58. maddesindeki şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu bakımdan hem ihtiyati tedbirin objektif haksızlığının hem de tedbir koyduran tarafın kusurunun ispat edilmesi gerekir. Oysa davaya konu ihtiyati tedbir davalıların murisi ...’den noterde yapılan sözleşme ile satın alınan taşınmaz hakkında "ehliyetsizlik ve gabin" hukuki sebebine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasında tesis edilmiş, keza Yargıtay 1. Hukuk Dairesi de; "ehliyetsizlik" hukuki sebebi yanında "gabin" hukuki sebebine de dayanılan davada, gabin nedeniyle herhangi bir araştırma yapılmadığı gerekçesiyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermiş, ne var ki bozma sonrası yapılan yargılamada davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilerek bu karar Yargıtay 1. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleşmiştir....

                  Haksız eyleme dayalı tazminat davalarında olay tarihinde bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 60/1. maddesine göre öngörülen zamanaşımı süresi fiil ve failin öğrenilmesinden itibaren bir yıl ve her halükarda on yıldır. Dosya kapsamına göre; davacı sadece sahte nüfus cüzdanına dayalı olarak çek karnesi düzenlenmesi sebebiyle değil, ayrıca davalı bankanın bu sahte kimliğe dayalı olarak düzenlenen ve sahte olduğu anlaşılan çek yaprakları bedelinin ödenmesi talebine ilişkin 25/07/2012 tarihli yazısı nedeniyle de maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Şu halde, son haksız eylem tarihi olan 25/07/2012 itibarıyla zamanaşımı süresinin dolmadığı açıkça anlaşılmakta olduğundan mahkemece işin esasının incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....

                    Davacılar vekili, davalıya ait aracın, müvekkillerinin desteğinin sürücüsü olduğu motosiklete çarpması ile gerçekleşen kazada müvekkillerinin desteğinin öldüğünü açıklayıp toplam 65.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunmuş, mahkemece olayın taksirle işlenebilen haksız bir fiil olması, dosya içinde mevcut tarafların kusur oranları nazara alınarak manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerektiği gerekçesi ile manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Yasaların öncelikli görevi yaşama hakkını güvence altına almaktır. Her kişinin hukukça korunması gereken bir “yaşama hakkı” olduğuna göre, haksız eylem veya hukuka aykırı bir olay sonucu öldürülen veya ölümüne neden olunan kişinin yakınlarına ya da bedensel zarara uğratılanlara kesinlikle bir tazminat ödenmeli; kişileri haksızlığa uğratacak ve zarar sorumlularını tazminat ödemekten kurtaracak yorum, uygulama ve yasal düzenlemelerden kaçınılmalıdır....

                      UYAP Entegrasyonu