Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

(YCGK'nın 04.07.2017 gün ve 2017/14-656 Esas, 2017/360 sayılı Kararı) 5237 sayılı TCK'nın 29. maddesinde yer alan haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gereklidir. a) Tahriki oluşturan haksız bir fiil bulunmalı, b) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı, c) Failin işlediği suç, bu ruhi durumun tepkisi olmalı, d) Haksız tahrik teşkil eden eylem, mağdurdan sadır olmalıdır. Haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için kanunda bir zaman sınırlaması mevcut olmayıp, aradan uzunca bir zaman geçse bile önceki olayın etkisiyle suç işlenmişse tahrik hükümleri uygulanmalıdır. Kişi hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesinin en önemli şartı fiilin haksızlık içermesidir. Yani tahrik edici fiil haksız fiil niteliğini taşımalıdır. Hukuka aykırı her türlü davranış, haksız fiil niteliğini taşır. Kişinin aleyhine de olsa, haksızlık içermeyen bir fiil tahrik edici sayılamaz....

    TTK'nın 56. maddesinde ise; haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimsenin, fiilin haksız olup olmadığının tespitini, haksız rekabetin önlenmesini, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, kusur varsa zararın tazminini, TBK'nın 58. maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği belirtilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 28/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda; dava dışı ...'ın haksız rekabet fiilinin mevcut olmadığı mütalaa edilmiştir. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının, eski çalışanı ...'...

      Ersan ŞEN; Haksız tahrik her ne kadar şahsa bağlı kanuni ceza azaltan bir neden olarak görülse de, tatbiki için failin suçu işlediğini kabule ve daha da önemlisi pişmanlık göstermesine ihtiyaç bulunmamaktadır. Esas itibariyle haksız tahrik dolayısıyla yapılacak indirim, haksız tahrike konu haksız fiilin muhatabı olan kişiye uygulanabilir. Haksız fiilin suça katılan diğer kişileri etkilemediği durumda, haksız tahrikten kaynaklanan yasal indirimin bu kişilere uygulanabilmesi de mümkün olamayacaktır. Etkilediği durumda ise, yani suça iştirak edip de haksız tahrike konu haksız fiilden dolayı hiddet veya şiddetli eleme kapılan tüm faillerin cezasında, haksız tahrikin ağırlığına ve TCK m. 29’da gösterilen orana göre indirimi gidilecektir. Aşağıda 'suç örgütü' kapsamında değindiğimiz haksız tahrik kısmında bu konuya tekrar kısaca değinilecektir. Haksız tahrike yol açan fiilin failin huzurunda veya ona yönelik olarak gerçekleştirilmesi şart değildir....

        TTK'nin 54/1 maddesi hükmü, haksız rekabete ilişkin düzenlemelerin amacının bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması olduğunu belirtmektedir. Aynı maddenin 2. fıkrası ise, rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamaların haksız ve hukuka aykırı olmasını haksız rekabetin oluşması için koşul olarak aramaktadır. Haksız rekabetten söz edebilmek için eylemi gerçekleştirenin kusuru aranmadığı gibi, haksız rekabetin varlığı için zarar oluşması da gerekmemektedir. Yine haksız rekabetin oluşabilmesi için herhangi bir rekabet ilişkisinin varlığı da aranmamaktadır. TTK'nin 54/2 maddesinde haksız rekabetin oluşmasının koşulu olarak aranan, haksız rekabete neden olabilecek dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar TTK'nin 55. maddesinde örnekleme yoluyla sayılmıştır....

          Doktrinde bir davranış veya uygulamanın haksız rekabet olarak nitelendirilebilmesi için, madde 55'te sayılan hallerden birine dahil olması veya madde 55'te savılan haller ile benzerlik göstermesi ya da genel ilke olan TTK 54/2 uyarınca haksız rekabet teşkil etmesi gerekmektedir....

            haksız rekabet teşkil eden fiillerinin tespit ve meni ile haksız rekabet unsuru içeren fiyat pankart ve levhalarının imhası ile dava masraf ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

              Mağdur ya da ölenden gelen haksız hareketin psikolojik etkisinin devam ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunan hâllerde, haksız tahrik hükmünün uygulanması gerekmektedir. Yerleşmiş yargısal kararlarda kabul edildiği üzere tahrik uygulamasında kural olarak, haksız bir eylem ile mağduru tahrik eden fail, karşılaştığı tepkiden dolayı tahrik altında kaldığını ileri süremez. Ancak maruz kaldığı tepki, kendi gerçekleştirdiği eylemle karşılaştırıldığında aşırı bir hâl almışsa, başka bir deyişle tepkide açık bir oransızlık varsa, bu tepkinin artık başlı başına haksız bir nitelik alması nedeniyle fail bakımından haksız tahrik oluşturduğu kabul edilmelidir....

                Dürüstlük kuralını ihlal eden bu güvene aykırı hareket edilmiş olur ve bu da haksız rekabet oluşturur. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 54/2. maddesinde rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır denilerek haksız rekabetin tanımı yapıldıktan sonra 55. maddede dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ve ticari uygulamalar tahdidi olmaksızın sayılmış, hukuki sorumluluk başlıklı 56. maddede de haksız rekabet nedeniyle açılabilecek çeşitli davalar ve yapılabilecek talepler gösterilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’un 56. maddesinde haksız rekabet halinde fiilin haksız olup olmadığının tesbiti, haksız rekabetin meni, haksız rekabet sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılması ve diğer taleplerin yapılabileceği belirtilmiştir....

                  GEREKÇE: Dava, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile haksız rekabetten kaynaklanan maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir. TTK’nın haksız rekabete ilişkin hükümlerinde mahkemelerin yetkisine ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle haksız rekabet ile ilgili davalarda yetkili mahkeme HMK’daki yetkiye ilişkin genel kurallara göre belirlenmelidir. Bu kapsamda HMK'nın 6. maddesindeki genel yetki kuralı gereğince davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Ayrıca haksız fiillere ilişkin HMK’nın 16. maddesi hükmü ile, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili kılınmıştır....

                    Somut olayda; takibin haksız olduğu anlaşılmakla birlikte, davalının ağır kusurlu ve kötüniyetli olduğu sabit değildir. Davalı tarafından davacı aleyhine sadece haksız icra takibi yapılması, davacının iç huzurunu bozacak nitelikte bir olgu değildir. Manevi tazminat koşullarını düzenleyen Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesine göre davalının bu haksız eylemi kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak da kabul edilemez. Ayrıca davacının haksız takip nedeniyle ağır manevi zararı da oluşmamıştır. Şu durumda mahkemece, manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22/10/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu