"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi SUÇ : Hakikata Muhalif Beyanda Bulunmak Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Eylemlere ve yükletilen suça yönelik şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA, 18/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi SUÇ : Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak ve tazminat HÜKÜM : Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçundan sanık ...'nun beraatine,şirket hakkındaki ceza davasının ve şikayetin reddine,tazminat yönünden feragat nedeniyle 1000 TL.tazminat talebinin reddine,12.468,30 TL.nin 03.01.2006 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine dair Mahkemece, gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçundan açılan davada beraate, 12.468,30 TL tazminatın davalılardan alınarak davacıya ödenmesine karar verildiği, davalılar vekilinin temyizinin sadece mahkemenin tazminata ilişkin kararına yönelik olması karşısında, anılan kararın temyiz incelemesi görevinin 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesine göre Yüksek 12. Hukuk Dairesine ait olduğu anlaşıldığından Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın görevli daireye gönderilmesine 18.09.2014 gününde oybirliği ile karar verildi....
fıkrasından "şikayetçinin şikayet dilekçesinin reddine" kısmının çıkarılarak, yerine aynı Yasanın 322.maddesi uyarınca, "şikayet dilekçesinde gerçeğe aykırı beyanda bulunan yetkilinin ismen belirtilmemiş olması nedeniyle İİK’nun 345.maddesi gereğince davanın reddine" ifadesi yazılmak suretiyle hükmün istem gibi düzeltilerek ONANMASINA, Tazminat istemi hakkında kurulan hükme yönelik temyiz incelemesi sonunda; Şikayetçi ......
Sanığın üzerine atılı bulunan gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçu 5358 sayılı Yasa ile değişik İcra ve İflas Kanununun 338.nci maddesinin birinci fıkrasında, “Bu Kanuna göre istenen beyanı, hakikate aykırı surette yapan kimse, alacaklının şikayeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenerek yaptırıma bağlanmıştır. Atılı suçun oluşabilmesi için, beyanın, İcra ve İflas Kanununun 74.ncü maddesine uygun olması ve bilinerek gerçeğe aykırı beyanda bulunulması gerekmektedir. Daha önce uzun süre icra ceza suçlarına bakan Yargıtay Yüksek 8. Ceza Dairesinin yerleşmiş kararlarına göre, hacizli malı bildirmeme gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunu oluşturmamaktadır. (Y.8.C.D.10/6/1996, E.6834, K.8566 ; Y. 8....
Tetkik mercii, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder.” hükmü karşısında haciz ihbarnamesine verilen cevabın gerçeğe aykırı olduğu iddiası nedeniyle üçüncü kişinin cezalandırılması isteği cezanın kişiselliği, prensibi de dikkate alınmak suretiyle ayrı bir yargılama usulüne tabi olup, tazminat istemi yönünden davanın genel hükümlere göre çözümlenmesi gerekmektedir. Ceza verilememesi hali tazminata hükmedilmesinden bağımsız bir konudur ve tazminat yönünden bağlayıcılığı bulunmadığı gözetilmeksizin tazminat talebinin reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan,temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle, hükmün BOZULMASINA, 23.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Tetkik mercii, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder.” hükmü karşısında haciz ihbarnamesine verilen cevabın gerçeğe aykırı olduğu iddiası nedeniyle üçüncü kişinin cezalandırılması isteği cezanın kişiselliği, prensibide dikkate alınmak suretiyle ayrı bir yargılama usulüne tabi olup, tazminat istemi yönünden davanın genel hükümlere göre çözümlenmesi gerekmektedir. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin tazminat istemi konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yanlış gerekçe ile müştekinin hukuk mahkemesinde dava açmakta muhtariyetine karar verilmesi isabetsiz olduğundan temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle hükmün istem gibi BOZULMASINA, 04.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı TTK 1290/1 maddesinde "Sigorta ettiren kimsenin, sigortacının mükabele yaparken hakiki vaziyetleri bildiği takdirde mükaveleyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını mucip olarak bütün hususları sigortacıya bildirmeye mecbur olduğu, sigorta ettiren kimsenin sorulduğu halde susmuş veya noksan yahut hakikate muhalif beyanlarda bulunmuş ise hakikate vakıf olmayan sigortacının mukaveleden cayabileceği, şu kadar ki sigortacının hakikatı öğrendiği tarihten itibaren 1 ay içinde cayma hakkını kullanmamış ise bu hakkın düşeceği..." düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta muris ile davalı arasında düzenlenen Kredili Hayat Sigorta Poliçesinin Eki başvuru formunda, murisin sağlık sorunları ile ilgili kendisine sorulan sorulara olumlu-olumsuz bir cevap verilmediği görülmektedir. Bu halde murisin kasten doğru beyan yükümlülüğüne aykırı davranışından söz edilmesi mümkün değildir....
Tetkik mercii, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder." biçiminde düzenlendiği dikkate alındığında, haciz ihbarnamesine verilen cevabın gerçeğe aykırı olduğu iddiası nedeniyle üçüncü kişinin cezalandırılması isteği cezanın kişiselliği prensibi de dikkate alınmak suretiyle ayrı bir yargılama usulüne tabi olup, tazminat istemi yönünden davanın genel hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği gözetilmeden cezalandırma ve tazminat istemi hakkında karar verilmemesi, 2- İİK’nun 89/4 ve 338. maddeleri uyarınca hem tazminat hem de cezalandırılma istemiyle açılan davalara ceza mahkemesi sıfatıyla bakılmasının mümkün olduğu göz ardı edilerek hukuk mahkemesi sıfatıyla yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi, İsabetsiz olduğundan temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle hükmün istem gibi BOZULMASINA, 01.06.2010 gününde oybirliği ile karar verildi....
Tetkik mercii, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder." hükmü karşısında haciz ihbarnamesine verilen cevabın gerçeğe aykırı olduğu iddiası nedeniyle üçüncü kişinin cezalandırılması isteği, cezanın kişiselliği prensibi de dikkate alınmak suretiyle ayrı bir yargılama usulüne tabi olup, tazminat istemi yönünden davanın genel hükümlere çözümlenmesi gerekmektedir. Ceza verilememesi hali tazminata hükmedilmesinden bağımsız bir konudur ve tazminat yönünden bağlayıcılığı bulunmadığı gözetilmeksizin tazminat talebinin reddine karar verilmesi isabetsizdir. Temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden tazminata ilişkin kurulan hükmün bu yönüyle BOZULMASINA, 08.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Şöyle ki, 2004 sayılı İcra-İflas Kanunu'nun 76. maddesinde mal beyanında bulunmamak suçu, 338. maddesinde düzenlenen hakikate muhalif beyanda bulunma suçu gibi icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. baskı, cilt 2, sh: 1280) Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra emrinin borçlu asile tebliği zorunludur. Somut olayda; borçlu vekili şikayetinde boşanma ilamında vekil olduğu halde icra takibinde asile çıkarılan icra emri tebligatının kendisine yapılması gerektiği nedeniyle iptalini istemiştir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere asile yapılan tabligatın iptali gerekmez ise de vekile de tebligat çıkartılması gerektiği yönünde şikayetin kabulü gerekirken şikayetin reddi doğru değildir....