Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nın 8/3. maddesi uyarınca zilyetliğin korunması davası kabul edilip görevsizlik kararı verilmiştir. Ne var ki; davacının bu yeri taraf olmayan belediyeden kiralaması nedeni ile bir hakka dayalı olarak bu davaya açtığı, dava konusu yerin lokanta- dükkan olduğu anlaşılmaktadır. H.Y.U.Y.'nın 8. maddesi gözönünde bulundurulduğunda, taraflar arasında kira sözleşmesi bulunmadığı gibi, davanın salt zilyetliğin korunmasına ilişkin olmadığı anlaşılmakla, dava tarihi ve değeri esas alındığında, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlanması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Fatih 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 30/04/2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    nın 8/II-3. maddesi uyarınca davanın zilyetliğin korunması olarak değerlendirilip görevsizlik kararı verilmişse de davacı bir hakka dayalı olarak dava açtığına göre, salt zilyetliğin korunması olarak düşünülemez. Bu nedenle, elatmanın önlenmesi niteliğinde olan uyuşmazlığın genel hükümlere göre dava tarihindeki değer esas alınarak görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Dosya kapsamından, davanın 250.000.000.- TL. değer gösterilip 1998 yılında açıldığı anlaşılmakla, H.Y.U.Y.'nın 8. maddenin 1 ve 8. fıkraları gözönünde bulundurulduğunda, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Devrek Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 03/04/2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Bu maddelerde düzenlenen davalar ile, zilyet; zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, sulh mahkemelerinde dava açar ve bu mahkemelerde uygulanan basit yargılama usûlünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayandığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır; o takdirde mahkemenin görevi, yalnız zilyetliğin korunması davasından farklı olarak, dava olunan şeyin değerine göre belirlenir. Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 15.06.1983 gün ve 3351/679 sayılı; 25.11.1987 gün ve 394/876 sayılı; 06.10.1993 gün ve 1993/14-423-561 sayılı, 25.11.2009 gün ve 8-518/573 kararlarında da aynı ilkeler vurgulanmıştır....

        TMK'nin 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır....

        Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nın 683 üncü maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi salt zilyetliğe dayanan kişiler ise, TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabilirler. Kişilerin, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki üstün zilyetlik iddiasına veya taraflar dışında başkası adına tapuda kayıtlı bir taşınmazdaki tapu kaydına ya da gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanmayan, kişisel hakka dayalı üstün zilyetlik iddiası durumunda, davanın 4721 sayılı TMK'nın 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası olacağı kuşkusuzdur. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 09.10.1946 tarih ve 1946/6 Esas, 1946/12 Karar sayılı kararında aynen "...MK.896....

        Diğer taraftan HGK'nun 6.10.1993 gün 14423 E.-561 K.sayılı ilamında da vurgulandığı gibi, HUMK'nun 8/II-3.maddesinde yer alan "yalnız zilyetliğin korunması davaları" ile TMK'nun 982-984.maddelerinde düzenlenen zilyetliğin gasp ve tecavüzden doğan davalar amaçlanmıştır. Taşınmazın zilyetliği zorla elde edilmişse zilyetliğin gaspı sözkonusudur. Salt bu davalar için basit yargılama usulü uygulanacağı ve görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemeleri olduğu kabul edilmiştir(HUMK'8/II). Zilyetliğin korunması davası ile zilyet, zilyetliğinin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan, sadece zilyetliğini ileri sürerek basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanabilecektir. Ancak zilyet, zilyetliğinin dayandığı ayni yada şahsi bir hakkı ileri sürerek dava açtığı takdirde açılan bu dava zilyetliğin korunması davası olarak nitelendirilemez. Bu durumda da genel hükümlere göre dava olunan şeyin (hakkın) değeri dikkate alınarak görevli mahkeme belirlenmelidir....

          Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, muristen kalan taşınmaz için zilyetliğe dayalı olarak elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davanın 14.01.2004 yılında asliye hukuk mahkemesinde açıldığı, şimdilik 500.000.000.-YTL ecrimisil istendiği, davacının bir hakka dayalı olarak dava açtığı, uyuşmazlığın yalnızca zilyetliğin korunmasına yönelik olmadığı anlaşılmaktadır. H.Y.U.Y.'nın 8/1. maddesi gözetilerek, dava tarihi ve değeri esas alınmak suretiyle uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 07/04/2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            İlçesi, ....ler Mh. ... ada 4 parsel sayılı taşınmaza davacının zilyet olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğunu belirterek, zilyetliğin korunması davasının sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın TMK'nin 981 ve devamı maddeleri uyarınca taşınmaz üzerindeki zilyetlikten başka bir hakkı bulunmayan zilyedin açmış olduğu sırf zilyetliğin korunmasına yönelik bir dava olmadığı, TMK'nin 683. maddesinde düzenlenen hakka dayanan bir dava niteliğinde olduğu, 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi kapsamında bulunan taşınmazların kullanıcılarına satılması için yasal düzenleme yapıldığını, davacının da bu Yasal düzenleme gereğince satın almak istediği taşınmazda yapılan kadastro tespitinin doğru olmadığını ileri sürdüğü gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm vermiştir....

              Maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek sulh hukuk mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır" denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 13/12/2016 tarih ve 2014/26267 E., 2016/16899 K. Sayılı kararına göre;"Bilindiği üzere ve kural olarak, taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydına veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nın 683....

              TMK.nun 982 ve 983.maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki zilyetliğin korunması davasıyla zilyet zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı taktirde dava bir hak davası niteliğini kazanır. HGK 06.10.1993 gün, 1993/14- 423/561 sayılı ve HGK'nın 15.06.1983 gün 3351/679 ve 2013/22227- 2014/16366 25.11.1987 gün 394/876 sayılı kararları da aynı yöndedir.)...

              UYAP Entegrasyonu