Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, davacıların tazminat istemli dava dilekçesi ile birlikte talep ettiği ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir ve geçici ödeme talebine ilişkin olarak dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde; davacı yanın ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve geçici ödeme istemi talep ettiği, alacağın varlığı ve muacceliyeti yargılamayı gerektirdiğinden ve yaklaşık ispat seviyesinde delil sunulmadığından davacının ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebinin ayrı ayrı reddine karar verildiği, ayrıca uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, somut olayda haksız fiil sonucu oluştuğu öne sürülen maddi ve manevi zararın giderimi talep edildiğinden dava konusu olmayan araç hakkında ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği gerekçesi ile “davacı tarafın ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve geçici ödeme talebinin reddine," karar verilmiş ara karar davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir....

    Davacıların manevi tazminat istemi bakımından ihtiyati haciz talebi bakımından yapılan değerlendirmede; Bilindiği üzere manevi tazminat kişinin kişilik haklarının ihlali, bu kapsamda huzur, güvenlik, sağlık ve benzeri haklarının saldırıya uğraması halinde miktarının, kapsamının ve koşullarının hakimin takdirine bağlı olarak belirlendiği bir tazminat türü olup, tazminat yükümlüsünün tutum ve davranışları olayın özelliği, kusurun varlığı, niteliği, ekonomik, sosyal çevre ve benzeri pek çok subjektif etkene göre belirlenen bir tazminat türü olup, maddi tazminat gibi miktarı objektif koşullara göre belirlenecek bir tazminat türü değildir. Bu nedenlerle alacağın muaccel olması yanında, ihtiyati hacze esas belirli bir miktar olması koşulu sağlanamamaktadır. Bu nedenlerle manevi tazminat talebi yönünden ihtiyati haciz talebin reddine ilişkin ilk derece mahkemesince red kararı verilmiş olmasında herhangi bir yanlışlık bulunmamaktadır....

    fiili sebebiyle müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığının tartışmasız olduğunu, Savcılık dosyasında alınan kusur raporunda müvekkilinin kazanın oluşumunda hiçbir kusurunun olmadığının tespit edildiğini, haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında, tazmin yükümlülüğünün olay tarihi itibariyle muaccel hale geldiği ve geçici hukuki koruma yollarından biri olan ihtiyati hacizde yakın ispat koşulunun sağlanmasının yeterli olduğunun Yargıtay içtihatları ile sabit olduğunu belirterek 04.08.2021 tarihli ara kararın kaldırılarak ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ettiğini belirtmiştir....

    Davacıların manevi tazminat talebi açısından davaya konu olan olayda; manevi tazminat miktarı tümü ile ilk derece mahkemesi tarafından toplanılacak deliller ve yapılacak yargılama sonucunda takdir hakkı da kullanılmak suretiyle tespit edileceğinden bu aşamada, manevi tazminat olarak talep edilen miktar yönünden somut bir miktar belirlenmesinin mümkün olmadığı ve dolayısı ile ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır. Bu haliyle, manevi tazminat bakımından ihtiyati haciz talebinin reddine dair ilk derece mahkemesinin ara kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacıların istinaf başvurusunun bu yönüyle reddedilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Davacıların maddi tazminat talebi açısından davaya konu olan olayda; Fazlaya dair haklar saklı tutulmuş olsa dahi ihtiyati haciz şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği bakımından davacıların dava dilekçesinde şimdilik istediği maddi tazminat miktarının esas alınması gerekir....

    amacıyla ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettiklerini, haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında tazmin yükümlülüğünün olay tarihinden itibaren muaccel hale geldiğini, somut olayda meydana gelen vefat nedeniyle ortada maddi ve manevi zararın söz konusu olduğunu, Ankara Batı Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden ceza dosyası kapsamında savcılık aşamasında alınan kusur raporları itibariyle davalı ......

