Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle; davanın, hem ....’den, hem de ......’dan aylık alan ve Almanya’da daimi ikamet eden davacının, ......’de ikamet etme şartı aranmaksızın, 5510 sayılı Yasanın 60’ıncı ve devamı maddeleri uyarınca, Genel Sağlık Sigortalılığı kapsamında sağlık karnesi verilmesi suretiyle sağlık yardımlarından yararlandırılması gerektiğinin tespiti istemine ilişkin olmasına; davalı ... tarafından, davacı sigortalının, .......rasında imzalanan sosyal güvenlik sözleşmesi kapsamında, sigortalının...... geçici bulunduğu zamanlarda sağlık yardımı hak sahipliği belgesiyle(T/T 11 Formüleri) sağlık yardımlarında yararlandırıyor olmasına; Genel Sağlık Sigortası hükümlerini düzenleyen 5510 sayılı Yasanın konuya ilişkin 60’ıncı ve devamı maddeleriyle, ....’de ikamet etme şartının, genel sağlık sigortalısı sayılma şartları arasında ./.. -2- sayılmış bulunmasına; ...... arasında imzalanan sosyal güvenlik sözleşmesinin konuyla...

    Mersin Mezitli ilçesi Mezitli mahallesi 4195 nolu parselin 07/12/2009 tarihli kadastro tespitinde davalı murisi Hacı T12 mirasçıları adına zilyetlik tespitinin yapıldığı ve tespit işleminin kesinleştiği 11/02/2015 tarihinde davalılar tarafından satın alınmış olup kadastro tespit tutanağının ya da kütüğün beyanlar hanesinde yazılı zilyedlik veya muhdesat şerhi, aynî bir hak olmayıp, kişisel hak niteliğinde olduğundan tapu sicilinden ayrı olarak alınıp, satılması, değiştirilmesi mümkün değildir. 4127 Sayılı Yasa ile değişik 2924 Sayılı Yasanın 11. maddesine ve 3402 Sayılı Yasanın Ek 4- maddesi gereğince yapılacak kullanım kadastrosu sırasında ileri sürülebilir ve hak sahipliği tespit komisyonunca değerlendirilebilir. İtiraz ve dava haklarının da bu aşamada kullanılması gerekir....

    Mahkeme kararında; "...5233 sayılı Kanun'da başvurucuların sadece tapulu taşınmazlarına yönelik bir korumanın değil, aynı zamanda zilyetliğe dayalı hakkın da muhafaza edilmesinin söz konusu olduğu..." hususu yer alsa da; Kanun'un uygulanmaya başladığı ilk zamanlarda köylerde kadastro çalışmaları yapılmadığı ya da tamamlanmadığı için başvurucuların hak kaybına uğramaması adına kabul edilen zilyetlik ile mal varlığı ispatının, kadastro çalışması yapılan yerlerde gerçek bir hak sahipliği ise kadastro sonrası durum ile uyum içinde olması beklenmektedir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun "tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti" başlıklı 14. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla...

      Kadastro tespit tutanağının ya da kütüğün beyanlar hanesinde yazılı zilyetlik veya muhdesat şerhi, aynî bir hak olmayıp, kişisel hak niteliğinde olduğundan tapu sicilinden ayrı olarak alınıp, satılması, değiştirilmesi mümkün değildir. Şerhe ilişkin talepler, tarafların isteğiyle dahi Tapu Sicil Müdürlüğünce yerine getirilemez ve dava yoluyla genel mahkemeden istenemez. Ancak, yukarıda açıklandığı gibi yörede 4127 sayılı Yasa ile değişik 2924 sayılı Yasanın 11. maddesine ve 3402 sayılı Yasanın ek 4. maddesi gereğince yapılacak kullanım kadastrosu sırasında ileri sürülebilir ve hak sahipliği tespit komisyonunca değerlendirilebilir. İtiraz ve dava haklarının da bu aşamada kullanılması gerekir....

        olduğu anlaşılmakla, yapımcı şirketin söz konusu filmin hak sahipliğini katılan şirkete devrettiğine dair dayanak belgeler getirtilmeden ve katılan.....’nin hak sahipliği belgesi olarak sunmuş olduğu Kültür ve Turizm Bakanlığı İthal Sinema Eserlerine İlişkin Kayıt Tescil Belgesine göre suça konu “Open Season 2” filmini ithal eden katılan olup, Türkiye'de hak sahipliği süresinin 01.03.2009 olduğu anlaşılmakla, suç tarihi itibariyle katılanın hak sahipliğinin bulunup bulunmadığı araştırılmadan, eksik kovuşturma ile yetinilerek 5846 sayılı Kanun’un 71/1, 81/13. maddeleri uyarınca hüküm kurulması ve Beşiktaş Kültür Merkezi A.Ş. ile.....’nin katılmasına karar verilerek lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi, Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca, BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak...

