Bu içtihadın mefhumu muhalifinden anlaşıldığı üzere, zilyetlik arkasında başka bir hakka dayanıyorsa salt zilyetlik hali söz konusu olmayacağı için TMK'nın 981 ve devamı maddeleri kapsamında korunma sağlamayacaktır. Yine başka bir kararda "TMK'nın 982 ve 983.maddelerinde zilyetlik her hangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yolu ile korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki zilyetliğin korunması davası ile zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine dayanmadan sadece zilyetliğini ileri sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır." (Yargıtay 8.Hukuk Dairesi 11.06.2020 tarih ve 2016/18089 Esas ve 2020/332 Karar) denilmekle, salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır....
Eldeki davada, çözümlenmesi gereken sorun, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, TMK'nun 683. maddesine dayalı elatmanın önlenmesi davası mı yoksa TMK'nun 974 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası mı olduğu hususunda toplanmaktadır. Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nun 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nun 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler....
Kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nin 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nin 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler. Kişilerin, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki üstün zilyetlik iddiasına veya taraflar dışında başkası adına tapuda kayıtlı bir taşınmazdaki tapu kaydına ya da gayri menkul satış vaadi sözleşmesine dayanmayan, kişisel hakka dayalı üstün zilyetlik iddiası durumunda, davanın 4721 sayılı TMK'nin 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası olacağı kuşkusuzdur.(Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 13/12/2016 tarih ve 2014/26267 E., 2016/16899 K. , Konya BAM 1. Hukuk Dairesi 25/04/2022 tarih ve 2022/648 E., 2022/863 K.)...
Kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nin 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişiler ise TMK'nin 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler. Kişilerin, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki üstün zilyetlik iddiasına veya taraflar dışında başkası adına tapuda kayıtlı bir taşınmazdaki tapu kaydına ya da gayri menkul satış vaadi sözleşmesine dayanmayan, kişisel hakka dayalı üstün zilyetlik iddiası durumunda, davanın 4721 sayılı TMK'nin 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası olacağı kuşkusuzdur.(Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 13/12/2016 tarih ve 2014/26267 E., 2016/16899 K. , Konya BAM 1. Hukuk Dairesi 25/04/2022 tarih ve 2022/648 E., 2022/863 K.)...
Teknik Üniversitesine ait 9.202,00 m2, kıraç arazi vasfındaki taşınmaz üzerine yer alan 120 m2 arsa içindeki 75 m2 gecekondu yani kalıcı nitelikteki yapının taraflar arasında 23.12.2010 tarihinde akdedildiği hususunda uyuşmazlık bulunmayan “Tapu Kaydı Bulunmayan Bina Devir Sözleşmesidir” başlıklı adi senede dayanarak davalıdan satın aldığını iddia etmiş, davalı zilyetliğin devredilmediğini kabul ederek sözleşmenin geçerli olmadığını savunmuştur. Az yukarıda izah edilen Hukuk Genel Kurulu kararından hareketle, davacının salt zilyetliğin korunmasını değil arsa üzerindeki kalıcı yapıyı satın alma hakkına dayanarak elatmanın önlenmesini talep ettiğinin kabulü gerekir. Diğer bir deyişle dava, TMK'nin 981 vd.maddelerinde ifadesini bulan zilyetliğin korunması davası olmayıp, hakka dayalı bir davadır. Uyuşmazlık ise hakka dayalı elatmanın önlenmesi talebindeki hakkın var olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Eldeki dava davalısı tarafından ... 10....
TMK'nin 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, Hazine'ye ait taşınmaz mal üzerine, izinsiz olarak, hafif yapı niteliğinde olmayan yapı kuran zilyetlerin, arsa maliki Hazine'den başka kişiler aleyhine açtıkları davalar, arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakla, salt zilyetliğin korunması davası olmayıp; temelinde bir hak davasıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin Tesbiti ve Korunması ...ile ... Valiliği Milli Emlak Daire Başkanlığı aralarındaki zilyetliğin tesbiti ve korunması davasının kabulüne dair ...Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 10.03.2009 gün ve 939/535 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A RA R Davacı vekili, Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan 92 sayılı parsel üzerinde ev ve bahçe amaçlı olarak 20 yıldan fazla süreyle kullanılan yerlere ilişkin vekil edeni adına tapu tahsis belgesi olduğunu açıklayarak şahsi hakka dayalı olarak zilyetliğin tesbiti ve korunmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine, hüküm; davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir....
TMK'nin 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, somut olayda davacı, davaya konu ettiği evin ve bahçesinin murislerinden intikal ettiğini iddia ederek şahsi bir hakka (miras hakkına) dayanmakta olup, eldeki davanın salt zilyetliğin korunması niteliğinde olduğunun ve yapı ile davacının zilyetlikten başka ilişkisinin bulunmadığının kabulüne olanak bulunmamaktadır....
Tarafların hakka dayalı bir zilyetliği yoktur. Bu nedenle somut davada TMK. 683 vd. maddelerinin uygulanması söz konusu değildir. Mahkemenin her iki davayı da hakka dayalı bir zilyetlik varmış gibi değerlendirip, sonuca gittiği görülmektedir. Tarfların zilyetliğinin hakka dayanmadığının anlaşılmasına göre; mahkemenin incelemesini zilyetlik hükümlerine göre yapması ve buna göre karar vermesi gerekirdi. Mahkemenin kararı eksik incelemeye dayalıdır. O halde; temyiz edilen hükmün, gerek ilk dava gerekse birleştirilen dava yönünden, TMK. 981 vd. maddeleri uyarınca “zilyetliğin korunması” ve “zilyetliğe bağlı zararın giderilmesi” hükümleri uygulanarak, gerçekleşecek sonucuna göre bir karar verilmek üzere bozulması gerektiğini düşünüyor; Değerli çoğunluğun onama kararına katılmıyorum. 26.03.2015...
TMK'nın 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır. HGK 06.10.1993 gün, 1993/14-423/561 sayılı kararı da aynı yöndedir. Davacılar Emel ve Cengiz muris Rıza'nın mirasçısı çocuklarıdır. Davalı Hatice muris Rıza'nın ölü oğlu Başaran'ın eşidir....