      Bu sebeple davacıların manevi zararlarına karşılık ihtiyati haciz taleplerinin tamamının tek kalemde istenebileceğinden göz önünde tutularak ihtiyati haciz talebinin kabulü, hacizde ölçülülük ilkesi gereğince kısmen kabul-kısmen reddi veya reddine karar verilmiş olması ileride hükmedilecek olan manevi tazminat istemi için 6100 Sayılı HMK'nun 36/1- b bendi gereğince davada iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği halde görüşünü açıklamış olması niteliğinde görülemez. Diğer bir anlatımla ihtiyati hacizde verilen karar ne olursa olsun buna bağlı olmaksızın nihai kararda 22/06/1966 tarihli 7/7 sayılı İBK'da göz önünde tutularak manevi tazminatın hüküm altına alınması mümkündür. Bu nedenle davacı vekilinin tazminat istemlerinin tamamı üzerinden fakat davalının üzerine kayıtlı olması koşuluyla taşınmazlar üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesinin hakkaniyete uygun olduğu sonucuna varılmıştır....

      İhtiyati haciz istiyen alacaklı hacizde haksız çıktığı taktirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 96 ncı maddesinde yazılı teminatı vermeğe mecburdur.Ancak alacak bir ilama müstenid ise teminat aranmaz. Alacak ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid ise mahkeme teminata lüzum olup olmadığını takdir eder. " İİK'nın 259.maddesinde getirilen bu düzenleme ile kural olarak teminatsız ihtiyati haciz kararı verilemez. Kanun koyucu sadece ilama dayanan alacaklarda teminat aranmayacağı, ilam niteliğindeki belgelerden doğan alacaklarda ise teminatın gerekip gerekmediğinin hakiminin takdirine bağlı olduğu belirtilmiştir. İhtiyati haciz halinde teminat alınmasının amacı alacaklının ihtiyati haciz talebinde haksız çıktığı taktirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararları karşılamaktır (İİK'nın 259/1.maddesi)....

        Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen kararın süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacılar vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve sigortacısı olduğu aracın sebep olduğu kazada desteğin öldüğünü açıklayıp fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile toplam 100,00 TL maddi tazminat ile toplam 1.020.000 TL manevi tazminatın tahsilini, öncelikle davalılar adına kayıtlı taşınır-taşınmaz mallar ile kazaya neden olan aracın kaydı üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, ihtiyati haciz talebinin reddine dair karar verilmiş, verilen karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....

          Davalılar vekilinin maddi tazminata ilişkin ihtiyati haciz talebine gelince; davacılar, davalı aleyhinde haksız fiilden kaynaklı olarak maddi ve manevi tazminat tahsili istemi ile iş bu davayı açtığı, iş bu davada şimdilik tazminat olarak talep ettiği toplam 500,00 TL’nin, paranın satın alma gücü, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, her halükarda hayatın olağan akışı içerisinde neredeyse herkes tarafından, dolayısı ile davalılar tarafınca da ödenecek meblağ dahilinde bulunduğu anlaşılmakla maddi tazminat talebi yönünden verilen ihtiyati haciz kararının yerinde olmadığı anlaşılmış, davalılar vekilinin istinaf talebinde haklı olduğu sonucuna varılmıştır....

          Bu fıkranın gerekçesinde "özellikle uygulamada farklı geçici hukuki korumaların birbirinin yerine kullanılmasının hatta -ihtiyati tedbir zımnında ihtiyati haciz kararı verilmesi- gibi aslında kanuna tamamen aykırı geçici hukuki koruma kararı oluşturulmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır." denmiştir. Eldeki davada istem, manevi tazminat isteğini içerdiğinden bir miktar para alacağına yönelik olup; geçici hukuki koruma tedbirinin de ihtiyati haciz olarak nitelendirilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince istemin ihtiyati tedbir olarak nitelendirilmesi hukuka aykırı olmuştur....

          UYAP Entegrasyonu