          Uyuşmazlıkta, davacı tarafından, hak sahipliği iddiasıyla 30/05/1988 tarihli 250,000 TL bedelli ve 30/11/1998 tarihli 100,000 TL bedelli iki adet makbuz ile para yatırıldığı görülmekle ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmekle, davacının kendisine taşınmaz tahsis edilmesi konusunda hak sahibi olduğu sonucuna varılmaktadır. Bununla birlikte, ... Köyü İhtiyar heyeti tarafından davacıya yazılmış olan 13/12/1989 tarihli yazıda ilave olarak 200.000,00-TL daha yatırılmasının talep edildiği de açıktır. Buna karşın, temyize konu İdare Mahkemesi kararında, söz konusu bedelin davacıdan tahsiline hükmedilmemiş olup, davacının hak sahipliğine ilişkin eksik yatırılan bir bedelin tespiti halinde bu bedelin tahsili idarenin takdirine bırakılmıştır....

            Yaşamını yitiren sigortalının eş, çocuk, anne babasına ölüm sigortasından aylık tahsisi yapılabilmesi için öncelikle hak sahipliği sıfatının kazanılması gerekmekte, bunun için hak sahiplerine ilişkin aylık bağlama koşullarının sağlanıp sağlanmadığına bakılmakta, başka anlatımla bu koşulları tümüyle yerine getiren kişi hak sahipliği sıfatını kazanmakta, anılan sıfata sahip kişilere, sigortalıya ait tahsis şartları da gerçekleşmişse aylık bağlanabilmektedir. Şu durumda yukarıda sıralanan maddeler ve sosyal güvenlik hukuku ilkeleri dikkate alındığında yasal mevzuat ve aylık bağlama koşulları kendi içerisinde ayrıştırılmalı, sigortalıya ait şartlar sigortalının ölüm günü itibarıyla yürürlükte olan yasal mevzuat kapsamında değerlendirilmeli, hak sahiplerine ilişkin koşullar ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan yasal düzenlemeler çerçevesindeki irdelemeye tabi tutulmalıdır. 3....

              İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; davaya konu taşınmazın 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, Kadastro Müdürlüğünce yapılan 2/B hak sahipliği tespit çalışmalarında anılan taşınmazın davacıların kullanımında olduğunun tespit edildiği, dava konusu taşınmazın Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma Bürosundan alınan … tarih ve … sayılı yazı ekinde yer alan fezlekede belirtildiği üzere boş olduğu ve herhangi bir kimse tarafından kullanılmadığının tespiti üzerine davalı idare tarafından zilyetlik tespitinin iptaline yönelik herhangi bir davanın açılmadığı, ceza davasında verilen kararın davacıların hak sahipliğini kendiliğinden ortadan kaldırmayacağı gibi bu davanın sonucunda davalı idarenin her zaman tapudaki şerhin kaldırılmasına (veya tapu iptal ve tescil) yönelik dava açma hakkınında bulunduğu dikkate alındığında ve mevzuat uyarınca 2/B arazisi olarak tescil edilen, davacıların kullanımında...

                in "başvuru veya hak sahipliği karar tarihinden önce SSK kaydı bulunduğundan" hak sahipliği şartının oluşmaması nedeniyle Mahalli İskan Komisyonu Kararı ile 06.04.2012 tarihinde iptal edildiği görülmektedir. Davalılara 15.03.1996 tarihinde Mahalli İskan Komisyon kararıyla dava konusu taşınmazda hak sahipliği tanınmış ise de; aynı komisyonun 06.04.2012 tarihli kararıyla ilk komisyon kararının iptaline karar verilmiştir. 06.04.2012 tarihli komisyon kararına karşı davalılar tarafından idari yargıda açılan dava da reddedilerek temyiz edilmeden 09.09.2014 tarihinde kesinleşmiştir....

                  in "başvuru veya hak sahipliği karar tarihinden önce ... kaydı bulunduğundan" hak sahipliği şartının oluşmaması nedeniyle Mahalli İskan Komisyonu Kararı ile 06.04.2012 tarihinde iptal edildiği görülmektedir. Davalılara 15.03.1996 tarihinde Mahalli İskan Komisyon kararıyla dava konusu taşınmazda hak sahipliği tanınmış ise de; aynı komisyonun 06.04.2012 tarihli kararıyla ilk komisyon kararının iptaline karar verilmiştir. Mahkemece, 06.04.2012 tarihli komisyon kararına karşı davalılar tarafından idari yargıda bir dava açılıp açılmadığı araştırılmadan, başka kişiler hakkında verilmiş emsal idari yargı kararları esas alınarak davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. O halde mahkemece yapılması gereken iş; bu konuda davalılar tarafından idari yargıda dava açılıp açılmadığını araştırmak, dava açılmamışsa ... kaydının dayanağı olan komisyon kararındaki hak sahipliği 06.04.2012 tarihinde iptal edilmiş olduğundan ... kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar vermekten ibarettir....

                    UYAP Entegrasyonu