Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Teknik Üniversitesine ait 9.202,00 m2, kıraç arazi vasfındaki taşınmaz üzerine yer alan 120 m2 arsa içindeki 75 m2 gecekondu yani kalıcı nitelikteki yapının taraflar arasında 23.12.2010 tarihinde akdedildiği hususunda uyuşmazlık bulunmayan “Tapu Kaydı Bulunmayan Bina Devir Sözleşmesidir” başlıklı adi senede dayanarak davalıdan satın aldığını iddia etmiş, davalı zilyetliğin devredilmediğini kabul ederek sözleşmenin geçerli olmadığını savunmuştur. Az yukarıda izah edilen Hukuk Genel Kurulu kararından hareketle, davacının salt zilyetliğin korunmasını değil arsa üzerindeki kalıcı yapıyı satın alma hakkına dayanarak elatmanın önlenmesini talep ettiğinin kabulü gerekir. Diğer bir deyişle dava, TMK'nin 981 vd.maddelerinde ifadesini bulan zilyetliğin korunması davası olmayıp, hakka dayalı bir davadır. Uyuşmazlık ise hakka dayalı elatmanın önlenmesi talebindeki hakkın var olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Eldeki dava davalısı tarafından ... 10....

    TMK'nin 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, Hazine'ye ait taşınmaz mal üzerine, izinsiz olarak, hafif yapı niteliğinde olmayan yapı kuran zilyetlerin, arsa maliki Hazine'den başka kişiler aleyhine açtıkları davalar, arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakla, salt zilyetliğin korunması davası olmayıp; temelinde bir hak davasıdır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin Tesbiti ve Korunması ...ile ... Valiliği Milli Emlak Daire Başkanlığı aralarındaki zilyetliğin tesbiti ve korunması davasının kabulüne dair ...Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 10.03.2009 gün ve 939/535 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A RA R Davacı vekili, Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan 92 sayılı parsel üzerinde ev ve bahçe amaçlı olarak 20 yıldan fazla süreyle kullanılan yerlere ilişkin vekil edeni adına tapu tahsis belgesi olduğunu açıklayarak şahsi hakka dayalı olarak zilyetliğin tesbiti ve korunmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine, hüküm; davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir....

        TMK'nin 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, somut olayda davacı, davaya konu ettiği evin ve bahçesinin murislerinden intikal ettiğini iddia ederek şahsi bir hakka (miras hakkına) dayanmakta olup, eldeki davanın salt zilyetliğin korunması niteliğinde olduğunun ve yapı ile davacının zilyetlikten başka ilişkisinin bulunmadığının kabulüne olanak bulunmamaktadır....

        TMK'nın 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır. HGK 06.10.1993 gün, 1993/14-423/561 sayılı kararı da aynı yöndedir. Davacılar Emel ve Cengiz muris Rıza'nın mirasçısı çocuklarıdır. Davalı Hatice muris Rıza'nın ölü oğlu Başaran'ın eşidir....

          Somut olayda; davacı 27ada 41 parsel sayılı kayden dava dışı İstanbul Teknik Üniversitesine ait 9.202,00 m2, kıraç arazi vasfındaki taşınmaz üzerine yer alan 120 m2 arsa içindeki 75 m2 gecekondu yani kalıcı nitelikteki yapının taraflar arasında 23.12.2010 tarihinde akdedildiği hususunda uyuşmazlık bulunmayan ''Tapu Kaydı Bulunmayan Bina Devir Sözleşmesidir'' başlıklı adi senede dayanarak davalıdan satın aldığını iddia etmiş, davalı zilyetliğin devredilmediğini, kabul ederek sözleşmenin geçerli olmadığını savunmuştur. Az yukarıda izah edilen Hukuk Genel Kurulu kararından hareketle, davacının salt zilyetliğin korunmasını değil arsa üzerindeki kalıcı yapıyı satın alma hakkına dayanarak elatmanın önlenmesini talep ettiğinin kabulü gerekir, Diğer bir deyişle dava, TMK'nın 981 vad. Maddelerinde ifadesini bulan zilyetliğin korunması davası olmayıp, hakka dayalı bir davadır. Uyuşmazlık ise hakka dayalı elatmanın önlenmesi talebindeki hakkın var olup olmadığı noktasında toplanmaktadır....

          İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; " ...davacının dava konusu mülkiyeti Hazineye ait taşınmazların ecrimisil bedelini ödeyerek uzun yıllardan bu yana kullandığını, davalının bu taşınmaza haksız olarak müdahale ettiğini, bu nedenle kullanıcısı olduğu taşınmazdaki davalının haksız müdahalesinin önlenmesini talep ettiğini, dinlenen tanık beyanları ile de taşınmazların davacının murisi ve davacı tarafından ecrimisil bedeli ödenmek suretiyle kullanıldığı anlaşıldığına göre, davacının şahsi hakka dayalı olarak elatmanın önlenmesi talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, dava salt zilyetliğe dayalı bir dava olmayıp, hakka dayalı bir davadır. O halde, konusu TMKnın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması davası olmadığına göre uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğu" şeklindeki gerekçe ile mahkemenin görevsizliğine, HMK 115/2 maddesi uyarınca davanın dava şartı noksanlığı nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir....

          TMK'nın 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Somut olaya gelince; davacının, dava konusu olan ve iş yeri vasfındaki tapusuz taşınmazın zilyetliğini 18.08.2009 tarihinde tapusuz yapının zilyetliğinin devri sözleşmesi ile 65.000TL’ ye taşınmazın önceki hak sahibi ve zilyedi olan ...’ten satın aldığını, ...’in de bu yeri aynı nitelikteki bir devir sözleşmesiyle önceki hak sahibi ve zilyedi olan ......

            Dosya arasında bulunan dava konusu 38 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydına göre, taraflar taşınmazda paydaş olup, davacı taraf mülkiyet hakkına dayalı olarak elatmanın önlenmesi ve zilyetliğin korunması isteğinde bulunmuştur.TMK'nin 981, 982 ve 983. maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile zilyet, zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğin korunmasını ve müdahalenin önlenmesini isteyebilir. Oysa somut olayda davacı hakka dayanarak dava açmıştır. Bu sebeple davanın TMK.nin 981 ve devamı maddelerine dayanan zilyetliğin korunması olarak kabulü yerinde değildir, iddianın ileri sürülüş şekline göre dava hakka dayalı elatmanın önlenmesi davası niteliğindedir ve hakka dayalı el atmanın önlenmesi davalarında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir....

            Davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan zilyetliğin tespiti ve korunması davasının kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairece onanmıştı. Davalı vekili karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen nedenlerle onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün bozulmasını istemiştir. Davacı vekili, vekil edenin dava dilekçesinde adresi yazılı tek katlı gecekondu ve yanındaki iki katlı binanın zilyedi olduğunu, vekil edeninin dava dışı kızı tarafından belediyede vergi kayıtları oluşturulmak ve gerçek dışı ilmühaber düzenletilmek suretiyle binanın davalıya satıldığını, davaya konu gecekondu ve iki katlı binanın davacıya ait olduğunun ve zilyetliğinin tespiti ile zilyetliğin korunmasına karar verilmesini istemiştir....

              UYAP Entegrasyonu