Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TMK'nun 982 ve 983. maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile zilyet, zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğine müdahalenin önlenmesini isteyebilir. Ancak, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayanıldığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır. (HGK'nun 25.11.2009 tarih ve 2009/8-518 Esas, 573 Karar). Somut olayda; uyuşmazlık 6100 s. HMK. 4/c maddesinde yazılı zilyetliğin korunması davası olmayıp; temelinde bir tazminat davasıdır. Dava tarihinde geçerli olan 6100 sayılı HMK.nin 2. maddesi uyarınca malvarlığı haklarına ilişkin davaların... asliye hukuk mahkemesinde çözümleneceği düzenlenmiştir. Buna göre uyuşmazlığın... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK’nun 22. ve 23. maddeleri gereğince... 3....

    Dava dilekçesi ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre davacı dava konusu taşınmazı imar-ihya ederek tarım arazisi haline getirdiğini, lehine TMK'nun 713. maddesindeki tescil şartlarının gerçekleştiğini ileri sürmüş ise de, mülkiyet hakkına dayanmamış 50 yıllık zilyetliğinin oluşturduğu hakka dayanan elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur. Bu halde davacının isteğinin TMK'nun 683. maddesinde düzenlenen hakka dayanan bir dava niteliğinde bulunduğu açıktır. ...'nin davada taraf durumunu almamış olması davanın görülmesine engel değildir. Ne var ki, keşif mahallinde dinlenen tanık beyanları çelişkili olup uyuşmazlığı çözmeye elverişli değildir....

      Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 18.04.2006 tarihinde açılan miras iddiasına dayalı olarak açılan elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir. H.Y.U.Y.’nın 1 ve devamı maddeleri uyarınca, taşınmazın aynına ilişkin davalarda görevli mahkeme taşınmazın dava tarihindeki değerine göre belirlenir. Dosya kapsamından, dava değeri 7.000.00.- YTL. olarak gösterilip dava açıldığı, uyuşmazlığın bir hakka dayalı olduğu ve H.Y.U.Y.'nın 8/II-3. maddesi uyarınca zilyetliğin korunmasına yönelik olmadığı anlaşılmakla, H.Y.U.Y.'nın 8. maddesinde 21.07.2004 gün ve 5219 Sayılı Yasa ile yapılan değişiklik gözetilerek dava değeri 5.000.- YTL.'yi geçen görülmekte olan davada uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir....

        Asliye hukuk mahkemesi ise, davacının dilekçesinde açıkça zilyetliğe dayandığı, bu konudaki seçim hakkının davacıya ait olduğu, davanın TMK'nın 982 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunmasına ilişkin bir dava ve bu nedenle sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nın 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesini isteyebileceği gibi salt zilyetliğe dayalı olarak TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümleri gereğince istemde bulunma hakkına da sahiptir. Talepte bulunan, hakkının hangi şekilde daha iyi korunacağını düşünüyorsa o hükümlere dayalı olarak ayrı ayrı koruma talep edebilir....

        Sulh Hukuk Mahkemesi, davanın hakka dayanan zilyetlik tespitine itiraz istemine ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın taşınmaz üzerindeki üstün zilyetliğin tespiti ile korunmasına ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Dava, kullanım kadastrosu nedeniyle Hazine adına tespit ve tescili yapılan dava konusu taşınmazın beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhine yönelik olarak açılmıştır. Uyuşmazlık konusu taşınmazın 3402 sayılı yasanın EK-4.maddesi gereğince, 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, davacının taşınmazın beyanlar hanesine zilyet olarak tescilini talep ettiği anlaşılmıştır....

          Dava zilyetliğe dayalı el atmanın önlenmesi isteminden ibarettir. HMK'nun 355.maddesi gereğince istinaf incelemesi; belirtilen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile ilgili konularla sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesi tarafından davacının Hazineye karşı tapu iptal ve tescil davası açması gerektiği belirtilerek davalı şahsa karşı açtığı meni müdahale davasının reddine dair hüküm kurulmuş ise de, TMK'nun 981, 982 ve 983.maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile zilyet, zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğin korunmasını ve müdahalenin önlenmesini isteyebilir. HMK 4/c maddesine göre de, salt zilyetliğin korunmasına ilişkin davalarda görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu ifade edilmiştir. Bu nedenle mahkemece görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu gözetilmeden işin esasına ilişkin hüküm kurulması hatalı olmuştur....

