WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda; davacı 27ada 41 parsel sayılı kayden dava dışı İstanbul Teknik Üniversitesine ait 9.202,00 m2, kıraç arazi vasfındaki taşınmaz üzerine yer alan 120 m2 arsa içindeki 75 m2 gecekondu yani kalıcı nitelikteki yapının taraflar arasında 23.12.2010 tarihinde akdedildiği hususunda uyuşmazlık bulunmayan ''Tapu Kaydı Bulunmayan Bina Devir Sözleşmesidir'' başlıklı adi senede dayanarak davalıdan satın aldığını iddia etmiş, davalı zilyetliğin devredilmediğini, kabul ederek sözleşmenin geçerli olmadığını savunmuştur. Az yukarıda izah edilen Hukuk Genel Kurulu kararından hareketle, davacının salt zilyetliğin korunmasını değil arsa üzerindeki kalıcı yapıyı satın alma hakkına dayanarak elatmanın önlenmesini talep ettiğinin kabulü gerekir, Diğer bir deyişle dava, TMK'nın 981 vad. Maddelerinde ifadesini bulan zilyetliğin korunması davası olmayıp, hakka dayalı bir davadır. Uyuşmazlık ise hakka dayalı elatmanın önlenmesi talebindeki hakkın var olup olmadığı noktasında toplanmaktadır....

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; " ...davacının dava konusu mülkiyeti Hazineye ait taşınmazların ecrimisil bedelini ödeyerek uzun yıllardan bu yana kullandığını, davalının bu taşınmaza haksız olarak müdahale ettiğini, bu nedenle kullanıcısı olduğu taşınmazdaki davalının haksız müdahalesinin önlenmesini talep ettiğini, dinlenen tanık beyanları ile de taşınmazların davacının murisi ve davacı tarafından ecrimisil bedeli ödenmek suretiyle kullanıldığı anlaşıldığına göre, davacının şahsi hakka dayalı olarak elatmanın önlenmesi talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, dava salt zilyetliğe dayalı bir dava olmayıp, hakka dayalı bir davadır. O halde, konusu TMKnın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması davası olmadığına göre uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğu" şeklindeki gerekçe ile mahkemenin görevsizliğine, HMK 115/2 maddesi uyarınca davanın dava şartı noksanlığı nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir....

Dosya arasında bulunan dava konusu 38 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydına göre, taraflar taşınmazda paydaş olup, davacı taraf mülkiyet hakkına dayalı olarak elatmanın önlenmesi ve zilyetliğin korunması isteğinde bulunmuştur.TMK'nin 981, 982 ve 983. maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile zilyet, zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğin korunmasını ve müdahalenin önlenmesini isteyebilir. Oysa somut olayda davacı hakka dayanarak dava açmıştır. Bu sebeple davanın TMK.nin 981 ve devamı maddelerine dayanan zilyetliğin korunması olarak kabulü yerinde değildir, iddianın ileri sürülüş şekline göre dava hakka dayalı elatmanın önlenmesi davası niteliğindedir ve hakka dayalı el atmanın önlenmesi davalarında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir....

TMK'nın 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Somut olaya gelince; davacının, dava konusu olan ve iş yeri vasfındaki tapusuz taşınmazın zilyetliğini 18.08.2009 tarihinde tapusuz yapının zilyetliğinin devri sözleşmesi ile 65.000TL’ ye taşınmazın önceki hak sahibi ve zilyedi olan ...’ten satın aldığını, ...’in de bu yeri aynı nitelikteki bir devir sözleşmesiyle önceki hak sahibi ve zilyedi olan ......

    Davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan zilyetliğin tespiti ve korunması davasının kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairece onanmıştı. Davalı vekili karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen nedenlerle onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün bozulmasını istemiştir. Davacı vekili, vekil edenin dava dilekçesinde adresi yazılı tek katlı gecekondu ve yanındaki iki katlı binanın zilyedi olduğunu, vekil edeninin dava dışı kızı tarafından belediyede vergi kayıtları oluşturulmak ve gerçek dışı ilmühaber düzenletilmek suretiyle binanın davalıya satıldığını, davaya konu gecekondu ve iki katlı binanın davacıya ait olduğunun ve zilyetliğinin tespiti ile zilyetliğin korunmasına karar verilmesini istemiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğinin Tespiti ve Korunması ... ile İstanbul Valiliği Defterdarlık Milli Emlak Daire Başkanlığı aralarındaki zilyetliğin tesbiti ve korunması davasının kabulüne dair ...Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 10.03.2009 gün ve 943/533 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan 92 sayılı parsel üzerinde ev, bahçe amaçlı olarak 20 yıldan fazla süre kullanılan yerlere ilişkin vekil edeni adına tapu tahsis belgesi olduğunu açıklayarak şahsi hakka dayalı olarak zilyetliğin tespiti ve korunmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine, hüküm; davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir....

        TMK.nun 982 ve 983.maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı taktirde dava bir hak davası niteliğini kazanır. HGK.nun 06.10.1993 gün, 1993/14- 423/561 sayılı ve HGK'nın 15.06.1983 gün, 3351/679 ve 25.11.1987 gün 394/876 sayılı kararları da aynı yöndedir....

        Kargı Sulh Hukuk Mahkemesi'nce;davacı vekilinin, uyuşmazlığın Çorum İli, Kargı İlçesi, Çobanlar Köyü, 175 ada 1 parsel sayılı Yaylak nitelikli, kamu orta malı olarak malik kaydı yapılmış taşınmaz üzerindeki yayla evine ilişkin olduğu, davanın temelinde, söz konusu yayla eviyle ilgili kira ilişkisinden doğan kiralayanlık şahsi hakkına dayandığı, bir başka deyişle, davanın temelde şahsi hakka dayalı el atmanın önlenmesi davası olduğu, davanın sadece zilyetliğin korunmasına yönelik dava niteliğinde olmadığı, Sulh Hukuk Mahkemesinin yalnızca zilyetliğin korunmasına yönelik davada görevli olduğu, temelde şahsi hakka dayalı müdahalenin meni davasında Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli bulunduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verilmiştir. Dava; dava konusu ev açısından hakka dayalı müdahalenin önlenmesi isteğine ilişkindir....

        Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacı dilekçesinde bir hakka dayalı olarak kullandığı taşınmaz için köy tüzelkişiliğinin çıkardığı muarazanın men-ini talep etmektedir. Dosya kapsamından, davanın 10.06.2005 tarihinde 6.000.00.-YTL değer gösterilerek Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı, bu mahkeme tarafından uyuşmazlığın zilyetliğin korunmasına yönelik olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda; davacı bir hakka dayalı olarak dava açtığına göre, uyuşmazlığın yalnızca H.Y.U.Y.'nın 8/II-3. maddesindeki zilyetliğin korunması olarak düşünülemez. Bu nedenle, dava tarihi ve değeri esas alındığında, H.Y.U.Y.'nın 8/1. maddesine göre görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Edirne 1....

          Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı taktirde dava bir hak davası niteliğini kazanır. HGK.nun 06.10.1993 gün, 1993/14- 423/561 sayılı ve HGK'nın 15.06.1983 gün, 3351/679 ve 25.11.1987 gün 394/876 sayılı kararları da aynı yöndedir....

          UYAP Entegrasyonu