Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borçlu da hile ve ağır kusuru bulunmadıkça iptal kararını ibraz edene karşı ödemede bulunmakla borcundan kurtulmaktadır (TTK md.558/2). İptal kararının olumlu sonucu ise davacının hak sahipliğini borçluya karşı göstermesi yani hak sahibinin teşhisine imkan vermesi olarak karşımıza çıkar. Buna göre, iptal kararı davacının (iptal kararını elde eden kişinin) senette mündemiç bulunan ve iptal ile artık senetten ayrılan hakkın sahibi olduğuna ilişkin bir karine yaratır. İptal kararının her iki etkisi de hak sahipliğinin teşhisi (hak sahipliğinin tespiti) meselesine ilişkindir. Başka bir anlatımla, iptal kararı sadece senedi zayi eden hamilin senette mündemiç hakkı senetsiz olarak borçluya dermeyan edebilmesini ve borçlunun da iptal kararını alan kişiye ifada bulunmak suretiyle borcundan kurtulabilmesini sağlar. Kararın maddi hukuk yönünden bir etkisi yoktur. Maddi hukuk yönünden mevcut durum aynen kalır....

    Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 07/05/2018 tarih ve 2018/20-2018/166 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davalının 2010/27028 no’lu, "BARKOSİS+şekil" ibareli marka tescil başvurusuna yaptıkları itirazın reddedildiğini oysa, anılan ibare üzerinde önceye dayalı üstün hak sahipliğinin müvekkiline ait olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, TPMK YİDK’in 2013-M-4268 sayılı kararının iptalini, davalı markasının tescili halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinini talep ve dava etmiştir. Davalı kurum vekili, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir....

      in 1987 yılından beri sigorta kaydının bulunması üzerine Mahalli İskan Komisyonunun 06.04.2012 tarihli kararı ile davalıların hak sahipliğinin iptal edildiğini, iptal kararına rağmen taşınmazın davalılar adına tapuda kayıtlı olduğunu beyanla tapu kaydının iptali ile her türlü takyidattan ari olarak Hazine adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, mülga 2510 sayılı İskan Kanununa göre hak sahipliğinin devam ettiğini, 6495 sayılı kanun ile 5543 sayılı İskan Kanununa eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrasında "Mülga 2510 sayılı kanuna göre hak sahibi olanların hak sahiplikleri herhangi bir koşul aranmaksızın bu kanuna göre devam edecektir" hükmünün yer aldığını beyanla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur....

        belirtmiş ise de, davacının tercüme yaptırma haklarının gerekçesi ve dayanağı olan sözleşmenin baştan itibaren geçersiz olması nedeniyle tercüme yapılması ile ilgili sözleşme tarihinde de bu konuda bir hak sahipliğinin olmadığı, haksız olarak elde ettiği yasal olmayan bir hakka dayanarak hak sahipliği iddiası ile tazminat talep etmesinin mümkün olmadığı, ayrıca işleme eser sahipliği gerçek kişi tercüme edenlere telif bedelini ödediği konusunda da herhangi bir belgenin sunulmadığı, karşılıklı edimleri ihtiva eden sözleşmede davacının kendi edimlerini ifa ettiğini ispat edemediği, sözleşme geçerli olmadığından ve geçersiz bir devir karşısında cayma hakkının kullanılmasından bahsedilemeyeceği, davacının işleme eser niteliğindeki tercüme eserle ilgili mali-manevi hakları kullanma ve tercüme eserden dolayı ticari gelir elde etme hakkının bulunmadığı, haksız rekabet şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir....

          DAVA KONUSU : Taşınmaz Zilyetliğinin Tespiti ve Korunması KARAR : Kemer Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2019/143 Esas- 2020/67 Karar sayılı dosyası üzerinden yapılan istinaf başvurusu üzerine dairemize gönderilen dosya incelendi; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davanın kabulüne, Bahçecik Mahallesi Kemer Sahil Yolu üzeri villa Diana Otel Restaurant Ön cephesi cadde üzeri bahçe üzerindeki 2 ve 3 numaralı 25 er m2'lik dükkanların davacı müvekkili adına zilyetliğin tespiti ve korunmasına, yargılama ve vekalet ücretinin karşı taraf lehine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. K A R A R - Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece, uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş; karar, davacı idare vekilince temyiz edilmiştir....

            Mahkemece takibe ve davaya konu çekin bankaya davalı hamil ... tarafından ibraz edildiği, ibrazın tahsil cirosuyla yapıldığı, bu nedenle çekteki davalı isim ve imzasının iptal edilmesinin hukuki bir değerinin bulunmadığı, davalının çekin hamili olduğu hak sahipliğinin devam ettiği, davacının çekteki cirosunun beyaz ciro olması, ciro altındaki imzanın inkar edilmemesi, çekin bedelinin ödenmemiş olmasına göre davacı cirantanın kendisinden sonraki cirantalara sorumluluğunun devam ettiği, bu durumda dava dışı ...'ın cirosunun sıkıştırılıp sıkıştırılmamasının değerinin olmadığı gerekçesiyle davanın ve davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

              kendi üretimi imiş gibi sunan ve tanıtımları ve internet gösterimleri dahil defalarca izinsiz yayımlayan davalılar yönünden bu sözleşmenin emsal alınamayacağını, -belgeselin sonunda dava ile ilgisi bulunmayan ...ye teşekkür edilmesinin manevi hakların güvencesini oluşturamayacağını, manevi tazminat talebinin reddinin hukuka aykırı olduğunu, beyanla kararın kaldırılarak, müvekkilinin hak sahipliğinin yeniden tespiti ile, maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkili tarafından yayınlanan belgeselde ve yayının sonunda dava konusu görüntülere ulaştığı kaynağın ismine hukuka uygun olarak yer verdiğinden kullanımın hukuka uygun olduğunu, kullanımın Bern Konvansiyonu 10/1 maddesi gereğince kısa kullanım olduğunu, FSEK 35....

                Davalı vekili, müvekkil şirketin ortaklarının babaları ve dolayısıyla kendilerinin dava konusu ibareyi gerek ticaret unvanının asli unsuru gerekse marka olarak yarım asır önce ilk defa kullanmış ve o günden bugüne kadar da fiilen ve aralıksız olarak kullanmakta olduğunu, müvekkilinin "...." ibaresi üzerinde gerçek hak sahipliğinin bulunduğunu, markanın müvekkili tarafından yurt içinde ve yurt dışında yaygın olarak tanıtıldığını, davacının kötüniyetli olduğunu belirterek davalının gerçek hak sahipliğinin tespit edilerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerinin temyiz istemi üzerine Dairemizce bozulmuştur. Bu kez davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin HUMK’nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 02.11.2010 gününde verilen dilekçe ile beyanlar hanesindeki hatalı hak sahipliğinin düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 07.06.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu