"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 24.02.2009 gününde verilen dilekçe ile kişisel hakka dayalı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne, ecrimisil isteminin kısmen kabulüne dair verilen 14.04.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 970 sayılı parselde dava dışı ... A.Ş.’nin lehine intifa hakkı bulunduğunu, ... A.Ş.’nin bayisi olan davalı ... Ltd.Şti.’nin bayilik sözleşmesini feshettiğini, ... sayılı parselin intifa hakkı sahibi ......
Mahkemece, her ne kadar taraflar arasındaki ihtilaf taşınmaz hukukundan doğmuş ise de tarafların ticari şirket olduğu ve uyuşmazlığın ticari işletmelerine ilişkin bulunduğu gerekçesi ile asıl dava ve karşı dava yönünden HMK'nin 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine, HMK madde 20. gereğince karar kesinleştiğinde ve süresinde başvurulduğunda dosyanın görevli ve yetkili Gebze Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Asıl ve karşı davadaki iddiaların ileri sürülüş şekline göre davalar, mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil isteklerine ilişkin olup, hakka dayalı elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil davalarında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir....
Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin bilgisi ve kabulündedir. Uyuşmazlık davanın TMK. nun 683. maddesine dayalı bir dava mı olduğu, yoksa aynı Kanunun 974 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması davası mı olduğunda odaklanmaktadır. Bilindiği üzere ve kural olarak; TMK. nun 683. maddesine dayalı olarak açılan davalar mülkiyet hakkından kaynaklanmaktadır. Bir binanın mülkiyet hakkı ancak, zemini (arsası veya arazisi) ile birlikte ele alındığında ve ilgilisi adına TMK. nun 705. maddesi uyarınca tapu kaydı oluşturulduğunda bir hakka dayalı davadan söz edilme olanağı vardır. Somut olayda ise, binanın bulunduğu zemin Hazineye aittir. Hazine iş bu davada taraf değildir. Çekişme binanın üstün zilyedinin kime ait olduğunda toplanmaktadır. Bu durumda, eldeki dava TMK. nun 974 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması davasıdır. Hal böyle olunca, mahalli mahkemenin vermiş olduğu görevsizlik kararı doğrudur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Elatmanın önlenmesi, ecrimisil, zilyetliğin korunması ... ile ... aralarındaki elatmanın önlenmesi, ecrimisil, zilyetliğin korunması davasının kısmen kabulüne ve kısmen karar verilmesine yer olmadığına dair ... Anadolu 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 24.04.2013 gün ve 1221/536 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: : K A R A R Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile Usul ve Kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin Korunması, Elatmanın Önlenmesi ve yıkım KARAR Davada; karşı davacı Hazine vekili, Hazine üzerinde kayıtlı 198 ve 244 parselin tapu kaydına dayanarak elatmanın önlenmesi ve kal istenildiğine ve hüküm kayıt maliki davalı karşı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edildiğine göre, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (14.) Hukuk Dairesine ait olmakla, gereği için, dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 04.07.20011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında belirtildiği ve Dairemizce de aynen benimsendiği üzere; kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nın 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler. Kişilerin, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki üstün zilyetlik iddiasına veya taraflar dışında başkası adına tapuda kayıtlı bir taşınmazdaki tapu kaydına ya da gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanmayan, kişisel hakka dayalı üstün zilyetlik iddiası durumunda, davanın 4721 sayılı TMK'nın 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası olacağı kuşkusuzdur....
Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, muristen kalan taşınmaz için zilyetliğe dayalı olarak elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davanın 14.01.2004 yılında asliye hukuk mahkemesinde açıldığı, şimdilik 500.000.000.-YTL ecrimisil istendiği, davacının bir hakka dayalı olarak dava açtığı, uyuşmazlığın yalnızca zilyetliğin korunmasına yönelik olmadığı anlaşılmaktadır. H.Y.U.Y.'nın 8/1. maddesi gözetilerek, dava tarihi ve değeri esas alınmak suretiyle uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 07/04/2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır" denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 13/12/2016 tarih ve 2014/26267 E., 2016/16899 K. Sayılı kararına göre;"Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydına veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nın 683. Maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler....
Hukuk Dairesince kişisel hakka dayalı elatmanın önlenmesi davası olarak nitelendirilerek Dairemize gönderilmişse de; zilyetliğin korunması ve elatmanın önlenmesi isteklerine ilişkin olup daha önce Edirne 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/442-2014/170 Karar sayılı ilamı ile verilen görevsizlik kararı Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 10.12.2015 tarihli 2014/14070-2015/22150 Karar sayılı ilamı ile onanmıştır. Davada çözümlenmesi gereken asıl hukuki uyuşmazlık zilyetliğin tespiti isteğinden kaynaklanmaktadır. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6723 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 20.01.2017 tarihli ve 2017/1 sayılı Kararına ve davanın açıklanan niteliğine göre temyiz inceleme görevi Yargıtay 8. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Ne var ki; 8....
Davacının ev ve bahçeden ibaret taşınmaz için Hazineye ecrimisil ödediği hususu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. TMK. nun 981, 982, 983 ve 984 maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kimsenin zilyetliğini korumak üzere kurulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK. nun 973. maddesinde zilyetlik “… bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir…” biçiminde tanımlanmıştır. TMK. nun 982 ve 983. maddelerinde de zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan faydalanır, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı taktirde dava bir hak davası niteliğini kazanır. ... HGK. nun ........1993 gün 1993/...-423/561 sayılı ve ......