          .- TL. değer gösterilerek dava açıldığı, davanın bir hakka dayalı olduğu ve H.Y.U.Y.'nın 8/II-3. maddesi anlamında yalnız zilyetliğin korunması olarak düşünülemeyeceği, dava tarihindeki değer esas alındığında H.Y.U.Y.'nın 8/1 maddesine göre davanın Asliye Hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Fatsa Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 13/03/2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Asliye Hukuk Mahkemesince,davanın murise ait taşınmazlardaki davacıların hisselerine davalının müdahalesinin meni ile varsa bu yer ile ilgili köy satış senedinin iptali ve tazminat istemine ilişkin olduğu, HUMK'un 8/11-3. maddesi gereğince zilyetliğin korunması ile ilgili davalarda sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın muristen intikal eden taşınmaz hisselerine vaki müdahalenin meni ve tazminat talebi olduğu, davanın hakka dayalı olduğu, davacı tarafça zilyetliğe dayanılmadığı bu nedenle dava değerine göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerektiği ve asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 1086 Saylı HUMK.'nun 8/II-3 maddesinde, taşınır ve taşınmaz mallarda yalnız zilyetliğin korunması ile ilgili davaların, dava konusu olan şeyin değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceği hükmüne yer verilmiştir....

              Dava dilekçesindeki açıklamalar ve hukuki nitelendirmeye göre istek TMK.nun 981-984. maddelerine dayalı zilyetliğin korunması talebine ilişkindir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 09.10.1946 tarih, 1946/6 Esas, 1946/12 sayılı kararında aynen "…MK.896.(TMK.983) madde uyarınca bir taşınmazda zilyetliği tecavüze uğrayan kimsenin bu hakkının korunması için açacağı davada; şeye malik olduğunu veya zilyetlik hakkını beyana lüzum olmadan sadece zilyetlik sıfatını değiştirerek tecavüzü ispat etmesi yeter. Bu halde hakim, yalnız davacının gerçek ise, zilyetlik halini tespit ederek tecavüzün önlenmesine karar verir. Bu karar zilyetlik konusunda kesin hüküm meydana getirmez. Zilyede mülkiyet hakkı vermez ve diğer tarafa mülkiyet iddiasıyla yetkili mercilerde başkaca dava açmak hakkına dokunmaz..." denilmektedir. Davacı, Hazinenin taraf olmadığı eldeki bu davada herhangi bir hakka değil, sadece mukaddem (önceki) zilyetlik iddiasına dayanmaktadır....

                Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşmak için öncelikle çekişmeli taşınmaza komşu olan toprak tevzinin 109 (103 ada 65 parsel) ve 120 (103 ada 62 parsel) sayılı parsellerinin Hazinenin temliki suretiyle davacı tarafa geçtiği anlaşıldığına göre, bu parsellerin tespitine esas olan belirtmelik tutanakları getirtilmeli, belirtmelik tutanaklarında tespite esas bir kayıt bulunup bulunmadığı saptanmalı, yerel bilirkişiler, tanıklar, tespit bilirkişileri, mümkün olduğu takdirde belirtmelik bilirkişileri ve 3 kişilik zirai bilirkişi kurulu ile yeniden keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın niteliği, öncesinin mera olup olmadığı, kime ait olduğu, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi, davacı ve murislerinin toprak tevzi çalışmalarından önce taşınmazda zilyetlikleri olup olmadığı hakkında ayrı ayrı olaylara dayalı bilgiler alınmalı, gerektiğinde zilyetliğin tespiti için toprak tevzi çalışmalarının yapıldığı 1963 tarihinden geriye...

                  UYAP Entegrasyonu